20 ♦ Cezaevi

5.4K 483 124
                                    


Sevdiklerime zarar gelmesine izin vermeyecek.

Ona güvenmemi söyledi. Sevdiklerimi koruyacağını söyledi.

Peki neden? Bunların mantıklı açıklaması yoktu. Karmakarışık aklım artık daha kötü haldeydi. Ona güvenmemi söylerken gayet samimiydi. Gerçekten istiyordu bunu.

Yeni bir oyun muydu bu yaptığı? Bilmiyordum. Ancak bundan bir çıkarı olacağını sanmıyordum. Tam tersi şekilde kendini tehlikeye atardı.

Ofiste sıkıntıyla ofladım. Dün akşam o odadan çıkarken ki karmaşıklığım hala aynıydı. Dün merkezden nasıl fırladığımı bilmiyordum. Şaşkınlığım beni sersemletmişti. Tüm gece yatakta dönüp durmuştum. Bugünü uykusuz geçirecektim.

Son oflamamdan sonra Cenk hışımla bana döndü.

      "E, yeter ama. Sabahtan beri of, puf. Varsa bir derdin çık dışarı, dök içini gel."

     "Normal insan olsa gel bana anlat der." Diye yakındım yalandan. "Tabi nerede o insanlık? Ara da bulasın."

     "Niye?" diye sordu. "Dert makinası mıyım ben? Senin için zaman mı harcayayım?"

     "Çok da değerli zamanın varmış. Sanki ne yapıyorsan? Tek yaptığın oyununda level atlamak."

Cenk rahatça arkasına yaslandı. Oyun deyince akan sular dururdu elbet.

     "Tabi Peruk." Dedi sırıtarak. "Benimki uğraş sonucunda. Senin gibi karaları bağlamıyorum."

    "Karaları bağlamıyorsun belki ama oturduğun sandalyeye yapıştın, Teknobeyin. Yakında göbek de yaparsın sen. Sonra bak bakalım hangi kız bakıyor sana."

Cenk lafımdan sonra durgunlaştı. Az önceki esprili tavrı kaybolmuştu. Üzülmüş gibiydi. Neye bozulmuştu anlayamamıştım. Göbek yapacaksın dediğime bozulmuş olamazdı, değil mi?

Sessizlik oluştuğu sırada kapının önünde beliren Vural bana seslendi.

    "Merkezde dört döndüm seni bulacağım diye Ayza. Yine kaçıyorsan tek ayak cezası vereceğim ona göre."

Gözlerimi devirerek ayaklandım. Yine öğretmen havalarındaydı. İşim zordu.

Birlikte odayı terk etmeden önce kaçamak bir şekilde Cenk'e baktım. Oyununa geri dönmüştü. Bu sefer daha sert basıyordu klavyesine. Sinirliydi belli.

    "Yanlış konulara ayak bastın." Diye fısıldadı Vural. Ona döndüm.

    "Onun canını sıkan ne?"

    "Bir kız." Dedi sadece. "Onun güvenini yıkan."

Bana hiçbir zaman güvenmemesi bu yüzdendi o zaman. Onu bu kadar durgunlaştırabildiğine göre baya değer vermiş olmalıydı. Bu kızın kim olduğu konusunda merakım kabarmıştı. Ancak tam soracağım sırada atıldı Vural.

     "Başka da bir şey anlatmam. Öldürür beni Cenk."

     "İyi." Diyerek homurdandım. "Hadi gidelim."

'Uzaktan Eğitim' derslerimiz birkaç saat sürmüştü. Diğer günlere orana bu sefer çok uzun çalışmamıştık. Artık çözmüştüm olayı. Anlamak daha kolaydı. Vural da farkındaydı bununki artık daha sakindi. Sinirlenmeden bitirdiği tek dersti. Bu neşesine yansımıştı.

     "Bunu yapmak istiyorum." Dedi ders sonunda. Hafifçe öksürerek sesini toparladı. İki elini kavuşturup çenesine yaklaştırdı. Bakışları sevimli bir şekilde değişmişti. "Seninle gurur duyuyorum, çocuğum."

M.I.M.  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin