Multi için Vuslat Sena Mungan'a ( @anonimyazarokur )çok teşekkür ederim. Bir tanesin. <3
--
Yarım kalan hesaplar peşimizi bırakır mıydı? Onları geçmişte yarım kaldıkları noktada bırakabilir miydik? Bu kadar basit miydi? Yaşadık ve bitti deme lüksümüz var mıydı?
Hiç sanmıyorum.
Geçmişin hayaleti gibi yapışırlardı yakamıza. Bırakmak istemezlerdi. Çünkü o hesaplar geçmişte kalmayı sevmezdi. Unutulmak, görmezden gelinmek hele, hiç!
Hayatımızda bir kez olsun 'İşte bu sefer ipler benim elimde!' demiş miydik? Kiminle yüzleşeceğimize biz karar versek mesela.
Hah! Güzel komedi.
Sadece kabullenmek ve üstesinden gelmek.
İşte tüm mesele bu.
"Burada ne arıyorsun?" diye sordum dehşet içinde. Gözlerim şaşkınlıkla irileşmişti. Saniyeler önce kapattığım telefonum masanın üzerindeydi. Ancak şuan için ilgilendiğim şeyler farklıydı.
Ege ile son görüştüğümüzde bana temkinli olmamı söylemişti. Onlardan korunmamı.
Tabi ki başaramayıp ve onlarla çalışmaya başlamıştım. Az önce de bunu kanıtlamıştım.
"Yoksa." Diye fısıldadım korkuyla. "Seni de mi tehdit ettiler?"
Ben siteyi Ege yüzünden bulmuştum. Belki Ege de yanlışlıkla bulmuştu. Ve onu da tehdit ediyor olabilirlerdi. Sonuçta Mutlu Işığın Merkezi çok kıymetli sitelerine kim girerse üzerine atlıyordu.
Bu daha kötüydü işte.
"Hayır, hayır." Dedi dalgınlıkla başını sallarken. "Ne zamandan beri buradasın?"
"Birkaç gün." Dedim. Sinirle ellerini saçlarından geçirdi.
"Sana Savaş'ın yanından ayrılma derken şaka yaptığımı düşündün, değil mi?"
Kaşlarımı çattım.
"O zaman değil belki ama şuan benimle dalga geçtiğini düşünmeye başlıyorum." Sinirle soludum. "Savaş'ı tehlikenin içine sokamazdım."
"Burada olmak hoşuna mı gidiyor güzelim?"
"Bana öyle hitap etme!" Dedim sesimi yükselterek. Sonra ise buna pişman oldum. Gerçekten şuan takılacak şey miydi? Sinirle alnımı ovaladım. "Burada olmaktan hoşlanmıyorum. Lanet olası bir gün önce neredeyse ölüyordum ben."
"Ne?" Artık ilgimi çekmeyen kahve gözlerini birkaç saniye benden uzak tuttu. Sonra kendi kendine mırıldanırcasına konuştu. "Daha erken dönmeliydim."
Çatık kaşlarım sanki mümkünmüş gibi daha da büzülmek istedi. Ama bu alın çevremde oluşan baş ağrısından başka bir işe yaramadı.
"Neredeydin ki?"
Omuzlarını düşürerek bir nefes verdi. Bu bir şey itiraf edeceğini gösteriyordu.
Hayır. Bunun onu tanımamla alakası yoktu. İnsanların klişe hareketiydi bu. Omuzlarını olabildiğince yukarı kaldır ve bir nefes eşliğinde düşür. Sonra patlat ağzındaki baklayı!
"Görevdeydim."
Şimdi fark ediyordum da ben Ege hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Mesleği neydi? Nelerle uğraşırdı?
Neden bunları sormak gelmemişti aklıma? Çok mu güvenmiştim ona?
Sonra etrafıma bakındım. En gelişmiş teknolojiyle döşenmiş odaya, kendi masama ve masamın üzerinde bana sırıtan karta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
M.I.M.
AzioneHiç, bir olayın hayatınızın dönüm noktası olduğunu hissettiğiniz oldu mu? Peki büyük bir hata yapacağınızı bildiğiniz halde yine de devam ettiniz mi? Ben yaptım. Başıma güzel şeyler geldiğini söyleyemem. Zarar verdim, parçaladım ve ihanet ettim. A...