Final bölümü ile karşınızdayım. Bu bölüm diğer tüm bölümlerden daha uzun. Okuyunca anlayacaksınız. Sizden bir ricam var. Yorum yapmak istediğiniz her satır için sakın üşenmeyin olur mu? Her düşüncenizi yazın. Bu bölüm sizin yorumlarınızla dolsun. Özledikçe açıp okuyayım hep. 🖤
Önceki bölümden...
Merdivenlere ulaşmamıza birkaç adım kalmışken arkamızdan gelen sesle adımlarımız kesildi. İkimizde aynı anda durmuş ve birbirimize bakmıştık. Buradan kolay kolay kurtulamayacaktık.
"Haklıydın." Diye bağırdı Ege. Arkamızı yavaşça döndüğümüzde silah namlusuyla karşılaştık. "Eğer ki Hamza başarısız olduğumu öğrenirse hiç mutlu olmaz. Ve o mutlu olmadığı zaman neler olduğunu biliyorum. O yüzden..." Silahını Acar'a doğru çevirdi. "Kişisel algılamayın lütfen."
"Hayır!" Korkuyla Acar'ın önüne doğru atak yaparak Ege'nin silahı ateşleyip Acar'ı vurmasını engellemeye çalıştım. Ancak daha Ege tetiğe basamadan nereden geldiğini görmediğim bir kurşun Ege'nin kafasına saplandı. İrkilerek geriye doğru adım attım. Ege suratında donmuş bir ifadeyle denize yuvarlandığında Acar beni kendisine doğru döndürdü. Elçin'di. Bizi kurtaran kişi Elçin'di. Ancak silah sesi her şeyin başlangıcı olmuştu. Elçin'in kurşunuyla birlikte gemiye doğru açılan onlarca ateş arasından Acar hızlı davranarak kolumdan tuttu ve kendisiyle beraber beni de denize doğru yuvarladı.
Soğuk sulara daldığımız anda gözümün önüne gelen Ege'nin cesediyle suyun içinde çığlık atmaya başladım.
Kimseye ulaştıramadığım çığlığımın sessiz yankısını sadece ben hissetmiştim. İçimde beliren intikam hissi boğazımı tırmalıyordu. Öfkesini kusmak için daha fazla beklemek istemiyordu. Daha fazla bastırılmak istemiyordu.
Ona istediğini verecektim. Bundan böyle kimsenin beni durdurmasına izin vermeyecektim.
♦♦♦
Şıp.
Şıp.
Şıp.
"Ayza."
Şıp.
"Ayza." Biri bana sesleniyor. Ancak sesi o kadar boğuk geliyor ki kim olduğunu anlayamıyorum. Sanki bir girdabın içinde gibi hissediyorum. "Kendine gel." Bu sefer beni sarsıyor. Bu biraz olsun kafamdaki bulanıklığı dağıtıyor. "Gitmemiz gerekiyor. Hadi!" Sesindeki telaş bana tanıdık geliyor. Bu sırada görüşüm düzelmeye başlıyor. "Ayza, lütfen. Sırası değil. Sırası değil!"
Kirpiklerimi kırpıştırarak etrafıma bakınıyorum. Nerede olduğumuzu anlamaya çalışıyorum. Bu sırada ikimizinde ıslak olduğunu fark ediyorum. Üzerimizdeki sular sesli bir şekilde yere düşerek dağılıyor. Titrediğimi hissediyorum. Dikkatimi oldukça yakınımda duran bir çift göze veriyorum. Başımın arkasındaki ufak bir kasılma beni o anda tutmaya yetiyor. Sonra o kasılmanın başımın arkasındaki bir el yüzünden olduğunu fark ediyorum. Gözleri endişeyle parlayan kişiye ait bir el.
Bu gözleri tanıdığım anda ise girdaptan anında çıkıyorum.
"Ne oldu?" Hızlıca doğrulmaya çalıştım ancak Acar beni durdurdu.
"Yavaş ol. Soğuk su yüzünden şoka girdin. Bir daha bayılmanı istemiyorum."
"Ege." Diye fısıldadım. Bir tarafım hain olduğu için ölesiye nefret etsede ondan, gözümün önünde öldüğünü görmek kanımı dondurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
M.I.M.
AkčníHiç, bir olayın hayatınızın dönüm noktası olduğunu hissettiğiniz oldu mu? Peki büyük bir hata yapacağınızı bildiğiniz halde yine de devam ettiniz mi? Ben yaptım. Başıma güzel şeyler geldiğini söyleyemem. Zarar verdim, parçaladım ve ihanet ettim. A...