Cezaevinin önünde bir sağa bir sola yürümeye başladığımda askerlerin dikkatlerini çekmeye başlamıştım. Bu yüzden daha yavaş adımlarla 'Sadece yürüyorum. Masumum' pozu verdim. Ne kadar işe yaradığını bilmiyordum. Yinede uzun süre buna devam ettim.
Sonunda Savaş kapıda göründüğünde zamandan habersiz bir şekilde arabaya yaslanıyor haldeydim. Onu görünce sırtımı arabadan ayırarak ona döndüm. Hızlı adımlarla üzerime yürümeye başladığında gözlerimde eş zamanlı olarak irileşmişti. Çünkü bakışları, adımları gibi sertti. Nedeni görüşme miydi? Babasıyla tartışmış olabilir miydi? Mutsuz da görünüyordu. Evet, kesin öyleydi. Yoksa benimle ne ilgisi olabilirdi ki canım?
Savaş'ın adımları yanıma ulaştığında durdu. Kararlı bakışlarımla gözlerimi oyuyor gibiydi.
"Savaş." Diye mırıldandım. Ne oldu der gibiydi mırıldanışım. Ancak o beni duymadı bile.
"Beyaz Peruk." Dedi hırsla. Bu takma adı duyunca başımdan aşağı kaynar su döküldüğünü en derinden hissettim. Hafiften titremeye de başlamıştım.
"Neden bahsediyorsun sen?" dedim zayıf bir ses tonuyla.
"Beyaz Peruk. Bul bana onu Ayza."
***
"Ne?"
"Beni duydun işte." Diye geçiştirdi. "Kimdir, nedir hepsini istiyorum. Bu kişi her kimse tüm bu olaylarda parmağı var gibi görünüyor."
Yutkundum. Ancak yutkunmak giderek zorlaşıyordu.
Savaş babasıyla görüşmek için beni yanına çağırdığında bunları düşünmemiştim. Babasıyla ne konuştuysa benim sanal ortamdaki isim olan Beyaz Peruk'u bulmak istiyordu.
"Bu ne demek?" diye sordum tedirginlikle. Endişemi fark etse de kendi fevriliğine vermişti.
"Ne olduğunun bir önemi yok. Sadece onu bulmak senin için kolay olmaz mı? Sonuçta bu konularda aramızda en iyi hep sendin."
Kolaydı elbet. Alt tarafı kendimi bulacaktım.
Kafayı yiyecektim. Benden kendimi bulmamı istiyordu. Birazdan sinirden gülmeye başlasam kendimi durduramazdım.
"Ne yapacaksın onu bulduğumda?"
Gözlerini kaçırdı. İşte bir yalan geliyordu.
"Sadece onunla konuşmam gerekiyor."
"Onu bulmamı söylerken pek dostça görünmüyordun."
"Ayza." Dedi sabır dilercesine. "Onu bulabilir misin, bulamaz mısın?"
Tek elimle alnımı sıkarak bıraktım. Vazgeçecek gibi görünmüyordu. Ancak ona yardım edemeyeceğim gibi onu oyalayamazdım da. Bir süre sonra farkına vardığında işler daha kötü hale gelirdi.
"Öncelikle onun hakkında onu yakalayabileceğim herhangi bir şey gerekiyor. Ki bu da doğrudan saldırı yapmadığı sürece elinde olamayacak. Öyle bir durum var mı?"
Düşünceli şekilde etrafını inceledi. Ancak ben cevabı biliyordum. Öyle bir şey yapmamıştım. Tabi işin kötü yanı 'Beyaz Peruk'u bulmak bu kadar zor değildi. Ancak bu kadarcık yalandan zarar gelmezdi, değil mi?
"Hayır, sanırım yok."
"O zaman üzgünüm sana yardım edemem."
"Başka yolu yok mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
M.I.M.
ActionHiç, bir olayın hayatınızın dönüm noktası olduğunu hissettiğiniz oldu mu? Peki büyük bir hata yapacağınızı bildiğiniz halde yine de devam ettiniz mi? Ben yaptım. Başıma güzel şeyler geldiğini söyleyemem. Zarar verdim, parçaladım ve ihanet ettim. A...