17. Bölüm

18.1K 1.1K 79
                                    

"Biz Khalil'le liseden tanışıyoruz," dedi kadın İrem Hanım'a bakarak. "Ailem Texas'dan New York'a geleli çok olmamıştı. Okula yeni öğrenci olarak gelmiştim. Kimseyle pek alakam yoktu. Texas'da ten rengimden dolayı bölgedeki okulumda mobbinge maruz kalmıştım. Texas'ı seviyordum; orası benim evimdi, bırakıp başka bir şehre yerleşmek hiç de kolay olmadı. New York'da her şey daha farklı olur diye hayal etmiştim ama burada da mobbing kaderim oldu." O günleri hatırlayınca gülümsedi ama gözlerinde bariz bir hüzün vardı. "Okula yeni gelen öğrenciyim diye yapmadıkları kalmamıştı, ta ki Khalil," bakışları bu sefer genç adama kaydı. Gözleri her zaman olduğu gibi şefkatliydi. "gelene kadar. O benim kahramanım oldu. Beni bütün o sevimsiz eziyetlerden kurtardığı yetmiyormuş gibi, bir de benimle arkadaş oldu. O gün New York'u sevmiştim."

"Hım." İrem Hanım şaşırmışa benziyordu. "Khalil hiç bahsetmedi senden. Biz de Üniversiteden tanışıyoruz bu arada. Khalil benim de okul arkadaşım." Gülümsedi. O günler ne kadar da pervasız ve güzeldi.

"Öyle mi, ne güzel." Kadın gülümseyerek bakışlarını ikisi arasında gezdirdi. "Siz, bizim gibi ayrı düşmemişsiniz neyse ki. Ben altı ay sonra hamile kaldım ve okulu bırakmak zorunda kaldım."

"Ya," sesinde bariz bir şaşkınlık vardı. Yabancıların serkeş hayat tarzlarını bildiği halde böyle haberler duymak tuhafına gidiyordu. "Evli misiniz?"

Barbara gülümsedi. "Hayır. Ama bir kızım var ve şu an babasının yanında. O gelene kadar biraz para biriktirmem gerekiyor. Khalil'i bulmuş olmam benim için bir lütuf. O olmasa hâlâ iş bakıyor olurdum." Minnetar bakışlarını genç adama çevirdi ama onun bakışları birden donmuş, kaşları da derinden çatılmıştı. Dışarıdan gelen seslere odaklandığı belliydi. Kadın seslerini takip eden aşağılayıcı kelimeler ta bulundukları odaya kadar geliyordu.

Khalil çatılı kaşlarını ne oluyor dercesine İrem Hanım'a çevirdi. Tam o an da kapıya vurulmuş ve buyur edilmeden Bayan Krish ve Humeyra içeri dalmışlardı. Daha çok Bayan Krish, Humeyra'yı yaka paça odaya sokmuştu. Elinde de Khalil'in onun için tasarladığı toka vardı. Genç adam tokayı görür görmez yerinden fırladı. "Onun senin elinde ne işi var?" Sesi sertleşmiş ve bariz bir öfke ile örtünmüştü.

"Humeyra bunu çalmış!" Dedi Bayan Krish birden, kendinden ve Humeyra'nın hırsızlığından o kadar emindi ki, sesinde onu gambazlamaktan ötürü duyduğu bariz bir gurur vardı.

Humeyra dişlerini sıkarak Khalil'e baktı. Gözbebeklerinde yüzen hayal kırıklıkları adamın kaşlarını daha da derinden çatmasına neden olmuştu.

"Bayan Krish," İrem Hanım şaşkınlığını üzerinden atıp, onlara doğru yürüdü. Humeyra'nın bunu yapacağına inanmıyordu ama o tokanın Dünya'da tek örneği kendilerindeydi ve onu tasarlayan da Khalil'di, dolayısıyla Humeyra onu herhangi bir mağazadan satın almış olamazdı. "Tokayı alabilir miyim?"

"Buyurun." Kadın tokayı İrem Hanım'a verirken Humeyra çekiştirilen bluzunu Bayan Krish'in parmaklarından kurtardı ve omuzundan yukarı çekerek düzeltti. İrem Hanım tokayı incelemeye başlamıştı. Humeyra deli gibi beklenti içindeydi ama Khalil itina ile susuyordu. Aptal adam, onu şu durumda bile kurtarmıyordu!

Bakışlarını çoktan kaçırmıştı kocasından ama içinde büyüyen korkudan dolayı az sonra patlayacaktı. Öfkeyle tokayı İrem Hanım'ın elinden aldı. "Bu toka benim!" Elleri titreyerek tokayı tekrar saçına takmaya çalıştı ama Bayan Krish bileğinden tutmuştu. "Sen ne yüzsüz bir insansın!"

Humeyra o öfkeyle kadını öyle bir savurdu ki, Bayan Krish neredeyse yere düşecekti. "Kes sesini, buruşuk!" Öfkeden sesi titriyordu. Gözlerinde fırlamak için duran okların tümünü sendeleyerek arkaya doğru adım atan kadına çevirmişti ve onlardan fırlayan oklar birer birer Bayan Krish'e saplanmıştı. Bir nefes aldıktan sonra doğrudan İrem Hanım'ın gözlerine baktı. "Kutuyu kontrol etmem için anahtarı bana vermiştiniz, hatırlıyor musunuz?" İrem Hanım başını salladı. "Tokayı o zaman gördüm ve çok beğendim. Beni o kadar büyüledi ki," Kadına bakarak konuşuyordu ama sözleri Khalil'eydi. "Çizene hayran kalmıştım. Sadece ben de bir kopyasını aldım ve bunu kendim tasarladım. Çalmadım," dedi sertçe ve sert olmasına rağmen duyulan bariz bir kırgınlıkla ekledi. "Ben hırsız değilim! Çok aç kaldım ama ömrümde hiç çalmadım. Annem çalmanın günah olduğunu söylemişti." Başını salladı. "Ben hırsızlık nasıl yapılır bilmem bile." O an ki çaresizliğini İrem Hanım ta yüreğinde hissetmişti.

Asi GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin