"Ne yapıyorsun bakalım?" İrem Hanım Humeyra'nın yanına yanaştı ve arkasına geçip masadaki laptopun ekranına baktı. Humeyra toplantıdan çıktıklarından beri bir şeyler yazıyordu, oysa onu bekleyen bir sürü dosya vardı.
"Word'e tecavüz ediyorum."
İrem Hanım kıkırdayarak ekranda yazılanı okumaya çalıştı. Açmış olduğu word dosyasında aynen şunlar yazıyordu.
İLAN!
Hizmetçi wanted.
Aşağıdaki kriterlere uyuyorsanız, pazartesi gelip başlayınız.
-MÜSLÜMAN
-ÇARŞAF GİYEN
-HARAMI HELALİ BİLEN
-İYİ AİLE ÇOCUĞU
-ÇEKİNGEN
-EDEPLİ
-ERKEK (tercih edilir)
"Ama bunlar gelin adayı kriterleri." İrem Hanım'ın satırları okurken suratında oluşan gülümseme hâlâ duruyordu. "İlahi Humeyra, sanki oğluna kız arıyorsun." dedi gülerek. "Bir de namuslu de, tam olsun."
"A, haklısınız." Hemen bir tire yaptı ve yazmaya başladı ki, bir anda durup vazgeçti. "İyi aile terbiyesi almış'a uyuyor ama. Yok, ya ekleyeyim en iyisi. İyi gibi görünenler ne sütü bozuk çıkıyor." Saliseler içinde o kriteri de ekledi ve arkasında duran kadının şaşkınlığını bir kat daha arttırdı.
"Çok matraksın. Ne yapacaksın bunu?"
"Gazeteye vereceğim."
"Kime lâzım ki bu hizmetçi?"
"Khalil'e..Yani Khalil Bey'e."
İrem Hanım'ın tek kaşı havaya kalktı. "Khalil senden mi rica etti?"
"Khalil Bey rica etmeyi biliyor mu ya?" İlanı bitirdi ve çıktısını almak için printa bastı. "Gel Humeyra, yap Humeyra, sus Humeyra, kes Humeyra, ben onun hiç gelir misin dediğini duymadım. Keser misin'e bile razıyım, ama o da yok. Egolu manyağın teki!" Kimin yanında olduğunu unutmuş ve pervasızca söylemişti kelimeleri. O çıktıyı almak için printera döndüğünde İrem Hanım'dan bugüne dek duymadığı bir kahkaha işitmiş ve şaşırarak arkasını dönmüştü. Kaşları şaşkınlığından ötürü yukarıdaydı.
Kadının kendine gelmesi bayağı sürmüştü. "Ya Khalil'le yeni tanıştığını bilmesem eskiden beri tanıyorsun sanacağım." Tekrar kıkırdadı. "Khalil normalde çok kibar görünür ama tam da tarif ettiğin gibidir. Bence o kibar adam rolüne de sadece kızları tavlamak için bürünüyor."
"Öldürürüm onu!"
Kadın Humeyra'nın bu tepkisine şaşırarak birden suspus oldu. Aşırı tepki vermişti. Humeyra ne yaptığını anladığında hemen toparlandı ve ekledi. "Yani hele bir bana sarkıntılık etsin,"
"Ha, yok! Evli zaten. Yapmaz öyle şeyler daha."
"Önceden yapıyordu yani," diye tısladı dişlerinin arasından. Kim bilir kaç kadını büyülemişti o gülüşüyle. Midesinde bir sancı vardı. "Kaç kadını oldu?"
İrem Hanım omuzunu salladı.
"Ne demek?" Humeyra da omuzunu sallamıştı.
"Bilmiyorum, çoktu."
"Çok...du?" Neyseki geçmiş zamanı kullanmıştı kadın, şu an kendisinden başka bir kadını daha olsaydı onu kalemle deşerdi! Acıtır diye düşünmüştü, tıpkı kendi kalbinin de acıyacağı gibi. Tanrım! Bunun düşüncesi böyleyse, gerçeği kesinlikle onu paramparça ederdi.