Bu bölümü @ruyacim e ithaf etmek istedim, ama wattpad izin vermedi. :/ Ben yine de buradan duyurayım, bu sefer ithafım sana. Desteğinden ötürü kocaman teşekkürler ^_^ ve tabii diğer okurlarıma da. İyi ki okuyorsunuz ve bana yazma hevesi veriyorsunuz. Bin kere teşekkür ederim :) <3
Not; altta bahsi geçen Fida ismi, latince kökenli bir kelimeden geliyordur; bknz; fidus; sadık.
Khalil'in küre kadar büyük görünen gözleri şaşkınlığından sıyrıldıktan sonra küçüldü, kısıldı ve kaşları çatıldı. Alnı kırışmıştı. On sayfalık bir metni nasıl olur da bu kadar çabuk çevirirdi? Üstelik dil bilgisi bu kadar zayıfken. Gözlerini hâlâ kendsine deli gibi el sallayan kadından ayırdı ve yatağın üstünde duran cep telefonuna uzandı. Hızla e-posta uygulamasına tıklamış ve gelen kutusundaki maili kaşları havada karşılamıştı.
Gerçekten de bir dosya vardı mailde. Üstüne tıkladı, dosyanın indirilmesini bekledi ve hiç vakit kaybetmeden dosyaya tıklayıp açılmasını izledi.
Dosya açıldı, genç adam şaşkınlık ve öfke içinde ilk sayfasına bakakaldı. Gördükleri ile neredeyse kükreyecek gibi olmuştu.
Sayfada büyük harflerle aynen şöyle yazıyordu.
FUCK YOU ŞEYH, FUCK YOU ŞEYH, FUCK YOU ŞEYH, FUCK YOU ŞEYH, FUCK YOU ŞEYH
Göğsündeki hırıltılı sesleri zor güç bastırarak dosyaya parmak sürtüşü ile devam baktı. Her sayfada bu kelimeler yazıyordu. Dişlerini sıkıp öfkeden titreyen elini yüzünde gezdirdi. Elindeki aleti denize fırlatıp bu saçma sapan mailden kurtulmak için müthiş bir arzu duymuştu. Bu kadın resmen on sayfa boyunca küfür yazmıştı kendisine!
Telefonu tuttuğu kolunu aşağı indirdi ve derin bir nefes aldı. Gözleri camdan dışarıya odaklanmıştı, uzaklara.
Ondan, gerçekten oturup bir metni çevirmesini bekleyerek en büyük aptallığı yapmış olduğunu anlaması uzun sürmedi. Humeyra kışkırtmalara pabuç bırakacak bir kadın değildi. Ona başlattığı her savaşın sıkı mağlubu olduğunu hâlâ anlayamamış olması ise kendi kusuruydu. Onun kadınıydı Humeyra...Kendisi gibi güçlü, hırçın ve...kimseye benzemeyen bir çatlaktı.
Birden dudakları yukarı kıvrıldı ve başını eğip kıs kıs gülmeye başladı. Omuzları titreye titreye gülmüştü. Böyle asi bir kadından da anca böyle asi bir mail beklenirdi.
Ekranı otomatikmen kararmış telefonunu şortunun cebine soktu ve bungalovundan dışarı çıktı. Gidip bir soğuk su içse çok iyi olurdu. Yine yenilmişti...
Bungalovların kapısından başlayıp sahile kadar uzanan ince şerit gibi yoldan ağır ağır yürüyerek sahile gitti. Ayağı kuma bastığında birisi arkasından koluna sarılmıştı.
"Ups, düşüyordum." Barbara gülümsedi ve çöl kadar yakıcı olan adama baktı. Nefes kesici görünüyordu. Takım elbiseyle karizmatik oluyordu ama böyle salaş görünümü ile tam da aradığı ve arzuladığı bir aile babasına benziyordu.
"Günaydın." dedi Khalil'de gülümseyerek ve birlikte açık büfenin bulunduğu yere doğru yürüdüler. Sahilde, denize karşı bir kahvaltı onları bekliyordu.
Humeyra Barbara'yı Khalil'in kolunda görür görmez dışarı fırladı ve düşmemeye gayret ederek sahile gitti. Bir anda tüm yorgunluğu silinmiş ve vücudunu ev diye benimseyen kıskançlığı baş köşeye sinmişti. Arkalarından yanaşıp büfeye doğru yürüdü ve tabağını doldurmaya başladı. Domatesler çok lezzetli görünüyordu, ayrıca o biberler ye beni diye bağırıyor ve dilimlenmiş havuçlarda beni almazsan küserim dermiş gibi bakıyordu. Genç kadın ciddi bir kararsızlıkla yiyeceklerin üzerinde teker teker göz gezdirdi ve tabağını doldurmaya başladı. Hiçbirinin de kalbini kırmak istemiyordu. Hele o rafadan yumurtaların hiç!