Not; Multimedyada kendi yaptığım amatör kapak çalışmam var. Bölüm geç geldi ama neredeyse üç bölüm uzunluğunda. Kendimi affettirebilirim umarım :D <3
Aşağıda bahsi geçen "Ulema" dini aile demektir; Ulema dini ailenin hukukçuları ve liderleridir. Bu ailenin önemi büyüktür ve Suudi Arabistan da dinin merkezi rolü olarak kabul edilir. İslam, Suudi Arabistan da bir yaşam tarzı olarak kabul edilir, bu yüzden dini ailenin önemi büyüktür. Bütün bilgiler nette alınmıştır.Sabaha kadar ne Khalil gözünü kırpmıştı, ne de Humeyra. Aynı yatakta, birbirlerine sırtlarını dönük yatmışlar ama nefes alışverişlerinden gayrı hiçbir şey duymamışlardı karşı taraftan. Ta ki sabah ezanı okunana kadar. Khalil ezana saygı olarak doğrulmuştu esneyerek.
"Ben de kalkabilir miyim, kocam, sahibim ve efendim?" Khalil ağzı yarı açık kaşlarını çatarak arkasını döndü ve Humeyra'ya baktı. "Söz konusu Allah ise, kimseye danışmana gerek yok." Elini gür saçlarında gezdirip yataktan indi ve banyoya, elini yüzünü yıkamaya gitti. Geri geldiğinde ezan dinmişti ve Humeyra da yatağın kenarında duruyordu. Ona aldırmadan üzerindeki sport atletten kurtulup, bir gömlek çıkardı.
Humeyra kaşları çatık bir halde, dik dik kocasına bakıyordu. Khalil bu bakışları aynadan yakalamış ve ne zaman üzerine atlayacağını merak ederek gözlerini ondan ayırmamıştı. Bir yandan da gömleğinin düğmelerini ilikliyordu. Asi karısı nihayet ona doğru bir adım attığında derin bir nefes aldı. Ama kaşları çatılmıştı. Son düğmesini de ilikleyip, sordu. "Ne yapıyorsun?"
Zira karısı nefes alıyor ve bir iki saniye tuttuktan sonra geri bırakıyordu. Akabinde şişen yanakları ve kızaran yüzü ise Khalil'i endişelendiriyordu.
"Nefes almaya çalışıyorum, kocam, sahibim ve efendim. İzin almayı unutmuşum ya, sana saygısızlık olmasın diye tutabildiğim kadar tutuyorum."
Adamın kaşları daha da çok çatıldı. "Humeyra sen delirdin mi?" Uykusuzluğun üzerine bu denli saçmalayan bir kadınla uğraşmak sabah sabah bir cezâydı.
"Şimdi çişimi yapabilir miyim, kocam, sahibim ve efendim?"
Adam gözlerini yumdu bıkkınca ve söylendi. "Humeyra." Adı, onu şu an gerçekten de çekemeyeceğini kanıtlar bir tınıya sahipti.
"Ah, izin verin bu köleniz altını ıslatmasın."
Khalil dişlerini sıktı. "Git!"
"Efendimiz çok yaşayın!" diye bağırdı abartı bir sesle. Yerlere kadar eğilmiş ve Khalil'e ne kadar minnettar olduğunu kanıtlamak istemişti. Kocasının homurdayarak işine devam etmesini içinden delice gülerek izlemiş ve lavoboya koşmuştu.
İşi bittikten sonra tekrar odaya döndüğünde kocası saçlarını tarıyordu. Burnunun ucuna dikilip, ellerini önünde bağladı. Bir an için esnemesine engel olamamıştı. "Neyin eksik?"
Beni seven bir kocam diye bağırmak istiyordu ama şeytana uymadı. O şeytanla daha ilginç planları vardı. "Yatabilir miyim?"
Khalil'in kaşları bu soru üzerine aşağı büküldü. "Bunu neden soruyorsun ki?" Yatmak için hiç izin almazdı oysa. Humeyra, şu ana dek hiçbir şey için izin almamıştı. Aklına estiği gibi yaşıyordu.
"Kocam sahibim ve efendim olduğun için."
Khalil derin bir nefes aldı. Saçları ile uğraşan elleri yanına düşmüştü. Sonunda kadının ne yapmak istediğini anlamış olacak ki bıkınca bir nefes aldı. Aklı sıra intikam alıyordu. "Yat." dedi sert bir sesle.
"Efendimiz çok yaşayın!"
"Sabr." diye bağırdı karısının yüzüne bakarak. Sesi gür çıkmış ve boyun adeleleri gerilmişti. "Sabr Allah'ım. SABR!" Bir de alay eder gibi abartı bir ses ve coşkuyla söylemişti kadın son cümlesini. Öfke ve sıkıntıyla yüzünü sıvazladı ve rüzgâr gibi geçip gitti gelininin yanından. Dün geceki davranışı bu gibi bir belâ doğurmuştu.