Khalil benzi sararmış kadına bakarak kaşlarını çattı. İki bileği de masaya dayalı bir şekilde "Humeyra, sen odaya git. Ben geliyorum." dedi ve onun kalkmasını bekledi. Humeyra buna itiraz etmemiş ve başını sallayarak sandalyesini arkaya ittirip kalkmış, çıkmadan evvel ağzından çıkan son söz 'Afiyet olsun' olmuştu.
Bedenini dışarı attığında Haroon hemen ardından kapıyı kapattı. Ancak Humeyra, sırtı kapıya dönük bir şekilde duruyordu. Sanki biri onu oraya çivilemişti. Duyduklarının ne kadar ağır olduğunu o an kabullendi. Khalil'i başka biri ile paylaşma düşüncesi kalbini ezmişti. Üstelik buradai bu katı kuralları olan ülkede bu hiç de bu kadar zor değildi. Yutkundu. Gözleri, onu kendisine getirmeye çalışan Haroon'daydı. Düşüncelerin ehemmiyeti yüzünden çatılan kaşları düzeldi ve teki alayla havaya kalktı.
Ardından arkasını döndü ve tabiri caizse bedenini kapıya yapıştırdı. Saçlarını bir kenara çekmiş ve kulağını kapıya dayamıştı iyice.
"Prenses, ne yapıyorsunuz?"
"Kapı dinliyorum Haroon, sus. Duyamıyorum."
Kahya panikle sağına soluna bakıp ona yaklaştı. "Çok ayıp. Bunu yapmamalısınız."
"Neye göre ayıp?" Humeyra kapıdan geri çekilip, alçak sesle konuştu. "İçeride benden ve geleceğimden ilgili konuşuyorlar. Arkamdan konuşmaları ayıp değil de bu mu ayıp?" Omuzlarını silkti ve tekrar kapıya yapıştı. Khalil'in gür sesi zor da olsa işitiliyordu. "Sessiz ol şimdi."
"İkinci bir eşi kabul edemem, baba. Tek eşliliği tercih ediyorum."
"Seviyorum demiyor da tek eşlilik zırvalıyor, seni şeyhkurusu!" Harron kadının böyle tepki vermesine şaşırsa da, tekrar sağına soluna bakmış ve o da kapıya yanaşmıştı. Bu kızın yaptıklarını yapmamak çok zordu, hele o, bu kadar hararetli hararetli yorumlar yaparken merakına yenik düşmemek imkânsızdı.
Khalil kaşlarını çatmıştı. "Bu evliliğe beni zorlayan sendin, ne değişti şimdi?"
"Humeyra sana layık bir eş değil."
"Humeyra,"
"Humeyra," diye gür bir sesle tekrar etti Sultan, lafının bölünmesine öfkelenmişti. Sert bakışlarla oğlunu süzerken sözlerine devam etti. "Ne sana, ne saraya ne de halka layık bir kadın! Sana ihanet edip kaçtı."
"Humeyra kaçmadı," dedi Khalil sakin ama sert bir tavırla. "Ben gönderdim. O, kocasının izni ile yurt dışına çıkmış bir kadın."
"Ben halkın değilim. Ben senin babanım!" Bu sözlerin sertliği genç adama huzursuz etmişti. Ses tonu sen bu palavraları başkasına anlat der gibi öfkeli ve sertti. "Düştüğün durumdan böyle kurtulmuş olman bile bir mucize, anlamıyor musun? Biri bunu ağzından kaçırsa o sorumsuz karın," dedi karın kelimesinin üstüne basa basa, alay eder gibi. "Kellesinden olur. Hoş, kellesi gitmese bile halk onu barındırmaz."