3. BÖLÜM "Gerçekler"

5.6K 290 13
                                    

En sevdiğim müziğe eşlik eden rüzgar ile birlikte haftanın yaşattığı hem bedensel, hem ruhsal yorgunluğu üzerimden atmak için evime doğru yürüyordum. Sıradan hayatıma ağır olaylar fazla geliyordu. Bana karşı yapılan en ufak hatalara bile hemen kırılır, ağlardım. Hiç bir zaman güçlü bir kız olamamıştım zaten. Kimse bana bunu söylememişti. Ağlasam "Sen zaten hep ağlıyorsun." derdi herkes. Göz yaşlarıma annem dışında dayanamayan kimseyi tanımadım.

Bu gün okul çıkışı kursum olduğu için saat yediye yakın okuldan çıkmıştım. Seneye Üniversiteye hazırlanacağım için kendimi bu yıldan, yoğun tempoya alıştırmaya çalışıyordum. Hayallerim vardı. Doktor olmak istiyordum. Herkesin deli doktoru demelerine, tepki olarak psikiyatrist olacaktım. Belki de olamazdım.

Arkamdan omzuma atılan ağır bir kolla gerçek dünyaya dönebildim.

"Omzumu çökerttin." dedim, sırıtarak. Mert'ti.

"Canım kardeşim." o benim aksime kahkaha atmıştı. "kardeşim değil misin? Çökertirim tabi." bu cümleyi de keyifle söyledikten sonra, yüzünü ciddiyet kapladı. Sinirli bir ciddiyet. "Babam evdeymiş." dişlerini birbirine bastırdığını, kasılan çenesinden anlamıştım.

"Ne? Annem evde onunla tek başına mı?" yoldan çevireceğim her hangi bir insana, ondan daha çok güvenirdim. Mert'in boynumu çökertmiş olan kolundan kendimi kurtarıp, gözlerimi onun gözlerine diktim. "Nasıl bu kadar rahatsın?"

"Annem bir şey olmadığını söyledi Miraç. Sakin ol, gidiyoruz işte." hem fazla sakin ve umursamaz gözüküyordu, hem de sinirli. Sanki kavgaya gider gibiydi.

"Mert? Sinirli misin, rahat mı?"

"Eve gidince belli olacak." ellerini pantolonunun cebine sokup, sırtını dikleştirerek yürümeye başladı.

On dakika daha yürüdükten sonra, eve gelmiştik. İçeri girdiğim gibi salona koştum. Babamla annem karşı karşıyaydı. Annem dolmuş gözlerini, bize çevirdi. Git, karışma demek istiyordu bana. "Anne!" dedim. Boğazımdan çıkan tiz ses ve son harfi uzatmam endişemi ortaya sermişti. Mert hızlıca babamın yakasına yapıştı. Babam Mert'in bir şey yapmasına zaman bırakmadan, ikimizinde kolunda sertçe tutup odanın dışına çıkardı ve kapıyı kilitledi.

Kendimi fazla germiştim. Gözlerimden bütün göz yaşlarım akmaya başlamıştı.
"Aç kapıyı." Mert bir süre bağırdıktan sonra, benim ağlama sesimi fark edip Gözlerini bana çevirdi. "Mert... Annem içerde o adamla." ellerimle onun kolarını kavramıştım. O kadar çok stres yapmıştım ki, dizlerim dik duramıyordu.

Ah! Hayır. Karşımda o adam. Bana bakıyordu. Kaşlarını çatmıştı. Ve yine! Nefesim hızlanmıştı, kalbim olduğundan daha hızlı atmaya başlamıştı. O adamın kolunda olan ellerimi daha da sıkıyordum artık. "Bırak beni." diyebildim sadece. İçimden bağırıp çağırıp, git demek istiyordum. Ama hızla çarpan kalbim buna izin vermiyordu. Sanki nefes borumu biri sıkıyor, sanki vücuduma oksijen girmesini engelliyormuş gibiydi. Nefesimi sesli ve hızlı almaya başlamıştım. Başım dönüyordu.

Bir anda hızla sarsılan vücudumla kendime geldi. Karşımdaki Mert'in yüzü tekrar yerini almıştı. "İyi misin? Miraç yüzüme bak. Miraç bir şey söyle!" gözlerimin içine bakıp bağırıyordu. Az önce yaşadığım
halüsinasyondan kurtulmuştum. Nefesimi tekrar normale döndürmeye çalışıyordum. "İyiyim." Mert'i rahatlatmak için mırıldandım.

Kendime geldiğimde odada bağıran babamın dediklerine dikkat ettim. "Neden atmadın o kutuyu? Biliyordun bir gün bulabileceğini. Ya aklı karıştıysa, ya öğrenirse..." kutuyu. Dün bulduğum kutudan mı bahsediyordu? Neyi öğrenirsem? Benden saklıyorlarmıydı o kutuyu? Ama neden, kim onlar? "Eğer Miraç ortaya çıkarsa ne olur biliyorsun değil mi?" benden bahsediyordu. Evet. Ortaya çıkarsam mı? Ben kimim ki ortaya çıkacağım. Hangi ortaya çıkacağım. "İkimizide öldürürler." öldürmek? Kim kimi öldürüyor? "Sana en başında onu istemediğimi söylemiştim. Ondan kurtulma şansımız varken sen onu sahiplendin. Başımıza bela açacak." peki hala benden mi bahsediyorlardı? Annem hamile olduğunda babam beni istememiş ve aldırmaya zorlamıştı annemi belki de. Ama ben neden bela açayım ki? Mertte bende duyduğumuz üzerine gözlerimizi birbirine dikip şaşkınlığımızı belli ettik. İçerde o adam bir şeyler saçmalıyor ve annem hiç bir şey demiyordu ona.

Siyah Kuğu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin