9.BÖLÜM "Fare"

3K 193 18
                                    

Saat gecenin bir yarısı... Uyurken bir anda bilincin geri gelir ya... İşte ondan. Hani gece üzerin açılmıştır. Hafif titreyen bedenini, gece uyanıp örten bir annen... İşte ondan.

Çıplak bacaklarım kaç saattir böyle acaba? Hissettiğim üşümeye göre uzun süre olmalı. Gece beni yatırıp yanağıma bir öpücük konduran annem, her gece ki gibi yine üzerimi örtüyordu. Onun kokusunu hemen yanımda hissedebiliyordum.

Örtüyü bacaklarımın üzerine örtmüş, belimin hemen üzerinde bırakmıştı. Nefes alış verişi, yanımda olduğunu anlamama yetiyordu.
Aklımın bir anda yerine gelmesiyle, salaklığımı hissettim. Evde değildim. Cenker'de kalıyordum. Üstümü örten o olmalıydı. Üzerimde sadece uzun bir tişört vardı.

Gözlerimi açtığımda karşımda onu gördüm. Yakalanmışlığın endişesiyle eli ayağına dolaşmıştı. "N'apıyorsun?" sinirli ve kızgın bir şekilde bağırmıştım. Bu onun daha da çok endişelenmesine yol açmıştı. "Aradım seni. Ama açmadın. Bende geldim ne yapayım." kaşlarım çatılmıştı. Komidinin üzerinde duran telefonumu alıp baktım. Tam 13 cevapsız arama vardı. Hepsi de Cenker'di. "Odaya neden giriyorsun o zaman?" onu suçlu çıkarmak için bir sebep arıyor gibiydim. "Burası benim odam." etrafımı inceleyip bu konuda da yenilgiyi kabul ettim. "Üstümü örtüyordun." son kozumu da oynamıştım. "Bacakların açıktı." ah! Ellerini iki yana açıp, galibiyetini bana göstermişti.

"Saat kaç?" dedim.

"7'e yaklaşıyor." durdu. Ceketini çıkarıp benim yattığım yatağa, yanıma yattı. "Şimdi ben biraz uyuyacağım. Sen keyfine bak."

"Farkında mısın? Bilmiyorum ama, burada ben yatıyorum."

"Yatak 2 kişilik." tavana bakıp bir nefes aldım. Bana sırtını dönmüş, çoktan uyku moduna geçmişti bile. Kalkmayacağı belliydi.

Yataktan indim. Altıma çantamda olan taytı giydim. Banyoya girip, elimi yüzümü yıkadım. Alt kata, mutfağa indim. Hava yavaş yavaş aydınlanmaya başlıyordu. Buzdolabını açtığımda, içi doluydu. Her şey vardı ve düzenliydi. Sanki evde bir kadın yaşıyor gibiydi. Dolaptan 4 yumurta çıkardım. Sucuk, salam, zeytin, peynir... Hepsini masaya koydum. Sucuğu ince ince doğradım ve Dolaptan bulduğum tavaya koydum.

Yarım saat kadar sonra, kahvaltı masası hazırdı. Yumurtalardan pankek yapılmış, sucuk pişmiş ve ekmekler kızartılmıştı. "Ciddi misin?" Cenker uyanmıştı. Masaya bakıp şaşırıyordu. "Hepsini sen mi yaptın gerçekten? Üşenmedin mi?" gülümsedi. Masaya yaklaşıp, o güzel kokuları içine çekti. Sonra ellerini birbirine sürtüp masaya oturdu. "Harikasın." kahvaltı hazırlamam hoşuna gitmiş olmalıydı. Ben de ona gülümsemiştim.

Yaptığım her şeyi iştahla yemişti. Tahmin ettiğimden daha fazla yemişti. Ben ise onun üçte biri kadar yemiş olmalıydım. Arada iltifatlar yağdırmış, çok lezzetli olduğunu söylemişti.
Kahvaltıdan sonra ben tekrar yukarıya çıkmış üzerimi giyinmiştim.

"Bu akşam tekrar burada kalabilirsin." dedi. Gerçekten kalmamı istiyor muydu? Yoksa nezaketen miydi?

"Imm... Kalacak bir yer bulmaya çalışacağım."

"Nezaket amaçlı değil. Gerçekten burada kalabilirsin. Tek başıma yaşıyorum, sorun değil." bu içimi daha da rahatlatmıştı. "Bir yere gidecek misin?"

"Şey, evet. Bir arkadaşımla buluşacağım." babamla DNA testi yaptıracağım.

"Seni bırakayım mı?"

Siyah Kuğu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin