6.BÖLÜM "Doğu"

3.6K 233 13
                                    

Dilan.

Dilan ne? İçerde unuttuğu sevgilisi mi? Bana ne? Bana neden Dilan?

"Ne?" dedim. Kaşlarımı merakla kaldırarak. Beni bir sokak lambasının altına çekmişti.

"Saçına ne yaptın?" saçıma bir şey yapmadım. Doğal bunlar. Ne diyorum ben! Asıl ben değil o ne diyor?

"Ne diyorsun be!"

"Sarıya boyamışsın." ısrarı üzerine sinirlenmeye başlamıştım. Bana hala tuhaf davranıyordu. Dilan diyordu. Saç diyordu. Sanki ben değilmişim gibi.

Ellerini saçlarımda gezdirdi. Nazik bir şekilde. Burnunu saçlarıma yaklaştırıp, gezdirdi. Nefesini saçlarımın arasında hissetmiştim. Çok tuhaf bir histi. Hissedilmemiş bir şeylerdendi. Ben onun tepkileri üzerine hareketsizdim. Ağzım aralık, gözlerim ise şaşkınca onun üzerinde geziniyordu. Ama hareket etmiyordum.

"Sen..." dedi. Kaşları çatılmayı sürdürüyordu. Bana tekrar baştan aşağı baktı. "Dilan değilsin."  Ellerini saçlarımdan çekti. "Boyun kısa. Vücudun... farklı.

"Dilan'ın kim olduğunu söyleyecek misin?"

"Kimsin sen?" meraklı bir şekilde.

"Sana ne!"

"Sen... benimle gel." dedi. Ve kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı.

"Ne yapıyorsun sen ya? Kimsin sen? Dilan kim?" ses tellerime tepki gösterir gibi bütün gücümle ona karşı haykırmıştım. Sokaktan geçen bir kaç kişi bizi süzmüştü. Hiç biri umrumda bile değildi.

"Yürü!" o benim sesimi bastırmak istercesine daha da şiddetli bağırdı. Sinirlenmişti. Hiç olmayan bir şeye Sinirlenmişti. Tanımadığım birinin bana böyle bağırması, beni korkutmuştu. İncinmiştim.

"Anlatmıyorsan seninle gelmiyorum."

"Sen benimle gelmiyorsun, ben seni götürüyorum." korku şu an daha da fazla içimi kaplamıştı. Turkuaz gözlerini, yüzüme bastırırcasına açmış bana bakıyordu. Benim ise dolmaya başlayan gözlerimden korkum, sinirim akmak üzereydi.
Kolumu sıkan eli yavaşça gevşedi. Kafasını başka bir yöne çevirdi. "Ağlama." onu duymamış gibi aynı tepkiyi vermeye devam ettim. "Adın ne?" hiç cevap vermedim. Vücudumu ürperten ortam fazlasıyla beni boğuyordu. Kendimde kafamı kaldıracak güç bile bulamıyordum.
"Adın ne?" bu sefer kontrolde tutmaya çalıştığı sesiyle tekrarladı.

"Miraç." sesim ağlamaklı ve çaresizdi. Korku doluydu. Acınasıydı.

"Nereye gidiyordun?"

"Hiç." gidecek yerim yok ki.

"Ne hiç? Evin nerede?"

"Gidecek yerim yok." içimden geçen cümleyi korkmadan bir kerede söylemiştim. Asıl şu anda acınası gözüküyordum.

Omzumda olan eli yavaşça benim elime kaydı. Büyük eliyle benim elimi kavradı. Barın kapısına doğru yürümeye başladı. Elini bırakamadım. Duygularım bir anda buna izin vermedi. Sorgulamadan onu takip ettim.

İçerisi... berbattı. Her yer fazla ışıklı ve gürültülüydü. İnsanlar neredeyse çıplaktı, sarhoşluktan ruhlarını teslim etmek üzerelerdi. Kızlar, erkeklerin üzerindeydi. "Burası iğrenç." dedim. Onun duyamayacağı bir sesle söylemiştim. Bana yiyecek gibi bakan bir kaç kişi yüzünden, ona daha da yaklaşmıştım. "Ters tepki verme." dedi sessizce. Ne yapabilirdim ki şu durumda.

Siyah Kuğu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin