12. BÖLÜM "Kızım"

2.7K 155 6
                                    

Önceki bölümden...

"Dilan bana kim olduğunu anlatmak ister misin?" Dilan'a nasıl yaklaşmam gerektiği konusunda, kendime tavsiye veriyordum.

"Sana bir sır verebilir miyim?" bana bakıp gülümsedi. Bunu duymak Dilan'ın bana güvendiğini hissetmeme yetmişti. "Ben sanırım ona aşığım." Beynimde birçok karede Doğu ve Dilan'ı yan yana düşünüyordum.

"Doğuştan beri bir kalp hastalığım var."

Gözlerimi ona çevirdiğimde bana bakıyordu. Uzun süre gözlerimin derinliklerine kadar daldı. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Elini yanağıma götürdü. Nefesi dudaklarıma değiyordu. ''Çok asilsin Miraç.''

İyi okumalar...

"Napıyorsun?" hiç düşünmeden dudaklarını bana yaklaştırmıştı. Öpmeye çalışmıştı beni.

Ellerimle göğsünden ittirip ayağa kalktım. Aklım almıyordu. Böyle bir şey yapabileceğini düşünmemiştim. Bana o gözle bakabileceğini... Ben onun kardeşim olduğunu kendime kodlarken o nasıl böyle yaklaşabiliyordu bana?

"Sen..." dedim. Kafamı iki yana salladım. Çantamı alıp kapıya hızla yöneldim.

"Dur Miraç, özür dilerim." kolumdan tutup beni kendine çevirdi. "Ben... Özür dilerim." kolumu ondan kurtardım. Karşısında durup kollarımı göğsümde bağladım. Ve gözlerinin içine baktım.

"Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" kafasını iki yana salladı. "Kendinin benim neyim olduğunu biliyor musun?" sinirli tavrımla ona soruyordum.

"Ne demek istiyorsun."

"Babanı ara." emrettim. Anlamsız bakışlarını hala benim üzerimde gezdiriyordu. Tek kaşını kaldırıp neden der gibi bakış attı. "Ara!" bağırdım. Dediğim gibi yapıp telefonunu çıkardı. Telefonun ekranın babam yazan kişiyi aradı ve hopörlere aldı.

"Noldu?" dedi sevgili babamız.

"Miraç'ı tanıyor musun?" bakışları benim bakışlarımdayken konuşuyordu.

"Ne! Her yerde onu arıyorum. Nerede olduğunu biliyor musun? Söyle!" arka arkaya yüksek sesle bağırdı. Beni mi arıyormuş? Canım kızım diyip, sarılacak mıymış?

"Neden onu arıyorsun, baba?" Cenker'in alnı kırışmıştı.

"Çünkü... Onunla görüşmem gerekiyor."

"Miraç benim yanımda." durdu. Yine gözlerimin içine baktı. "Neden aradığını söyle, sana getireyim." yaptığı pazarlığı taktire değer bulup, kaşlarımı kaldırıp ona sırıttım.

"Ne! Neredesin, çabuk söyle!" heyecanla ve yüksek sesle ona bağırdı.

"Hayır. Neden onu arıyorsun söyle." kararlıydı.

"Oğlum... Çünkü..." durdu. Ona oğlum demişti. Ona oğlum demesi ve ağzından bir kere bile kızım kelimesini duymamış olmam, kalbimin ortasına bir iğne batırılmış gibi hissettirdi. Gözlerimi ondan kaçırıp, Kafamı yerde eğdim. "Çünkü o benim kızım!" bunu söylediği an gözlerimi Cenker'e çevirdim. Onunda gözleri kocaman açılmıştı.

"Ne?" gözleri kısılmış, benim gözlerime bakıyordu.

"Lanet olsun!" bir nefes verdi. "O senin kardeşin... Onu bana getir." ellerim hala göğüslerimde birleştirilmiş, gözlerim kısılmış Cenker'in gözlerine dikilmiş halde bekliyordum. Onun şaşkınlığını izliyordum.

Siyah Kuğu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin