Garip sesler çıkaran ufak arabam toprak yolda çılgınlar gibi sallıyordu ve kaza yapmamak için hızımı olabildiğince düşük tutuyordum. Yoksa zaten dar olan yoldan çıkıp bir ağaca vurabilirdim ve bu korkunç olurdu. Asla zamanında orada olamazdım.
Farların yardımıyla zor da olsa yolun sonuna varabildim. Geldiğim yer ormanın ortasında, terk edilmiş küçük bir evdi.
Burayı bulmak için yaklaşık bir ay boyunca orman yollarında gezdim. Birçok ev buldum fakat hiçbiri boş değildi. Ancak bu ahırı andıran ev benim için bir konak kadar değerliydi. Çünkü boş ve işe yarardı.
Ah... Bu evi kırmızıya boyayacaktım. Hayır. Bildiğiniz gibi değil. Ama öğreneceksiniz.
Arabayı evden beş altı metre uzaktaki ufak çalılıkların arasına sakladım. Plakanın üstüne siyah ve kalın bir bant yapıştırdıktan sonra kesilmiş birkaç parça çalıyı arabanın etrafına yerleştirdim. Arabam dikkatli bakılmadığı sürece asla görülmezdi.
Evin kapısını zorlanarak açtım ve içeride biriken tozu elimde dağıttım. İki küçük pencereyi de açarak hava sirkülasyonu yarattım. Gıcırdayan parkelerin üzerinde bir kuğu gibi süzülerek ses çıkarmadan dışarı çıktım ve arabamın yanına döndüm.
Saatimi kontrol ettim. Henüz sekize beş vardı. Yani, dakik Felix'in gelmesine sadece beş dakika vardı. Belki ona on dakika kadar ek süre verebilirdim çünkü burayı bulması kolay olmayabilirdi.
Telefonumu kapattım. Arabadan bir şişe eter ve bir parça pamuk alıp beklemeye başladım.
Saat sekiz olduğunda heyecanım tavan yapmıştı. Felix kısa süre içinde burada olacaktı ve ben ona sahip olacaktım. Bunun yarattığı mutlulukla gülümsedim.
Dakikalar birbirini kovalarken Felix'ten eser yoktu. Yolu bulamamış olmalıydı. Ama gelecekti, biliyordum. Felix çok meraklı bir çocuktu ve mutlaka bu gizemin peşinden gelecekti. Gözlerimi kolumdaki saatten ayırıp yolu izlemeye devam ettim.
Bütün umutlarım söndüğünde saat dokuza yaklaşıyordu. Sinirle elimdekileri arabaya attım ve kontağı çalıştırıp evin yolunu tuttum. Normalden iki kat hızlı bir şekilde eve vardım ve kendimi yatağıma atıp uzun bir süre ağladım. Uyku çöktüğünde kendimi zorlamadım ve yarını planlayarak uyuya kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FANCY
Random''Öyle bir sevişelim ki Felix, Tanrı'nın cehennemi bile tenimizin sıcaklığını kıskansın.'' Kızın ruhu kırmızıydı. Ve çocuk, kırmızının en tutkulu tonuna boyandı. *Sadece yasal veya psikolojik yetişkinliğe ulaşmış olanlar okuyabilir.