Bölüm 25

4.7K 50 9
                                    

Adamın suratındaki bir şeyler hiç de yabancı değildi. Hatlarında ya da bakışlarında gördüğüm ayrıntıları bir yerlerde görmüş gibi hissediyordum. Bu adamın annemin patronu ya da arkadaşı olma ihtimali oldukça yüksekti. Çünkü kesinlikle benim yaşadığım yere ait olmayan bir giyimi ve duruşu vardı.

Kapıyı açıp açmamak arasında kaldım. Eğer annemi sorarsa ne diyeceğimi bilmiyordum. Felix'i sorarsa hiçbir fikrim yoktu. Beynim çalışmayı durdurmuş sadece adamın tanıdık gelen yüzünü hatırlamaya çalışıyordu.

En sonunda kapıyı açmaya karar verdim. Adamı davet etmediğim sürece içeri girmeyeceğine güveniyordum. Eğer girmeye çalışırsa polisi aramakla tehdit edebilirdim. Aslında bu en son yapacağım şey olurdu fakat adam bunu bilmiyordu. Ya da kafasına beysbol sopasıyla vurabilirdim.

Hah! Çok zekice Riley!

Kapıyı yavaşça araladım. Adamın gözleri kapının aralığından görünen gözlerime doğru çevrildi. Davet etmeyeceğimi ima etmek amacıyla kapıyı tamamen açmıyordum. O da bunu anlamış gibi hafifçe geri çekilerek kapıdan biraz uzaklaştı.

Sesimi çıkarmadan bekliyordum. Kapıma kadar gelen bu adam her kimse ilk konuşan da o olmalıydı. Kim olduğunu bilmediğim birine hakkımda olabilecek en az bilgiyi vermeliydim.

Sonunda konuştuğunda ilgiyle diyeceklerine odaklandım.

"Merhaba. Enya için buradayım." dedi. Gözlerindeki boşluk bana baktıkça değişiyor ve samimileşiyor gibi geliyordu. Kafayı mı yiyordum?

"Kimsiniz?" demeye karar verdim sonunda. Annemi sorması tüylerimi ürpertmişti. O salonda baygın yatarken adamın suratına sakin bir ifadeyle bakmaya çalışmak beni zorluyordu.

"Ben Liam." dedi adam elini uzatarak. "Liam Kavanagh." Eline boş boş baktım. Sıkmayacağımı anlayınca yavaşça geri indirdi. "Sen de Riley olmalısın." Bakışlarımı gözlerine diktim. Beni tanıyan biriyse işler düşündüğümden de kötü gidebilirdi. Riley olduğumu onaylamalı mıydım bilmiyordum ancak kendinden oldukça emin görünüyordu. Aksini iddia etsem bile yalan olduğunu anlayacağını düşünüyordum.

"Evet." dedim kısaca. Adamın dudaklarında geniş bir gülümseme belirdi. Tepkilerini ölçmek çok zordu. Annemi arıyor ancak benimle karşılaşınca sanki kırk yıllık dostunu görmüş gibi mutlu mu oluyordu yani? Çok saçma!

"Merhaba Riley. Sonunda seninle tanıştığım için çok mutluyum. Zaten seni tanımamak mümkün değil. Enya'ya çok benziyorsun." Kimdi bu şimdi? Annemin lanet olası pezevengi mi? Bir an önce bu durumdan kurtulmalıydım.

"Enya burada değil." dedim. Gözlerine son bir kez baktıktan sonra kapıyı kapatmak için hamle yaptığımda elini kapıya koyarak beni durdu. Telaşa kapılmamak için zor duruyordum fakat gözlerimden tedirgin olduğumun anlaşıldığına emindim. Kapıyı kapatmak için zorlamanın çok şüpheli bir hareket olacağını düşündüğümden hiçbir şey yapmadan bekledim. Adamın gözlerinin içine bakarak ne yapacağını kestirmeye çalışıyordum. En ufak hareketinde saldıracaktım.

"Sadece onun için gelmedim. Bağışla beni. Bunca yıl sonra karşına çıktığımda beni tanıyacağını düşünmek bir hataydı. Elinde hiçbir fotoğrafımız ya da aklında hiçbir anımız olmadığını düşünemedim."

Ne?

"Riley... Ben senin babanım."

FANCYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin