"Firatttt"
Fırat yerinden kıpırdamadan duruyordu bahçenin girişinde. Elinde hala bir demet papatyasi duruyordu. Dicle ona doğru gidip gitmemekte kararsız kaldı. Karahan bahçede dikilen adamin bakislarindan korkmuş olacak ki geri gelip annesinin bacaklarına yapıştı. Sorusunu tekrarladı
"Anne bu adam kim?"
Dicle o an kendine geldi. Hemen Karahan ı kucagina alıp başını omzunu bastırdı. Bu böyle olmamalıydı ilk karşılaşmaları için düşündüğü bu değildi. Karahan babasından korkmamaliydi.
Fırat in yüzünde bir şeyler aramaya çalıştı. Bir ifade bir anlam. Gözlerinden ateş çıktığını çenesinin gerginlikten kasildigini görüyordu sadece. Yan taraftan gelen ayak sesiyle başını çevirdi. Seher gözleri kocaman olmuş bakislarini firat a sabitlemis ona doğru geliyordu. Kolunu uzatıp Karahan ı kucagina çekerken "tövbe Estağfurullah bu kadar da benzenmez" dediğini duydu.
Seher karahan ı kucağından alırken Fırat ta elindeki buketi yere fırlattı. Gidiyordu.
"Firat"
Fırat adımlarını hizlandirdi. Dicle peşinden koşmaya başladı. Çakıl yol çıplak ayaklarına batmaya başladı.
"Fırat bir dakika bekle. Aciklama..."
Fırat hışımla arkasını döndü. Kömür karası gözleri ateş saciyordu.
"Aciklama mi dedin sen?" Sesindeki aşağılayan tonla Dicle tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. "Ne diyeceksin benim senden sakladığım bir çocuğum var. Bu da planımin bir parçası. Japonya dan gelince önce ise girdim, seni bir guzel kafaladim kendime aşık ettim. Babamın işini kurtardım. Evlenip malına mülküne konacagim çocuğumuda yamadim mi sana işlem tamam olacaktı mi?"
Dicle şaşkınlıkla ne diyeceğini bilemedi. Kollarını fırat a doğru uzatıp bir adım attı. "Bunlarin hiç biri doğru değil. "
Fırat tiksinerek baktı "çocukta mi senin değil?"
Dicle uzanan kollarını geri çekti. "Hayır benim oğlum."
"İyi kimden peydahladiysan ona git." İşaret parmağını Dicle nin gözüne doğru salladı " Ve gözüme gozukme benim." geri dönüp arabasının lastiğine bir tekme attı. Ağız dolusu küfürü hiç çekinmeden sayıp arabasına bindi. Araba dar çakıl yolda geri geri giderken tozu dumana kattı. Dicle olduğu yere çöktü kaldı. Aglayamiyor, bağıramiyordu. Sadece giden arabadan geride kalan tozun yok olmasını izledi elleri göğsünde.
Mina ve Tan ev içinde ufak tefek dekorasyon değişikliği için görüştükleri iç mimari beklerken Veranda da kahvelerini içiyorlardi Fırat bahçe kısmından bir hışımla içeri daldiginda. Tan onu görünce kollarını açarak ayağa kalktı.
"Hoş geld..."
Fırat ın avazı çıktığı kadar bagirmasiyla cümlesini tamamlayamadi "Haberin var mıydı?"
Fırat ın yüzündeki kırmızının en koyu halini gören tan telaslandi "neden haberim varmıydi abi?"
"Dicle nin bir çocuğu oldugundan"
Tan duyduğu şeyle afalladi "Dicle nin çocuğu mu varmış? "
Mina Kahvesinden bir yudum alıp sakince oturduğu yerden konuştu "evet var."
Tan gözlerini catarak Mina ya döndü. "Ve sen bana söylemedin? "
"Evet babasından önce senin öğrenmen saçma olurdu."
Fırat oturup sakin sakin konuşan Mina ya sinirle baktı. Tan tekrar kalktığı yere oturup Mina ya baktı. "Babası derken ?"
Mina eliyle basında dikilen Fırat ı baştan aşağı işaret etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİCLE & FIRAT (Tamamlandi)
RomansaKader Serisi 1. Kitap -K- Hayat en karlı günde sıcacık bir iz bırakır bazen... Dicle Gözü kara dediğim dedik bir üniversite öğrencisi Fırat İdealleri için yeni bir hayat kurma yolunda sağlam adımlar atmaya çalışan delikanli Yolları önce bir otobüs...