AHSEN'DEN
Bazen çaresiz kalırdık soluduğumuz havada asılı kalan düşüncelere karşı.
Sol tarafımıza yerleşen acı , düşüncelerimizin boş bıraktığı hava molekülleri arasını zehirle soldururdu.
Zehirle sarmalanmış havayı solurduk ve ölürdük.Sonrasında ise hiçbir şey olmamış gibi dirilip bu kısır döngünün içine girerdik.Devam etmek için saçma sapan şeylere tutunurduk.Mantığa gerek yoktu.Bizi içinde bulunduğumuz andan kurtarsa yeterdi.
Ben de öyle yaptım.Sürüklenmemek için bir şeye tutunmaya çalıştım.
Sorgulamadan...
Adımlarımı hızlandırıp Ekin'in yanına gittim.Eğer biraz daha hızlanırsam uçacaktım!
Ekin'in de aralarında olduğu kalabalık grubun yanına gelince derin bir nefes alıp durdum.Ekin'in sağında duran uzun boylu , esmer çocuk beni fark etti ve dirseği ile Ekin'i dürttü.Ekin kaşlarını çatıp çocuğa döndüğünde çocuk gözleriyle beni işaret etti.Gruptaki herkes konuşmayı bırakıp bana dönünce gülümsedim.
"Merhaba."
Şaşkınlığı üzerinden çabuk atanlar bana karşılık verdi ve sonra Ekin'e baktı.
"Ekin , konuşabilir miyiz biraz?"
Yanındaki arkadaşları tezahürat yapıp onun sırtına vurmaya başladılar.
Ekin hayır dese buradan hızla uzaklaşıp bu konuyu sonsuza kadar kapatacaktım.
Sessiz geçen birkaç saniyenin ardından gitmek için geriye doğru bir adım attım ve Ekin'in dediği şey durmama neden oldu.
"Konuşalım."
Başımı aşağı yukarı sallayıp ilerlemeye başladım.Dudaklarımı dişleyerek ilerlemem Ekin'in kolumdan tutup beni durdurmasıyla sona erdi.
"Ahsen daha ne kadar yürüyeceksin? Yoruldum."
Derin bir nefes aldıktan sonra konuşmak için boğazımı temizledim.
"Bana çıkma teklifi etmiştin geçen hafta."
"Bir buçuk hafta önce." diyerek beni düzeltti.
"Evet, bir buçuk hafta önce." diye mırıldandım.Bu sıralar takvimi unutmuştum.Her geçen gün birbirinin aynısı gibiydi.Sadece biraz daha fazla acı dolu...
"Eğer yine hayır demek için geldiysen..."
"Evet." Kaşlarını çattı ve kafası karışmış bir şekilde bana baktı.
"Eğer teklifin hala geçerliyse evet diyorum.Teklifin geçerli değilse hemen git ! Kıpkırmızı olmak istemiyorum."
Bunu söylerken bile kızarmaya başlamıştım.Beni reddetmesi ihtimalini hiç düşünmemiştim ve şu an o ihtimal bana bakıp sırıtıyordu.
Beni kendine doğru çekip kollarını sardığında şaşkınlıkla ona baktım.
"Biraz daha kızarsana !" dediğinde sırıtan suratına yumruğumu geçirmek istedim.Boyum buna elvermediği için ben de karnına sert bir yumruk attım.Acıyla geri çekilmesini beklerken Ekin bana daha sıkı sarıldı.Kollarından kurtulmak için çırpındığımda ise kahkaha attı.
"Pis sapık ! Bıraksana ! Eğer hemen beni bırakmazsan imdat diye bağırırım."
"Sana yardıma geldiklerinde ne diyeceksin? 'Sevgilim bana sarılıyordu ve ben onu sapık sandım.Bizi ayırın' mı? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DüşmaN
Teen FictionDüşman... Düşmanın kardeşi... Tehlikeli ve bir o kadar da imkansız... >>>> Elini kalbinin üzerine götürdü. "Kalbim sana düşman.Aklım, fikrim, duygularım, ruhum sana düşman.Sen benim düşmanımsın ve ben düşmanıma aşığım." dedi acı çeken bir sesle yava...