HAYIRLI AKŞAMLAR Dileken033 ARKADAŞIMA İTHAFEN OLSUN BU BÖLÜM...İYİ OKUMALAR
Acı hep aynı acıdır. Sadece renk değiştirir, dil değiştirir, simaları değiştirir ama insanda bıraktığı boşluk aynıdır. O acıyı yaşayan tanır bu acıyı yaşamış insanı. Tıpkı o gun Neva yı anladığım gibi.
Mustafa abi mahallemizin eskilerindendi rahmetli eşi Sultan abla ile büyük bir aşkla evlenmiş fakat bu mutluluk çok sürmemiş Sultan abla Çağrı 'nın doğumunda vefat etmişti. Mustafa abide o günden sonra emanetine hakkıyla sahip çıkmıştı.
1 haftadır mahallenin üzerine bir sessizlik çökmüştü. Herkes bir yandan mustafa abi için dualar ediyor bir yandanda çağrıyı mutlu etmeye çalışıyorlardı. O gün Neva çağrıyı bırakmamış kendi evlerine götürmüştü. Gündüzleri Esin teyze ilgileniyor akşamları ise kendisi ve Pelin ilgileniyordu. Birkaç akşam beraber parka çıktıklarını görsemde yanlarına gidememiştim. Zaten o günde hangi akla hizmet yanına gidip o kelimeleri söyledim bilmiyordum. Ama onu o halde görünce dayanamamıştım yüzüne çöken ölüm acısının nedenli büyük olduğunu hissedebilmiştim. Bu acıyı taniyordum kendimden biliyordum babamı kaybettiğimdeki halimden, ibrahimden biliyordum sevili kaybettiğinde düştüğü boşluktan. Ve biliyordum ki o acıyı hiçbir söz değil sadece zaman sarardı..
Cuma namazı sonrası hepimiz toplanmış birbirimizin cumasını mübareklemiştik. Bayram namazı havasında geçerdi cumalarımız. Sonuçta cumada müminin bayramıydı. Kalabalığın içine koşturarak gelen Murat abiye dönmüştü herkes
"Allah kabul etsin arkadaşlar. Şimdi hastaneden haber geldi Mustafa uyanmış odasına almışlar"
Tüm herkes aynı anda derin bir nefes almıştı
"Çok şükür rabbim evladına bağışladı "
"Çok şükür. Şimdi yanında Akif var akşamda ben gidicem inşallah gelmek isteyen varsa benim araba müsait "
"Abiler bence bugün gitmeyelim şöyle etraflıca bir dinlensin malum zor birşey atlattı. Yarın sırayla gideriz"
"Doğru dersin Mihrali. Hem hepimizin gitmesine gerek yok giden bizden selam götürür. Hem birkaç güne kalmaz çıkartırlar zaten. O zaman gideriz ziyaretine"
"Tabi en güzeli öyle olur. Neyse ben kahveye dönüyorum hepinize hayırlı gunler cümleten"
"Hayırlı günler. Haa Mihrali çağrıya haber verde sevinsin gariban kaç gündür gözünün yaşı dinmedi çocuğun. Sizin kiracılarda iyi insanlarmış kaç gündür çocukla kendi çocukları gibi ilgilendiler gördüm birkaç kez çarşıda pazarda allah razı olsun"
"Amin. Söylerim abi hem olmadı yarın bir götürürüz babasının yanına kendide görmüş olur. "
"Evet daha iyi olur. Neyse hadi sana hayırlı işler bereketli olsun"
"Sağol abi sizede."
Tüm esnaf dağılmış herkes işinin başına dönmüştü. Tüm gün kahvede koşturup durmuştum. Ahmet annesi rahatsızlandığı için onu hastaneye götürmüş Ibrahim ise bu ara şu diğer şirketin davasına kilitlenmiş bu yüzden sabah erken çıkıp geç saatlerde dönüyordu. Aslında bu işi biraz inada bindirmişti ve bu beni rahatsız ediyordu. Sonuçta adamlar hırslı adamlardı ve her zaman para hırsına bürünmüş insanlardan korkardım.
Akşam çoktan olmuş kahvedeki herkes dağılmıştı. Zaten öyle geç saatlere kadar oturup zaman öldürmezlerdi bende erkenden kapatırdım. Gelenler hep belli insanlardı mahallenin yaşlıları emeklileriydi. Onlarda saatlerinde evlerine dönerdi. Çırağıda erken evine göndermiştim biraz içerideki işlerimi halledip kapattım ekmek teknemi. Eve doğru yürümeye başladığımda ayın parlaklığı dikkatimi çekmişti yıldızlarda daha bir ihtişamla parlıyordu sanki bu gün. Mahallede çok yüksek binalar olmadığından gölgeleyemiyordu bu güzelliği ve ihtişamı. Hem yürüyor hem de bu güzelliği izliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREĞİNE SOR (TAMAMLANDI)
SpiritualBir kuşun kanatlarında gizliydi belki de aşk. Onun her kanat çırpışında savrulan kokusunda. Bir neyin boğumlarında gizliydi o her feryat ettikçe senin arş-a yükselen sesinde. Belki de bir semazenin rabbine koşuşunda döndükçe yaklaşmasında. Peki sen...