HAYIRLI GECELER UZUNCA BİR BÖLÜM HAZIRLADIM SİZLERE. SİZLERDE DESTEKLERİİZİ ESİRGEMEZSENİZ SEVİNİRİM.
İYİ OKUMALAR
MEDİA: PELİN ATAHANLI
Deniz üstü köpürür hey canım rinnan nay rinna rinna nay
Kayığa binsem götürür hey canım hey
Benim de şu cihana gelişim hey canım rinna nay rinna rinna nay
Bir güzelden ötürü hey canım heyy
Deniz üstü yelkenden hey canım rinna nay rinna rinna nay
Ecel geldi erkenden hey canım hey
Denizin ortasında hey canım rinna nay rinna rinna nay
Mum yanar sofrasında hey canım hey
Benimde şu cihandan gidişim hey canım rinna nay rinna rinna nay
Memleket sevdasından hey canım hey
Oturduğumuz tepede yankılanıyordu sesimiz. Derdimiz tasamız biz hep böyledik.öyle afili sözler afiler şarkılar değildi bizim dilimizdeki. Yüreğimizden kopan içimizi yakanlardı dilimizden kelam olup dökülenler. Şimdi yüreğimizde taşıdığımız sevdanın ağırlığı daha bir coşturmuştu yüreğimizdeki engin denizleri. Ama bu denizlerde ya yüze çıkıp kurtulacaktık yada boğulup iyice dibe batacaktık arkadaş başka kaçarı yoktu. Ama şimdi tutunduğum dalları tek tek ellerimle kırıyordum iyice dibe batmak istercesine.
Havanın serinliği iyice içimize işlemiş olmasına rağmen üçümüzde memnunduk halimizden. Bu tepeyi severdik üçümüzde. Ne zaman darlansak buraya kaçardık inadına derince nefes almak için. Bidonun içindeki ateş ısınmamızı sağlamıştı. Elimdeki çay bardağına sıkıca sarılmıştım bir medet donan ellerimi ısıtması için. Sonra biranda aklıma düşen maviliklerle biranda buz tutan ellerimin karını çözmüştü sanki. Bir haftadır adım adım kaçtığım mavilikler..
¨Düğün günü onun gözlerinin içine bakarak kalmıştım dakikalarca oda çekmemiş kaçırmıştı bu sefer mavilikleri benden. O an tutup kolundan hazır nikah memuru varken bizede kıy diyesim gelmiş. Sonra içimdeki mihraliye kocaman bir yumruk sallamış. Yavaştan gel oğlum kendi kendine gelin güvey olma diyerek tüm hevesimi boğazıma ekmek takılmışcasına kursağımda bırakmıştım. Masaya oturduğumda bakışlarımı son bir saattir bende alışkanlık haline gelen ümite çevirdim. Ama olar çoktan gitmişti. Yanımda oturan Ahmet her zamanki boş boğazını tutamamış
¨valla abicim yenge ile bu kadar bakışsaydınız şimdi sizin düğününüzü yapıyor olurduk. Ne bakıştınız ümitle valla adınız çıkacak¨
Ahmet in sözü ile bütün dişlerimi sıkmıştım bu çocuğa anası buğün ne yedirmiştide bütün patavatsızlığı üzerindeydi. Alttan Ahmet e güzel bir tekme savurdum. Ahmet hafiften inleyip ne var dercesine yüzüme bakınca
¨ahmet unutturma seni yarın terzi haydar abiye götürücem¨
¨hayırdır abi ne işimiz var terzide¨
¨senin ağzını dikdiricem Ahmet yoksa senin bu patavatsızlığın benim elimi kana bulatacak sonunda hemde kardeş kanına¨
¨gene ne dedim ya ¨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREĞİNE SOR (TAMAMLANDI)
EspiritualBir kuşun kanatlarında gizliydi belki de aşk. Onun her kanat çırpışında savrulan kokusunda. Bir neyin boğumlarında gizliydi o her feryat ettikçe senin arş-a yükselen sesinde. Belki de bir semazenin rabbine koşuşunda döndükçe yaklaşmasında. Peki sen...