MEDİA: DENİZ & BURAK
İYİ OKUMALAR
Adımlarım bir bir beni ileri çekerken Pelin de hiç sormadan sorgulamadan peşimden geliyordu.Biliyordu cevabını alamayacağı soruları sormamayı öğrenmişti. Bugün ölüm yıl dönümüydü Sevilin aslıda buraya tek gelecek tek başıma onunla dertleşecek,konuşacak,kızacak hüzünlenecektim. Ama Selim in sözleri kafamda dönüp durmuştu Pelin e karşı içimde hiç bir şey yoktu ama onun gözlerinde gördüğümü yanlış anlamayı düşünmüş ve eğer aklında küçük bir kırıntı varsa onları bitirmesi için getirmiştim onu buraya.
Yavaş yavaş mezara yaklaştığımda gözlerim üzerindeki yazıya kaymıştı
SEVİL ÖZTÜRK
D.TARİHİ : 01. 07.1985
Ö.TARİHİ: 02.04.2008
Bu kadar zamana saklıydı benim mutluluğum,heveslerim , hayallerim. Elim toprağa kaydığında avucumun içine bir parça alıp sıktırdım
¨nasılsın güzellik ben çok iyiyim iki gündür yıllardır olmadığım kadar iyiydim sanki yıllar öncesine dönmüş gibiydim ama bir eksikle¨
Dedim duraksayarak. Sözler dilimden dökülürken nefesim kesilmiş sanki bir el boğazımı sıkıyormuş gibi hissediyordum. Göz pınarlarımı dolduran ağırlığı ertelemek istercesine derin bir nefes alıp konuşmaya devam ettim
¨hiç doldurulmayacak bir eksikle. Biliyorum çok kızıyorsundur bana böyle davrandığım için böyle yaşadığım için ama olmuyor Sevil. Alışamadığım sensizlik mi bilmiyorum belki de bir veda bile edemeden gidişin beni bu kadar yaralayan ama ben hayatımdaki o boşluğu dolduramıyorum.¨
İçimden geçenler bir bir dökülüyordu dilimden hiç düşünmeden. Yıllardır kendme sorduğum soruyu şimdi ona soruyordum. Gözlerimi mezardan çekip elimdeki papatyalara kaydırınca yüzümde buruk bir gülümse oluşmuştu
¨bak sana papatya getirdim seversin sen papatyaları. Hep derdin ya düğünümde başıma sadece papatyalardan bir taç takıcam diye. Bu papatyaları görmek nasip olmadı senin saçlarında ,seninle uyuyup seninle uyanmak seninle ağlamak seninle gülmek nasip olmadı güzellik. Beni böyle bir başıma koyup gitmek olmadı¨
Gözlerimi zorlayan gözyaşlarımdan bir tanesi gözümden firar etmiş yanaklarımdan aşağıya bir rota çizmiş bir şekilde ilerliyordu. Bakışlarımı yere eğip elimle hızla o bir damlayı silmiştim Pelinin görmesini istemeyerek. Bakışlarımı tekrar kaldırdığımda bu sefer Sevilin yanındaki mezarda yatan Elmas teyzenin mezarına kaymıştı gözlerim. Nasılda sevmişler nasılda birbirlerine sıkı sıkı tutunmuşlardı ki şu hayatta ölüme bile beraber birbirlerine sıkı sıkı sarılarak gitmişlerdi. Aslında o gün Sevil in acısı kadar Elmas teyzenin acısıda yerleşmişti içime. Elmas teyze Sevile olduğu kadar bana da annelik etmişti yıllarca ve ben bir kez daha annemi kaybetmenin acısını yaşamıştım. Elimi elmas teyzenin mezar taşına getirip üzerinde gezdirdim usulca. Gözyaşlarım gözlerimi daha fazla zorlamaya başladığında bakışlarımı yukarıya kaldırıp derin bir nefes aldım göğsüme oturan ağırlığı yok etmek istercesine. Bakışlarım bu sefer bana şaşkınca bakan Pelini bulmuştu. Şuan aklından hiçbir şey geçmediğine emindim. Şuan tek düşündüğünün burada ne işimiz olduğu, benim ne yaptığım olduğunu anlamak çokta zor değildi. Gözlerim tekrar mezara kaydığında içimden geçenleri bir bir söyledim ne kadar can yakacağını düşünmeden. Çünkü acı büyüdükçe can yakardı yara ne kadar küçük olursa acısı o kadar az olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREĞİNE SOR (TAMAMLANDI)
SpiritualBir kuşun kanatlarında gizliydi belki de aşk. Onun her kanat çırpışında savrulan kokusunda. Bir neyin boğumlarında gizliydi o her feryat ettikçe senin arş-a yükselen sesinde. Belki de bir semazenin rabbine koşuşunda döndükçe yaklaşmasında. Peki sen...