YÜREĞİNE SOR (TAMAMLANDI)

Damarlarımdaki Kıskançlık

HERKESE HAYIRLI AKŞAMLAR.YENİ BÖLÜMÜMÜZ SİZLERLE BU BÖLÜMDE SİZE ESKİLERDEN BİR DOKTOR GETİRDİM KOMISERİMİZDEN SONRA DOKTORSUZ OLMAZ DEDİK. BİRDE ARTIK YAVAŞ YAVAŞ HİKAYEMİZE VEDA ZAMANI GELDİ. FİNAL İÇİN SON ÜÇE GİRDİK.O YÜZDEN KARAKTERLERİMİZİN KEYFİNİ BOLCA ÇIKARMANIZ DİLEĞİYLE. KEYİFLİ OKUMALAR HEPİNİZE

Zaman su gibi akıp gitmiş nişanın üzerinden neredeyse 1 ay geçmiş nişan telaşından sonra bu seferde düğün telaşı sarmıştı herkesi. Düğünümüz için 4 ay sonrasına karar kılmıştık. Her ne kadar annemler bu kadar sürede hiçbir şeyin yetişmeyeceği konusunda dert yansa da bizim vazgeçmeyeceğimizi anlayıp mecburen kabul etmişlerdi..Mahalleli el birliği yapıyor gerekenleri birbirlerinden tamamlamaya çalışıyorlar her hafta mahallenin kadınları kurul toplantısı yapıp ülkenin bütün kızlarına yetecek şekilde çeyiz eksiği çıkarıyorlardı. İlk başlarda toplu düğün yapacağımızı zannetsemde sonradan öğrenmiştim bu işler böyle yürüyordu..

Kahvede de işler yolunda gidiyordu Burak bana bu konuda çok yardımcı oluyordu. Her ne kadar çocuğun omuzlarına İbrahim birde Denize göz kulak olma görevi yüklesede sanırım Denizin hakkından layıkıyla gelen tek kişiydi.

Öğlene kadar kahvehanedeki işlerle uğraşmış ufak tefek eksikleri tamamlamıştım. Bir kaç haftadır kahvehaneyi fazlasıyla ihmal etmiştim. Öğleden sonra islerimi tamamlamış yanıma uğrayan Ahmetle ufak tefek sohbetler etmiştik. Saate baktığımda Neva nin çıkış saatinin yaklaştığını görünce hemen yerimden kalkıp bir yandan ceketimi giyerken bir yandanda Ahmete dert anlatıyordum

"Abicim ben çıkıyorum Neva 'nın işi bitmiştir "

"Iyide kardeşim velisimisin sen bu kızın kendi gelemiyor mu"

"Ne yapalım kardeşim tek mi bırakalım kızı. Dünyanın bin bir türlü hali memleketin çeşit çeşit insanı var"

"He abicim he. Zaten bugüne kadarda senle gidip geliyordu bu kız işe. Pek ala kendi başına gidip gelebilir darlandırma kızı şimdiden¨

¨darlansın kardeşim ben burada oturup darlanacağıma o darlansın hiç kusura bakma. Sende lafa tutup durma beni geç kalıcam senin yüzünden¨

¨aman koş geç kalma sevdiceğine. Sen fırtınalıktan aşk böcekliğinede terfi edersin yakında¨

¨vur kardeşim vur ama gün gelir vurduğun yerden vururum seni ona göre bilesin¨

¨bekleriz kardeş¨

¨görürüz¨

İkimizin atışması ile kahveden çıkıp yokuştan inmeye başladığımızda Ahmet le ayrılacağımız anda tekrar Ahmet e dönüp

¨gel atayım seni dükkana¨

¨gerek yok okula uğrayacağım ben önce¨ dediğinde anlamaz bir şekilde bakmıştım Ahmet in yüzüne. Ahmet ve okul kesinlikle yan yana gelmez iki kelimeydi

¨okula mı?¨

¨evet okula¨

¨oğlum sen okurken bile okula gitmezdin hatta okul bittikten sonra okulun önünden bile geçmezdin tekrar okula alacaklar diye. Ne iş?¨

¨Ne işi abicim Hayri abinin hanım köye gitmiş kendisininde işi varmış rica etti benim oğlanı alır mısın diye birkaç gündür çocukcağızı getirip götürüyorum¨

Dediğinde yüksekliğine kendim bile şaşırdığım bir şekilde kahkaha atmıştım. Hayri abinin oğlu bizim meşhur yaramazlıkta master yapmış Osman dı. Bırakın başına bir şey gelmeyi asıl ona bulaşanın başına ne geleceği belli olmazdı. Çocuk hem boyut olarak hemde huy olarak diğer çocuklardan fazlasıyla farklıydı ama genede sevimliydi kerata