MEDIA: NEVA VE MİHRALİİYİ OKUMALAR
Sabah uyandığımda büyük bir huzursuzlukla açmıştım gözümü. İçimi kaplayan hüzünle derin bir nefes aldım. Yerimden kalkıp cama yaklaştığımda perdeyi açıp karşı camı izlemeye koyuldum bir süre yüzüme acıyla karışık bir gülümseme ile
"Günaydın güzellik"
dedim. Uyandığım bir sabahı daha onsuz geçirmenin ve onu kaybedişimin yıl dönümü olmasıydı bu kadar içimi acıtan. Bir kez daha sanki karşımdaymışcasına bakıp perdeyi kapattım. Hazırlanıp aşağıya indim Denizin gelmesi 1 hafta daha ertelenmiş oradaki işleri biraz uzun sürmüştü bu boşlukta da Selda hanımın davasına odaklanacaktım. Telefonu elime alıp kaybettiğim numarayı aradım ikinci çalışta açılmıştı.Aradığım yetimhanenin müdürüydü. Kendisi ile zor şartlar altında bir görüşme ayarlamıştım kabul etmesinde de en büyük etken Ihsan bey tarafından burs verilen öğrenciler arasında olmamdı. Istanbul a okumaya gittiğim zamanlarda ilk başlarda maddi ve manevi her anlamda zorlanmış bir çok öğrenci gibi çeşit çeşit islerde çalışmıştım ama bu beni fazlasıyla yormaya başlamış ve derslerimi aksatmaya başlamıştım bu donemde bir hocamın yardımları ile ihsan beyin şirketinden burs almaya başlamıştım kendisi vefat etmiş olsada adına yapılan burslar devam etmişti yıllarca. Aslında bu dava ile ilgilenmemin en önemli sebeplerinden biride bu minnet duygusuydu. Eğer gerçekten Selda hanımın ölümünde en ufak bir şüphe varsa ortaya çıkarmak için elimden geleni yapacaktım.
Evden çıkıp Mihrali ye uğrayıp akşam için bir ihtiyacı olup olmadığını sordum. Şimdiden saran heyecanla oradan oraya esmeye başlamıştı. Ee aşk adama böyle çarpardı işte. Bir çift göz ne fırtınalık bırakırdı insanda nede akıl adamı Mihrali nin değimiyle kamyon çarpmışa döndürürde zemberiğinin bütün ayarları ile oynardı işte böyle.
Mihrali ile ufak sohbetten sonra yurda geçtim kapıdaki görevli müdüre hanıma haber verirken bende bahçedeki çocukları izlemeye koyuldum. Çocuk her zaman çocuktu işte dünyanın neresinde olursa olsun hangi şartlarda yaşıyor olursa olsun her daim mutlu olmayı biliyorlardı. Insan büyüdükçe acılarıda onunla beraber büyüyordu. Görevli geriye dönüp müdüre hanımın beni beklediğini söyleyince odaya doğru yöneldim. Kapıyı çalıp içeri girdiğimde beni 50 li yaşların başında gayet güler yüzlü bir bayan karşıladı bende aynı sıcaklıkla kendisine gülümseyip
"Merhaba müdüre hanım ben avukat Ibrahim Aktürk geçen gün görüşmüştük sizinle"
"Evet avukat bey buyrun"
Diyip karşısındaki koltuğu işaret edince oraya oturdum
"Buyrun sizi dinliyorum avukat bey telefonda önemli bir konu olduğunu söylemiştiniz "
"Evet geliş sebebim burası ve yıkılması ile ilgili sanırım bu konuda bilginiz vardır "
"Evet biliyorum şirket avukatları ve Pelin bu konuyla ilgileniyor zaten."
"Biliyorum Pelin hanım burası konusunda çok hassas ve bu konuya fazlasıyla ilgi gösteriyor tabi ki annesinden kalan en önemli yer burası "
Cümlemi tamamlamam ile müdüre hanımın yüzünden bir hüzün bulutu geçtiğini gördüm biranda dolan gözlerinde bunun kanıtı olmuştu ve doğru iz üzerinden devam ettiğime emin oldum
"Evet burası Selda hanım içinde çok özeldi çocuklarla ilgilenmek onlarla zaman geçirmek mutlu ederdi onu ama o kaza maalesef genç yaşta aramızdan ayrılmasına sebep oldu"
Müdüre hanımın sözleri getirdiği yer benimde tam açmak istediğim konunun ta kendisi. Oturduğum yerden biraz daha masaya yaklaşıp ellerimi dizlerime koyup çeneme yakın birleştirip
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREĞİNE SOR (TAMAMLANDI)
EspiritualBir kuşun kanatlarında gizliydi belki de aşk. Onun her kanat çırpışında savrulan kokusunda. Bir neyin boğumlarında gizliydi o her feryat ettikçe senin arş-a yükselen sesinde. Belki de bir semazenin rabbine koşuşunda döndükçe yaklaşmasında. Peki sen...