iyi akşamlar hepinize. yeni bölümümüz sizinle bu bölümde size bir misafir getirdim Kerim komiserimiz. Onu tanıyanlar bilir bilmeyenlerle tanıştırayım kendisini bir önceki hikayemdeki karakterlerimizden biridir bu bölümde onu misafir etmek istedim. yorum ve beğenileriniz bekliyorum . iyi okumalar hepinize..
"Nereye gider bu kız nereye "
Denizle en son görüştüğümüzde bana uçağın iki saat rötar yaptığını ve geç geleceğini söylemiş bende ona inanmıştım. Havaalanına geldiğimde uçağın çoktan indiğini öğrendiğimde her yerde ona aramıştım, defalarca telefonuna ulaşmaya çalışsam da ulaşamamış en son çare emniyete kayıp başvurusunda bulunmuştum. Kahveye dönüp Mihrali ve Ahmet le beklemeye koyulmuştum. Geldiğimden beri yerimde duramıyor oradan oraya dönüp duruyordum
"Tamam sakin ol otur şuraya bir İbrahim polise haber verdin bekleyeceğiz başka çaremiz yok. Sen düşün bakalım bu kızın burada gidebileceği kimse var mı burada arkadaşı falan "
Sorduğu soru ile Mihrali ye ufak bir bakış atmıştım. O da sorduğu sorunun boş olduğunun farkına varmış
"Pardon saçma bir soruydu "
diyerek susmuştu. Aslında saçma olan benim kardeşimle ilgili hiçbir şey bilmememdi. Yıllardır yüz yüze görüşmemiş sadece bir kaç kez telefonla görüşmüştük. Her defasında Deniz bu görüşmeleri red etsede teyzemin zoruyla konuşmuştu. Ama o ufak yaramaz Deniz gibi değil bana karşı öfke dolu bir Deniz olmuştu karşımdaki zamanla. Haklıydı bu konuda ona verebilecek tek cevabım yoktu. Şuan tek isteğim biran önce bulunmasıydı. Sonrasını nasılsa zaman halledecekti.
Ortamda oluşan derin sessizliği telefonumun sesi bölmüştü. Hızla elim telefona gittiğinde ekrandaki numarayı tanımamama rağmen Deniz olabilir düşüncesiyle hızla açtım
"Efendim"
Karşı taraftan gelen birkaç dakikalık sessizlikten sonra konuşmaya başlamıştı
"Buyrun benim"
"Evet kardeşim. Nerede dediniz. Tamam teşekkürler hemen geliyorum"
Telefonu kapattığımda bir yandan hızla ceketimi giymeye çalışıp biryandan da durumu Mihrali ve Ahmet e anlatmaya çalışıyordum
"Deniz bulunmuş emniyetten aradılar çıkıyorum ben"
Dedim hızla kapıya yönelirken. Mihrali de benimle beraber hareketlenmiş
"Ahmet sen göz kulak olur musun kardeşim buralara Burak da gelir zaten birazdan"
"Olurum merak etmeyin yalnız ben baya telaşlandım şimdi İbrahim "
"Telaşlanacak bir şey yok Deniz iyiymiş "
"Zaten ondan şüphem yokta yazık polisler için baya telaşlandım ben kim bilir ne hale getirmiştir onları "
Ahmet in söylediği ile zaten saatlerdir ayakta olan sinirlerim iyice zıplamıştı. Ben tam Ahmet e doğru bir hamle yapacağım sırada Mihrali elindeki kalemi ona doğru fırlatmış ama ıskalamıştı. Ahmet ise hemen kendini savunmaya geçmişti
"Ne abicim yalan mı söylüyorum"
"Patavatsızsın Ahmet patavatsız. Doğrucu davut seni"
"Allah allah doğruda söylemeyeceğiz"
Ahmete daha sonra soracaktım bunun hesabını acelem vardı deniz tekrar kaybolmadan gitmem gerekiyordu. Ve bu diyalogu biri bitirmezse sabaha kadar uzar giderdi. O yüzden hiçbir şey demeden kapıya yöneldiğimde Mihrali de arkamdan gelmişti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREĞİNE SOR (TAMAMLANDI)
SpiritualBir kuşun kanatlarında gizliydi belki de aşk. Onun her kanat çırpışında savrulan kokusunda. Bir neyin boğumlarında gizliydi o her feryat ettikçe senin arş-a yükselen sesinde. Belki de bir semazenin rabbine koşuşunda döndükçe yaklaşmasında. Peki sen...