Doğa Tekin...
Bulut Teksoy ile tanışmak hayatımda yaptığım en zor şeydi.
Babam ile ortağı Kemâl amcanın yönettiği şirkette , Beyaz İnci'nin yönetici kadrosunda çalışıyorum. Aslında mimarım ama burada bir çok işle uğraşıyorum. Yani Beyaz İnci'nin mirasçısı olduğum gözönüne alınırsa bu cümleyi kurabilirim sanırım. Ve ben ailemin tek çocuğuyum.
Kemâl amcanın ise iki çocuğu var. Çocukluğum , gençliğim hep onlarla geçti. Ama biz büyüdükçe değiştik , değiştikçe yıprattık , yıprattıkça daha da yıprandık. Kızı Arzu : kendisi artık baş düşmanım olur. Sonuçta nişanlımla sevişirken yakaladım ve ortalığı birbirine katıp nişanı attım. Arzu'yu da bir süreliğine Amerika'ya postaladılar. Gözümün önünden kaybolması acımı hafifletmedi ama memnun da oldum. Bir de Bora var , Kemâl amcanın oğlu , yılışık şey... Nişanlanmadan önceki oldukça ısrarlı tutumu nişanlanınca biraz azalmıştı fakat Arzu'nun yaptıkları ve benim nişanı atmam onu memnun etti desem doğru söylemiş olurum. Tabi bu duruma hep Kemâl amca çanak tutuyor. Nede olsa bizim birlikteliğimiz şirketin birlikteliğinin perçinlenmesi demek. Düşününce bile sinir oluyorum. Eşya mıyım ben? Proje miyim? Anlaşma mıyım? Bla Bla Bla...
Eski nişanlımdan bahsetmeyeceğim bile nede olsa artık bir metre yakınıma dahi sokulamaz , paralarım.
Bu hafta çok yoğun geçti. Önemli bir anlaşma üzerinde çalışıyoruz ve eksiksiz bir sunum yapmamız gerekli. Tamam daha yeni mezun olmuş olabilirim ama okurken de şirketimizde stajyerlik yaptığım gözönüne alınırsa yeterince tecrübem var. Projeye damgamı vurmalıyım ve bu alışveriş merkezi planı üzerinde aylardır çalışıyorum. Evet, dediğim gibi bu proje benim. Neden? Çünkü ; ben tasarladım , ben çizdim ve kısacası her bir zerresine emek verdim. Ama bilin bakalım ne oldu? Bora efendi benim projemi sunmalıymış. Birde ağzını yaya yaya söyleyemez mi ; "Büyük başlar karar verdi bebeğim projeni ben sunacağım," diye. Bu arada büyük başlar babam ve Kemâl amca olurlar , kendi aramızda bir espri işte.
Projemin Bora tarafında sunulacağını öğrendiğim an ben ne yaptım? Tabi soluğu babamın odasında aldım.
"Doğa , kapıyı vurmayı ne zaman öğreneceksin kızım?" Babamın sitemkâr sesine hiç aldırmayarak,
"Projemi neden Bora sunacak?" dedim.
"Bak kızım alışveriş merkezi projesini isteyen şirketin sahibi bir bayan ve bu proje şirketimiz için çok önemli. Biz bu işi şansa bırakmak istemiyoruz dolayısıyla bizde düşündük ki Bora sunarsa daha etkili olur." Tabi ben kaldım öylece , bunun için miydi yani? Azgın bir kadın , Bora ne sunarsa sunsun kabul ederdi ki zaten. Benim aylarca kafa patlatmam ne işe yaradı? Hiç! Koca bir hiç! Bora bey o yeşillerini kadının gözlerine dikecek , dudaklarını yalaya yalaya seksi bir biçimde projeyi sunacak ve kadın kabul edecek. Akşam kadının otelinde bol inlemeli bir gece. Ah! Bora... Beyaz İnci sana çok şey borçlu. Pis Zibidi!
"Senin şu son kurduğun cümleye karşı söyleyecek hiçbir şeyim yok. Ben çıkıyorum baba , biraz kafa dağıtmam lazım." Bir hışımla arkamı döndüm ve
"Ama kızım bak dinle..." son sözlerini duyamadım çünkü ; o sırada çoktan kapıyı çarparak kendi odama yönelmiştim. Çantamı alarak asansörlerin önüne geldim ama yok , sinirimden gelmesini bekleyemeyeceğimi anladığım an acil çıkıs kapısını açarak merdivenleri inmeye başladım. Acıyan bileklerim , topuklu ayakkabılarla o merdivenleri inmenin pekte iyi bir fikir olmadığını anlatsa da sonunda arabama ulaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turkuaz
RomantizmBir kadın kaç kere çıkmaza girer... "Kendini hiçbir şey için mecbur hissetme ve hiçbir şeyi kendini zorlayarak yapma. Zorlayarak yaptığın dağlar yerine kendi arzun ile yaptığın bir avuç kumu tercih ederim." .......Tufan Teksoy "Yani benim gibi seni...