Multimedia : Maral DİNÇER
İyi okumalar...
Ufak bir iz..
Kim bilebilir ki nelere yol açacağını.Gecenin karanlığı hayatımın her yerinde bana eşlik etti, doğumumda bile. Sabahın üçüymüş annemle ayrıldığım o vakitler.
Karanlığa alışmam beş yaşlarında oldu. Yetimhanede idim suçumun ne olduğunu bile bilmiyordum müdür beni yine ceza odasına kapatmıştı. Alışık olduğu bir şeyden korkar mı insan ki? Ben korkuyordum.Karanlıktı hiçbir şey göremiyordum sadece küçük pencereden ayın ışığı kalın bir çizgi halinde odanın ortasında ilerliyordu. Korkuyordum ve bu çok doğaldı o yaşlarda ama daha sonra ayağa kalkıp dolunayı inceledim. Kırmızıya çalan rengi büyüleyiciydi ve bu bana her şeyi unutturmuştu. Odada olduğumu, yetimhanede olduğumu hatta ve hatta bu dünyada olduğumu. Bir an bütün her şey silinmişti geriye sadece ben ve gökyüzünün o şahane görüntüsü kalmıştı. Ha bir de arkamı kollayan karanlık...
Gözlerimi açıp aydınlığa kavuştum. Çıkış saati sonunda gelmişti, okulun ilk günü o kadar şiddetli geçmişti ki umarım bundan sonraki 40 gün güzel geçerdi. Telefonum çalınca heyecanla arka cebimden çıkardım. Dayım arıyordu. Sonunda!
''Dayı? Hiç aramayacaksın sandım. Nasılsınız?''
''İyiyiz kızım sen nasılsın? Ben Karlasya'ya yakın bir ev kiraladım kızım içinde eşyalarla beraber. Bir tanıdık yardımcı oldu sana adresi yollayacağım. Ha bu arada anahtarda kapının önündeki paspasın altındaymış.'' hafifçe gülümsedim. Nihayet güzel bir şeyler oluyordu. ''Tamam dayıcığım. Umarım en kısa zamanda döneceğ..'' Lafımı yarıda kesip aceleyle ''Kızım toplantım var şimdi sonra yeniden arayacağım seni.'' telefondan ses gelince hayretle kulağımdan çekip telefona baktım. Eminim önemli bir toplantıdır yoksa asla böyle yapmaz benim dayım.
Tamamen boşalmış sınıftan bende hemen kurtulmak istiyordum. Sırt çantamı omzuma alırken bir yandan da dayımın gönderdiği adrese bakıyordum. Okulun çıkış kapısına geldiğimde ağlayan bir ses duydum. Tanıdık bir sesti bu. Etrafımda dönüp sesin geldiği yönü görünce hiç tereddüt etmeden okulun yanı başındaki kimselerin olmadığı, boş bankta telefonla konuşan sol elini bankın oturaklarına tutunmuş, başı yere eğik şekilde Asya'yı gördüm.
''Anne lütfen gel artık. İstemiyorlar işte beni. Ne anneannem ne dedem! Beni de yanına al.'' birkaç salise kadar karşı tarafı dinledikten sonra sinirle telefonu kulağından çekip bankın yanına koyacakken beni fark etti.
Ağlamasını tamamen durdurduğunda bana bakmadan bakışlarını yere sabitleyip ''Ne istiyorsun?'' dedi. Kırılmıştı. Minik adımlarla yanına gidip ''İstemeden kulak misafiri oldum.'' kaşlarını çatarak bana baktı. ''Demek kulak misafiri oldun ha? Eee o zaman annemin uzaklarda olduğunu da tahmin etmişsindir?'' Burukça gülümsedim eminim benim annem kadar uzaklarda değildi.
''Derdin her neyse bilmiyorum ama istemediğin bir evde yaşamak zorunda değilsin.'' alay edercesine güldü ''Vay... Birazcık öğrenmişsin ama.'' kaşlarımı yukarı kaldırıp dudaklarımı birbirine bastırarak kafamı salladım. ''Peki o zaman Maral bir önerin var mıdır acaba?''
''Altı hafta boyunca sana ev arkadaşlığı yapabilirim eğer sende istersen.'' dediklerim ilgisini çekmiş olacak ki ayağa kalkıp ''Nasıl yani?'' dedi. Ne olursa olsun bir şey oluyorsa olumlu veya olumsuz mutlaka başka sebepleri vardır. Buraya gelmeseydim bu kız bugün istenmediği bir eve mecburen gidecekti. ''Evde tekim. İzmir'e dönene kadar benimle kalabilirsin. Hem benim içinde iyi olur tanımadığım bu şehirde yalnız kalmamak.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYKIRIŞ
General Fiction"Oyunu kurallarına göre oynayacak mısın?" "Peki küçük hanım, sen kurallarını benim yazdığım bir oyunun içine girmeye hazır mısın?" "Oyununu bozmaya her zaman hazırım!"