Multimedia : Aras GÜNAY
İyi okumalar...
"Cevap ver kim?" sanki sesi çok uzaklardan geliyordu ve başım dönmeye başlamıştı. Azrail, ruhumu ele geçirmek için hemen yanımda bekliyordu ve benim elimden gelen hiçbir şey yoktu. Zoraki bir şekilde gülüp "Korkak, korkaksın sen! Vuramazsın ki!" kalbimin atışını duyabiliyordum. Yerinden çıkıp kurtulmak istercesine çırpınıyordu ama biliyordum bu silahın içi boş bile olabilirdi, kesinlikle kimseyi öldüremezdi. Bunu yapmazdı.
"Ölmek kolay değil mi?" diyerek istemsiz bir şekilde gülümsedi. Sorusuyla afalladım. Ölmek istediğimi mi düşünmüştü?
"Ölüm görecelidir Baran Tekin! Bazen hiç gelmesini istemezsin bazen tek kurtuluş yoludur. Benim için ise hepsidir, yani daha çok erken dediğim ama korkmadığım kurtuluşumdur."
"Laf oyunlarını kendine sakla! Benim istediğimi vermeden buradan çıkamazsın." elindeki silahın ucunu şakağına getirip oynatarak "Hadi söyle bana kim o? Söz veriyorum sana zarar vermem hatta şu saçma silahta alışkanlık haline geldiği için çıkarttım yoksa savunmasız birine asla silah doğrultmam. Korkma benden. Son kez soruyorum söyle bana kim senin patronun?"
Sözleriyle o kadar samimi gelmişti ki bana sanki tanıdığım Baran bu değildi ama korkma dese de buna imkan yoktu.
"Olmaz söyleyemem!"
Sabır dilercesine benden birkaç adım uzaklaşıp tekrardan hızlıca yanıma geldi.
"Eğer söylemezsen seni iple bağlar çöp tenekesinin içine atarım."Meydan okurcasına gözlerimi kısıp yanımdaki adamların hepsine teker teker baktım. Hepsi ağzımdan çıkacak ismi bekliyordu. En son Baran'da kaldım. O zaman bende o ismi vereceğim!!
"O sana çok yakın birisi." devam et dercesine elini sallayınca derin bir nefes alıp "Tamam söylüyorum bunu sen istedin o Do.."
"Polisler bizim sokağa girmiş kaçın." Aras bağırarak sözümü kesince Baran kendi kendine küfür mırıldanıp elindeki silahı cebine koymadan kolumdan tutup koşmaya başladı. Peşinden bende koşarken hâlâ şaşkın ve korkuyordum.
"Niye kaçıyoruz?" beni duymazlıktan geldi, adeta dar sokakların arasında kayboluyorduk onun hızına yetişemesem de beni bırakmak yerine daha sıkı tutuyordu. "Sana diyorum dur!" nefes nefese koşarken taşlı bir yola girmemizle ayağım taşlara takılıp düştüm ellerim kırmızının en koyu tonlarında kanla boyanırken Baran öfkeyle yanıma gelerek silahı arka cebine sokup iki kolumdan kaldırmaya çalıştı "Kalksana kızım senin yüzünden yakalanacağım!" sağ kolumu ondan çekip elimi ayak bileğime getirdim "Sanırım bileğim burkuldu." Baran elini beline koyarak etrafı taradı. Polis aracının ışıkları ara sokaklardan gelip gidiyordu. "Pekala boynumdan tut seni ben taşıyacağım eğer yanlış bir harekette bulunursan bu sefer acımam." tamam anlamında başımı salladım.
Baran yere çöküp belimden ve dizlerimin altından tutup rahatça kaldırdı bende boynundan sıkı bir şekilde tutunuyordum hiç istemesem de! Ama o kadar hızlıydı ki düşmek istemiyordum. Yine yan sokağa gireceğimiz sırada polis aracı görüş açımıza girince nefes nefese karanlık bir duvar kenarına geçti "Üç deyince seni indireceğim ayağının üstünde durmaya çalış, birkaç kilometre ötede Aras'ın evi var oraya gideceğiz. Sokak aralarından gideceğimiz için on dakika sürer belki daha az beni anladın mı?" çok hızlı konuşmuştu hemen kafamı olumlu anlamda salladım buna dayanabilirdim "Bir ..iki..üç!" hemen beni bırakıp elimden tuttuğu gibi koşmaya başladı. Bileğim aşırı derecede çok ağrıyordu bunu unutmaya çalışarak önümden koşan adama baktım. Hayatı hep böyle olmalıydı çünkü şimdi bile korkmuyordu sadece kaçıyordu o kadar ve soğukkanlı olması da bu işe yarıyor olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYKIRIŞ
General Fiction"Oyunu kurallarına göre oynayacak mısın?" "Peki küçük hanım, sen kurallarını benim yazdığım bir oyunun içine girmeye hazır mısın?" "Oyununu bozmaya her zaman hazırım!"