İyi Okumalar...
Oh! Olamaz..
Camlarla kaplı otelin içine girmeden dışarıda ellerini pantolonunun ceplerine koymuş. Az önce başlayan yağmurun damlaları cama yapışırken Baran'ın siluetini görmüştüm. O kadar dikkatle izliyordu ki Seymenlerin kurucusunu.
"Evet dostlarım ben şu an turizmin zirvesindeyim. Buradan düşmanlarıma sesleniyorum, bu konuma kolay gelmedim ve kolayda dibe inmeyeceğim. Ve şimdi en az benim kadar zeki ve çalışkan oğlumun üç senedir benim yanımda çalışmasından dolayı ondan da bu anlamlı günümüzde söyleyecekleri vardır diye düşünüyorum."
Koray kravatını düzeltip üç basamaklı merdivenlerden kürsüye çıkarak babasının yanına geçti. Mikrofonu elinden alıp birkaç saniye davetlilere baktıktan sonra erkeksi, kalın sesiyle "Öncelikle hepiniz hoş geldiniz!" yine alkışlar havada uçuşurken gülümseyip alkış bittikten sonra
"30. Yılımızda Türkiye'nin en büyük üç turizm şirketlerinden biriyiz. Tabii babamın da dediği gibi kolay olmadı, mirasta kalmadı. Rahmetli amcamın öncülüğünde ve hâlâ onun izinden giden biz Türkiye'de büyük yatırımlar yapıp ekonomiyi geliştirmeye yemin ediyoruz."Muhabirlerden biri öne atlayıp "Babanız Yavuz Bey hakkında düşünceleriniz nedir? Türkiye'de ki ekonomisi en güçlü babaya sahipsiniz."
Koray gülerek mikrofonun elinde döndürüp daha yüksek sesle "Baba demek sığınak demek, baba demek özellikle erkek çocuk için idol demek. Ekonomi? Kimin umurunda ki cebinde tek kuruş olmayan nice babalar var. Teşekkür ederim."
Koray aşağıya inip davetlilerin arasına karışırken babası bozulmuşçasına kaş kası kasılmış gözlerini keskinleştirerek kürsüden indi.
Bakışlarım tekrar Baran'a kaydığında otelin içine girmiş doğrudan Seymenlerin kurucusu Yavuz Bey'e ilerliyordu.
Uzun boylu ve çok zayıf olmayan sportif vücuduna giydiği siyah takım ve beyaz gömleği çok yakışmıştı. Kesinlikle siyah en çok Baran Tekin'e yakışıyordu bu yüzden siyah saç ve kara gözler ona Allah tarafından hediye edilmiş gibiydi.
İçindeki niçin olduğunu bilmediğim öfkeye rağmen dudaklarına yerleştirdiği hafif gülümseme beni şaşırtmıştı. Yavuz Beyin yanına vardığında tokalaşıp ayak üstü bir şeyler konuştular. Eğer Baran'ın gerçek öfkesini görmeseydim bu samimi halleri beni kandırabilirdi hatta anlaşılan Yavuz Seymen'i bile kandırmıştı.
Bakışlarım tekrardan Doğa'ya kaydığında onla göz göze geldik. Bana ilk tanıştığımız günkü gibi bakmıyordu tam tersine, düşmanca bakıyordu!
Dikkatimi şu an çalan çok hoş bir şarkı dağıttı. İlk önce dans etmek için Doğa ve Yavuz Bey çıktı sonra yavaş yavaş dolan salonun ortası dans eden çiftlerin ayakları altında kalmıştı. Ural yanıma gelip elini uzatarak "Bu dansı bana lüfteder misin?"
Memnuniyetle başımı sallayıp elimi tutan eliyle beni salonun ortasına çekti. Dans etmeyi bana dayım öğretmişti. O çok severdi ve Açelya ile bana özel ders vermişti on dört yaşlarındayken.
"Buradaki en güzel kız sensin Maral."
İltifatı karşısında gülümsemekle yetindim. Gözlerimi onun kahverengi gözlerine çıkarttığımda daha önce hiç tanık olmadığım Ural'la karşılaştım. Her zaman dudakları sırıtırdı ve daha dost canlısı bakardı ama şimdi, şimdi çok farklı.Dans ederken yanımıza gelen az önceki kız bizi durdurarak "Bundan sonrasını bana bırakır mısın?" bana bakarak söylediğinde alelacele onaylayarak Ural'dan ayrıldım. Bu bugün beni mutlu eden tek şeydi sanırım.
Arkamı onlara döndüğümde az önceki durduğum masaya ilerlerken Baran'ı fark ettim. Bakışlarını takip ettiğimde hiç şaşırmadım Yavuz Beyle karşılaştım.
O masaya gidip gitmemek arasında kalırken gitmeye karar kıldım. Masaya geldiğimde beni takmadan hâla o adama bakıyordu.
"O adam seni tutmuş olamaz. Salak hâlâ benim farkımda bile değil."
Yine o konu. Büyükannesi iyileşir iyileşmez sana söyleyeceğim Baran Tekin. Biraz daha sabret!
"Doğru tahmin. Dedektifliğe mi başladın şimdi de."
Kara gözlerini nihayet Yavuz Beyden çekip bana doğrulttu "Buna gerek kalmadan sen bana kim olduğunu söyleyeceksin."
Hemen bu konuyu kendi kapatıp "Bu şarkıyı seviyorum. Benimle dans et."
Dudaklarım yavaşça aralandığında hemen kapattım. Bu teklifi beklemiyordum.Pardon teklif mi dedim! Emir diyecektim.
Bir anlığına Ural gözümün önüne geldi. Ne kadar kibardı her hareketiyle ama Baran öyle değildi. Dans edenlere bakarak "İstemiyorum, daha yeni geldim. Hem kendi yaşıtlarınla takılsana sen?"
Kolumdan tutunca soru sorarcasına tek kaşımı kaldırdım. Kolumdaki elini elime getirince elinin sıcaklığı tüm vücuduma dalga dalga yayıldı. Onun eline kıyasla küçük olan ince parmaklarım ellerinin arasından görünmüyordu bile(!)
Bizi kimsenin olmadığı bir salona getirdiğinde. Şarkının sesi çok net olmasa da çok güzel ve sakinleştirici geliyordu.
Tek elini belime getirdiğinde ürperir gibi oldum. Ama bu Ural'da olmamıştı.
Koskocaman salon sadece bize kalmıştı. Dans etmeyi bilsemde Baran benden kat ve kat iyi biliyormuşcasına beni o yönlendiriyordu ve yaptığı her hareket cesaret istiyordu. Belki o cesaret onda vardı ama bende yoktu."Bu gece büyükannende kalacağını sanıyordum?" dedim aramızdaki sessizliği bozmak için çünkü bu beni rahatsız etmeye başlamıştı.
"Bu gece Aras nöbette olacak." hemen kestirip atmıştı.
Elini belimden biraz daha aşağıya indirip beni kendine sertçe yasladı. Yüzümüzün yakınlığından olsa gerek çok az nefes almaya çalışıyordum. Yine o tanıdık kokusu buna rağmen tüm ciğerlerime dolmuştu.
"Rahat ol Maral, kendini çok kasıyorsun."
Gözlerimi devirerek hemen bitmesini istedim bu dansın.Şarkı sonlara doğru daha da yükselince biteceğini anladım. Baran durup beni belimden sıkıca tutarak geriye yasladı. Elinin bacağımda olduğunu unutmaya çalışarak gözlerinin içine baktım. Ama oda benim gibi gözlerime bakmak yerine önce açık kalan bağrıma sonra da boynumdan dudaklarıma çıkardı bakışlarını. Ona fark ettirmemeye çalışarak hafifçe yutkundum, boğazımın kuruduğunu hissedebiliyordum.
Belki neredeyse birleşecek olan yüzümüzü biraz ayırsa böyle olmazdı ben geriye gitmeye çalıştığımda ise kolları buna izin vermiyordu.
Kara gözlerini gözlerime çıkarıp boğuk çıkan sesiyle dudaklarıma doğru konuşarak "Çok şanslısın afacan, hem de çok, kendime hakim olmam seni bu gece kurtardı."
🌀Oy ve yorumlarınızı büyük bir heyecanla bekliyorum. Kendinize iyi bakın görüşmek üzere! :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYKIRIŞ
General Fiction"Oyunu kurallarına göre oynayacak mısın?" "Peki küçük hanım, sen kurallarını benim yazdığım bir oyunun içine girmeye hazır mısın?" "Oyununu bozmaya her zaman hazırım!"