Valla annem telefonuma el koydu çok özür dilerim şirinlerim, iyi okumalaaarrr ^^
"Batı"
Kafasını bana çevirip gözlerinden geçen kızgın alevle bakışlarımı incelemeye başladı. Ne diyebilirdim ki? İki kırgın insan birbirine ne derdi ki?
Dilim adeta Batı'nın bakışları tarafından susturulmuş kelimelerimi ikimizin kırgınlıklarına saklamıştım."Ben şey..." Yutkundum. Onu kırmak istememiştim. Gerçi ilk o beni kırmıştı ve güvenimi sarsmıştı ama bu benim onu kırmam gerektiğini göstermezdi. Nasıl olmuştu da Batı'ya olan güvenimden şüphe etmiştim. Salağın tekiydim işte. Bana anlatmasını beklemeliydim.
"Ben sadece..." derin bir nefes aldım. Herhalde böylesine sıkıntılı bir konuda mantıklı bir şey söylemek bu kadar zor olamaz.
"Dinliyorum?" deyip tek kaşını kaldırdı. Hadi ama Allah aşkına ne kadar zor olabilir bir özür dilemek. Yani ben haklıyken haksız durumuna kendim kendimi düşürdüm ve şimdi katlanmam gerek. Çünkü o bana böylesine sinirliyken 'bni krdı .s' triplerine giremem.
"Özür dilerim." dedim burnumdan soluyarak "Özür dilerim, birkaç saniye bile olsun seni, sana hiç benzemeyen bir kişiliğe benzettiğim için çok özür dilerim." dedim ve hafifçe yutkundum. Gözlerindeki alev yavaş yavaş sönmeye başlayınca yüzüme bir gülümseme yaymak istedim ama yüz ifadesi henüz değişmemişti. Biz öylesine mal mal bakışırken göz devirdi ve elini başına götürüp hafifçe ovdu.
"Senin kalbini kırmama rağmen sana sinirleniyorum ve sen benden özür diliyorsun." dedi ardından başını kaldırdı "Vay canına cidden p*çin tekiyim." deyip dudaklarının arasından bir 'hıh' sesinin dökülmesine izin verdi. Böyle düşünmesini istemiyordum.
"Saçmalama." deyip yanına doğru birkaç adım attım ve yanına en kısa zamanda varıp eğdiği hafifçe tutup kaldırdım. Ardından belirginleşmiş sakallarında elimi dolaştırıp yüzüme bir gülümsemenin yayılmasına izin verdim.
"Bunu ne kadar özlediğimi bilemezsin." dedi onun da yüzüne bir gülümseme yayılırken. Ardından yüzündeki huzurlu ifade çok uzun sürmedi ve kaşlarını çattı ben tam ne olduğunu soracakken konuşmasıyla sustum "Biz Efeyle eskiden çok iyi arkadaştık, babalarımız ortaktı ve maalesef hala ortaklar." dedi ve çenesi kasılmaya başladı. "Onun nasıl biri olduğunu bilmediğim zamanlarda fazlasıyla yakındık, gizlimiz saklımız yoktu diyebilirim." dedi ve derin bir nefes alarak konuşmaya devam etti "Ve bir gün birlikte içmeye karar verdik, ama cidden çok içtik. Ben önümü bile göremezken onun da çok içtiğini sanıyordum, ama içmemiş." dedi gözlerinden bir sinir geçerken "Benim üstüme bir plan kurmuş, ben en az altı bardak bitirdiğini hatırlıyorum ama meğerse hepsini yanındaki bitkinin toprağına döküp benim sarhoş olmamı beklemiş. Ben de sarhoş olduktan sonra olayı tam idrak edemedim tabi." pekala konuşma ilginç ilerliyordu ve yanımızdan geçen tek tük insanlar bize birer malmışız gibi bakıyordu ama ben iki buçuk aydır bu an için bekliyordum "Ardından bana bir soru sordu. 'Çağla'yı tanıyor musun?' dedi. O zamanlar sadece parkta kitap okurken gördüğüm Mertcan'ın kız kardeşiydin. Güzelliği beni sarhoş eden peri kız." dedi ve yüzüne bir gülümseme yayıldı ama pek uzun sürmedi "Sonra ben de başımla onayladım, o da senin vücudundan saçından bahsetmeye başladı. Ona susmasını söyledim, seni cinsel obje olarak görmemeliydi. Ama o susmadı. Hatta döndü ve bana 'O kızla kesin yatarım.' dedi." birden tekrardan sinirlenmesiyle onu sakinleştirme gereği duydum ve sakallarındaki elimi eline indirdim.
"Sakin ol, şu an karşında sadece ben varım." dememle yüz hatları pek yumuşamasa da gözlerindeki tatlılık devamlılığını getirdi. Ardından konuşmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bıyık 2
Hài hướcBıyıktan başlayan kelimeler binlerce olaya, binlerce olay özenle kaldırılmış bir resim gibi anılara dönüştü belki aklınızda. Bu hikayenin tekrardan başlayarak anıların canlanmasını izleyeceğiz şimdi. Ben Çağla Güney. Bıyıktan başlayan bir hikaye ner...