12. Bölüm: Eve Gidelim.

11.4K 765 172
                                    

Gençleeerr size bölümlerin gecikeceğini söylemiştim çünkü sınavlar ve takdir alma çabaları biraz... Geç gelen bölüm için tekrar özür dilerim ama derslerim cidden ağır. BURASI ÖNEMLİ BURAYI OKUYUN, Şimdi, şöyle ki Bıyık2'nin sonu şimdiden hazır ve buna bağlı olarak söyleyeceklerim ise şunlar olacak Bıyık 2 son kitap ve Bıyık'a göre daha kısa olacak. Yani Bıyık 3 vb olmayacak çünkü sıkar bundan sonra ve dediğim gibi biraz daha kısa bir kitap olacak. Sonu hazır olduğu için artık her şeyi biribirine bağlayıp bitirmek ve size yeni kitaplarla gelmek istiyorum. Hepinizi çoookk seviyorum. İyi okumalar şirinlerim :*

İşte ben. Batı Soykan. Gökyüzünden ayrı kalan bir bulut olmuştum. Bulut gökyüzünü kapatmak için çıkmazdı ki yukarıya. Ona daha yakın olmak için çıkardı. Şimdi ise yağmur olup yere inmiştim ve bir daha asla bulut olamayacaktım...

•••

Batıdan(3 gün sonra)

Anahtarı zar zor cebimden çıkarmaya çalışırken tek elimi kapıya koyup destek alıyordum. Cebimde bir sürü karmaşanın arasından sonunda anahtarı bulabildiğimde yorgunca bakışlarımı anahtar deliğine çevirdim ve birkaç yanlış denemeden sonra anahtarı deliğe sokabildikten sonra kapının kilidini açtım ve içeri geçip kapıyı kapattım. Herkes muhtemelen uyuyordu zaten. Sabahın dördünde pek uyanık olabileceklerini zannetmiyorum. Zaten kim uyanık olursa olsun önüme çıkarsa muhtemelen kim olduğunu ayırt edemeyecek durumdaydım. İçkiye başvurmayı ne kadar istemesem de eninde sonunda üzüntüm bir bira şişesinin ucunda bitiyordu.
Elimi yüzüme götürüp ovuşturduktan sonra savsak adımlarla içeri doğru ilerlemeye başladım. Elimdeki anahtarı ikili deri koltuğun üzerine attıktan sonra mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Kendime bir kahve yapmalıydım. Beni bu halde görürlerse ne olduğunu anlarlardı ve anlamalarını istemiyordum. Belki o zaman abisi veya ailesi onu benim evimde kalmak konusunda ayırmaya çalışabilirlerdi. Babasıyla aramın iyi olduğu zaten söylenemezdi.
Sonunda mutfağa vardığımda bir süre başımın dönmesini geçirmek için mutfağın kapısına yaslanıp beklemeye başladım. Üç gün boyunca hiç eve uğramak istemediğimden bar ve bir otel odasında uyuklama arasında gidip geliyordum. Nihayet eve dönecek cesaret bulmamın tek sebebi ise yine içmiş olmamdı. Yoksa bu cesareti bulabileceğimi zannetmiyordum.

Yaslandığım kapıdan ayrılıp mutfak dolabına yöneldim ve bir fincanla kahve kavanozunu bir de çay kaşığı çıkarıp su ısıtmaya başladım. Ellerimi tezgaha dayayıp beklerken sonsuz gibi gelen bir süreden sonra suyun ısındığına dair bir 'tık' sesi ile eğdiğim başımı kaldırdım ve ellerimi tezgahtan çekip önce fincanıma bir kaşık kahve atıp ardından sıcak suyu doldurdum ve hızla karıştırıp tezgahın üzerine soğumaya bıraktım. Malum, dengem bozuktu. Bir de sıcak kahveyi üzerime dökmek istemezdim. Hem kahve soğurken Çağla uyuyor mu diye bir bakabilirdim. Bu yüzden Çağla'nın odasına doğru yöneldim ve sıkı sıkı kapalı kapısının önünde durup derin bir nefes aldım. Ona inanmıyordum. Beni sevmiyor olamazdı. Bu saçmalıktı. Yine Ahmet'in Efe'nin oyunu olmalıydı. Başka bir yolu yoktu ki.

Kapının çıkaracağı sesi umursamadan kapıyı açtım ve hava daha karanlık olduğu için karanlık olan odayı aydınlatmak adına ışığı açtım. Işığı açmamla gözlerimin kamaşması sonucu bir süre önümü göremesem de gözlerimi biraz kırpıştırdıktan sonra bakışlarımı yatağa diktim. Ellerim soğuyup omurgamda hissettiğim endişe hissiyle beraber yatağa bir daha baktım. Düzgünce kapalı ve boş yatağa.

"B-başka yerde uyumuştur belki." dedim ve hızla odadan çıkıp Hakan, Görker, Rüzgar, Defne, Mertcan ve anne ile babasının kaldığı odaların kapılarını şiddetle açmaya başladım ama her birinde yataklar düzgünce kapatılmıştı ve ortalık toplanmıştı. Son çare kendi odamın da kapısını açtığımda içeride göz gezdirdim ve Çağla'yı aramaya başladım. Burada da yoktu. Yoktu.

Bıyık 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin