4. Bölüm: Üçüncü Batı Savaşı

22.6K 1.3K 269
                                    

Batı her şeyden habersiz bir şekilde gülümseyerek abime bakıyordu ama abime anlattıklarımdan hiç bir fikri yoktu. Ona iddiayı anlatmıştım -tabiki olayların tüm detaylarını vermeden- o da Batı kaç senelik arkadaşı olmasına rağmen ona kin beslemeye başlamıştı. Şimdi ise yüzünden gülümsemesi silinmiş Batı'ya avına yaklaşan bir aslan edasıyla bakıyordu.
Şaşırmamıştı çünkü, malum asıl Ankarada olan Batıydı. Abim Batı'ya bakarken diğerleri de Batı'nın şu an canlı görünen ama birkaç dakika sonra ne olacağı belli olmayan bedenenini acıyarak izliyorlardı.
Abim masaya yaklaşırken Batı'nın yüzündeki gülümsemeye ve sakalının altında beliren hafif gamzesine baktım. Pekala birazdan ağzı dağılabilirdi.
Abim masanın yanında yavaşça durdu ve bakışlarını kısa bir süreliğine bana çevirip ardından terkar Batı'ya çevirdi.

"Abi bak bir sakinleş anlatacaklarım va-" sözümü kesen Batı'nın gülümseyerek ayağa kalkması oldu. Tabi Batı abimi özlemişti ama abim Batı'yı özlemiş miydi tartışırdık.

"Özlemişim be Mertcan." dedi Batı gülümsemeye devam ederken. Abim de yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ama ardından gülümsemeyi hemen sildi ve tahmin ettiğim an gerçekleşti.

Batı beklemediği yumrukla beraber üç dört adım gerilerken yanağı yumruktan dolayı şimdiden kızarmıştı.

"Ne hakla yine karşımıza çıkıyorsun lan sen?! " diye kükredi abim. Bir yumruk daha yolda Batı'ya gelirken hızla koştum ve Batı'nın önüne geçtim.

"Ya abi iki dakika bir dur!Bir şey anlatacağım diyor-"

"Sen buna karışma." dedi abim ve beni omzumdan ittirip diğer tarafa çekti. Böylece bir yumruk daha Batı'nın karnına inerken ağzımdan istemsizce bir 'dur' kelimesi çığlıkmış gibi çıktı. Canını acıtıyordu. Tamam belki hikayenin başından beri böylesine dövülmeyi hak ediyordu ama sanırım şimdi değil. Belki daha sonra kendi ellerimle onu döverdim.

"Dur diyorum iki saattir bir dur artık!" diye sinirle bağırdım yine. Defne, Görker, Hakan ve Rüzgar'ın Batı'yı kurtarmaya meyillenmemesi beni şaşırtmıştı. Sonuçta hepsi Batı'nın böyle bir şey yapmayacağına başından beri inanıyorlardı.

"Sanırım bunları hak etmiştim." dedi Batı acısından dolayı boğuk bir sesle.

"SENİ PİÇ NASIL BÖYLE BİR ŞEY YAPARSIN!" dedi abim beni dinlemeden, ve de Batı'nın üstüne atlayacağı sırada abartmıyorum güreşteki bir pehlivan edasıyla abimin üstüne atladım. Kafede bizi izleyen müşteriler ise benim bu hareketimle şaşırdılar. Gerçi ben de şaşırdım.

"Çağla manyak mısın in sırtımdan!" dedi abim sinirle.

"İki dakika bir dinle mal çocuk! Batı öyle bir iddiaya girmemiş, yanlış anlamışım manyak!" dedim sırtında tepinerek. O da ilk başta hala beni sırtından atmaya çalışsa da sonradan söylediğim cümleyi yavaş yavaş kavramış olacak ki kafasını havaya kaldırıp sırtındaki bana baktı.

"Ne dedin sen?" dedi tek kaşını kaldırarak. Oradan Defne atıldı.

"Ben zaten öyle bir şey yapmaz demiştim ama yok efendim Defne'yi kimse dinler mi?" dedi ve masada benim yerime oturdu, ve herkes de başıyla Defne'yi onayladı.

"E o zaman bizi neden kimse ayırmadı?" dedi Batı kanayan burnuna bir peçete tutarken. Herkes bu sefer de birbirine bakıp omuz silkti.

"Kavga izlemeyi severim." Dedi Görker ve gülüp Defne'nin karşısına oturdu.
Ortamı bir sessizlik kaplarken ben abimin sırtında durmaya devam ediyordum.

"Emin misin doğruyu söylediğine?" Dedi abim hafif otoriter bir tonda. Ben de yüzüme bir gülümseme yerleştirdim.

"Evet, lütfen onu canlı bırak." Dedim rica ederek. Batı abime vurmazdı çünkü saygı duyduğu insanlarla kavgaya girişmeyi sevmediğini biliyordum.
Abim beni sırtından indirdi ve ben de dengemi sağlayıp düzgünce durduktan sonra ne yaptığına bakmaya başladım.
Batı'ya doğru yavaş yavaş yürümeye başladı ve sonunda önünde durdu. Batı başını kaldırıp abime baktı ve derin bir nefes aldı.

Bıyık 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin