Batı'nın pek de mükemmel olmayan her erkek gibi kıllara sahip olan bacağına bir bant yapışmıştı. Görker bantı Rüzgar'a yapıştırmak istese de artık çok geçti.
Ciddi durumlarla uğraşmadığımız için mutluydum ama... Batı üçüncü dünya savaşı çıkaracaktı ve bunu kimse engelleyecek gibi görünmüyordu.
Sadist bir şekilde attığım kahkahalar evde yayılırken Batı üzerindeki şoku atmaya çalışırcasına bir süre duraksadı. Birkaç kılına veda etmek zorunda kalacaktı. Ya da bir çoğuna... Bu aynı onu gördüğüm ilk günün karmasıydı.
Ciddi anlamda... Batı'yı Ankara'ya geldiğimde gördüğümden beri sanki hikaye baştan başlamış gibiydi."Siz ne çeşit gerizekalılarsınız lan!" Dedi Batı sinirle ikisine bakarken. Bunu kesinlikle haketmişti. Onu bu kadar kolay affedeceğimi zannediyorsa yanılıyor.
"Batı bak valla istemeden şey ol-"
"Bence kaçın çocuklar yoksa..." Deyip elimle boğazımı kesiyormuş gibi bir işaret yaptım. Ben bunu yapar yapmaz ikisi de farklı yönlere koşmaya başladılar ve Batı da tabiki daha hangisinin peşinden gideyim deyip buga girerken çoktan kaçmışlardı. Ben ise yüzümden pislik sırıtmamı alamıyordum.
Batı kaşlarını çatarak arkalarından bir süre saydırdıktan sonra yaramaz bir çocuğun gözleriyle bana döndü."Sence de yeterince cezalandırmadın mı beni?" Dedi kollarını birleştirip. Hayır yeterli değildi. Ben Çağla Güney'dim ve Batı'nın benden çekeceği daha çok işkence olacaktı.
"Hayır." deyip yavaş birkaç adımla Batı'ya yaklaştım. Ardından yüzüme şirin bir gülümseme yerleştirdim. "Yapılması gereken çok şey var ama önce..." deyip başımı hafifçe yana eğdim. Ardından daha Batı ne oluyor diyemeden bacağındaki bantı büyük bir hızla çektim. Acımasız değilim ben bir kere, öyle bakmayın. Batı'nın dışarı çıkamayan bağırması yüzüne yansırken acıyla koltuğa oturdu. Ben de banta ve Batı'nın kaybına baktım.
"Bir insanoğluna bu yapılır mı ha?" dedi bacağını tutarak. Seni mal. Kızları yazın bacak macak işlerini yapmadan şortla gör de bak bakalım ne oluyor... Öyle tanıdığın çıtı pıtı kızlar oluyor mu yoksa adeta bir Mahmut Amca'ya mı dönüşüyorlar kendin karar verirsin Batı Bey.
"Benden daha çok çekeceksin, hem de çok." dedim kıkırdayarak kollarımı birleştirirken. O da sitemle kollarını kaldırıp bağırdı.
"Hayır illa yalan mı söyleyeyim abine?" dedi ardından devam etti "Kardeşinin namusu artık benim deyip-"
"Ne dedin sen?" Oh çok güzel. Abim de tam zamanında geldi. Neden? Çünkü o Mertcan. Bir Mertcan her zaman Batı'nın mallıklarını duymaya zamanında yetişir. Birinci olarak Batı'nın beni kafasından namusumla ilgili bir yalan sıkarak abime yakalanma ihtimalinin normalde düşük olması gerekirdi ama eğer durumun içinde ben varsam hiçbir ihtimal düşük değil. Sonuçta bıyıklarımı aldırırken tanıştığım bir çocuğu seviyorum. Hayatın ne getireceği belli olmaz.
"Şey yani ben şaka yapmıştım." dedi Batı hızla oturduğu koltuktan kalkıp, ama iş işten geçmişti. Abim cümleyi duymuştu ve bizi gebertecekti. Aslında ilk Batı'yı gebertirdi de belki ben bu sırada kaçardım. Ya da kaçmaz abime yardım ederdim. Bilemiyorum Batı'yı dövme fikri eğlenceli geldi birden.
"Sen az önce ne dedin?" dedi abim yavaş yavaş Batı'ya yürüyerek. Bu sahneyi görmeye hepimiz hazır mıyız? Bence değiliz. Şahsen ben değilim. Fark ettiyseniz zaten boş konuşuyorum. Çünkü telaşlandım ve telaşımın beynimi yok ettiğini biliyoruz...
"Çağla azıcık yardım..." dedi Batı endişeli bir ifadeyle. Sanırım bugünlük bu kadar eziyet yeterliydi. Çünkü daha dört sene burada olacaktım ve Batı zaten benimle uğraşmak zorunda kalacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bıyık 2
HumorBıyıktan başlayan kelimeler binlerce olaya, binlerce olay özenle kaldırılmış bir resim gibi anılara dönüştü belki aklınızda. Bu hikayenin tekrardan başlayarak anıların canlanmasını izleyeceğiz şimdi. Ben Çağla Güney. Bıyıktan başlayan bir hikaye ner...