Ne kadar süredir oturuyorum bu bankta bilmiyorum, Ne zamandan beri bu kadar acizim ne zamandan beri güçsüz aslında bu hep böyleydi. Ben hep güçsüzdüm ailemin yokluğundan olsa gerek hep içime kapanıktım insanlardan ürküyordum hep korunmak zorunda ama hiç korunmayandım.. Ben Hesna Başaranım soyadının aksine hiç bir şeyi başaramayan Hesna..
Düşüncelerimi bölen telefonumun tiz sesiydi arayan hayatta ki tek dayanağım ailem arkadaşım dediğim güneşti güneşle çocukluğumuzdan beri arkadaştık beni büyüten anneannem vefat edince bir şekilde bir araya gelip ev tuttuk güneşinde kimsesi yoktu annesi onu terk etmiş babası da umursamamıştı.
''Alo hesna orada mısın?'' diyen güneşin sesiyle kendime geldim''buradayım güneş kusura bakma dalgınım biraz'', ''neyin var senin sesin iyi gelmiyor hesna hemen eve geliyorsun bekliyorum'' dedikten sonra telefonu kapattı hep böyleydi moralimin bozuk olduğunu anlardı. Daha fazla bankta oturmak istemediğim için kalktım ve metroya doğru yürüdüm.Hava soğuktu mavi şapkamdan sızan saçlarımı ellerimle geri ittim montumun yakasını sıkı sıkı kapattım.
Yine çok kalabalıktı insanların her biri bir yandan koşuşturuyordu sonunda metroya bindim her zaman ki gibi oturacak yer yoktu ayakta duruyordum kulaklığımı takıp herhangi bir şarkı açtım dinlemeye başladım insanların sorunlarını dedikodularını yada tüm memnuniyetsizliklerini dinlemekten daha iyiydi. Kafamı kaldırmam ile sert bir çehreyle karşılaşmam bir oldu esmer sakalları gün yüzüne çıkmayı bekliyordu boyu bir hayli uzundu gözleri kahverengi olsa da siyahın tonuydu sanki o kadar ki karanlık o kadar ki derin.. Gözlerimi yüzünden ayırdım biraz daha baksaydım bana hesap sorması olası bir şeydi farkedemediğim tek şey üzerindeki üniformaydı sanırım çünkü karşımda duran adam bir polisti kalıplı sert çehreli heybetinden bile korkulacak bir polis. Artık gözlerimi ondan ayırmaya karar verdim kimseye bu denli dönüp bakmazdım sadece onda beni tedirgin eden bir şeyler vardı o kadar ama geçerdi zaten şu metrodan indikten sonra bir daha onu görmeyeceğim önemsiz bir yabancıydı.
Yukarı her bakışımda onunla göz göze geliyordum bu kadar dikkatli bakması beni rahatsız etmişti başımı her defasında önüme eğiyor tekrar kaldırdığımda ise bir çift derinliği gözlerimde görüyordum uzun süre kimseyle bakışamazdım ki ben utanırdım birkere en sonunda ineceğim durak geldi ve rahat bir nefes aldım. Hızlı adımlarla yürümeye başladım soğuk yine tüm bedenimi ele geçirmişti oturduğumuz eve yaklaşınca nedense bir dürtü ile arkama bakma gereği duydum arkama baktığımda ise yine o bir çift derinliği gördüm şaşırmıştım benden sonraki duraklarda ineceğini tahmin ediyordum bunları bir kenarı bırakıp hemen çantamın küçük gözünden anahtarlığımı çıkarıp kapıyı açtım ve içeri girdim.
Güneşle yemeğimizi yerken konuşmaya başlamıştık bile ona işten ayrıldığımı daha doğrusu kovulduğumu anlatmıştım. Zar zor liseden sonra önlisans okumuştum derslerim çok kötü değildi ama yinede kendi içimde olan problemlerim yüzünden 4 yıllık üniversite kazanacak potansiyeli bulamamıştım kendimde. Güneşin sesiyle kendime geldim hala daha patron olacak herife saydırıyordu güneş hep benden daha cesaretli olmuştu o belki kendini savunurdu ama ben savunamazdım tabi bazen benimde cesaret akan damarlarım kendini gösteriyordu.Karar vermiştim zaten kendimi yeniden keşfedecektim damarlarımda bulunan o cesareti bende ortaya çıkaracaktım.
Odama girip yatağıma yatmadan önce üzerimi değiştirdim rahat bir şeyler giydikten sonra açık olan perdeyi kapatmak için cama yaklaştım tam karşımızda aylardır boş olan evin artık birileri tarafından kullanıldığını gördüm şaşırmıştım hangi ara o ev tutulmuştu. Tam perdeyi kapatacakken karşı camdan bana bakan o derinlikleri gördüm bu oydu metroda gördüğüm polis..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Polis ( Zamansız Gelen)
ChickLitHayatımız da bazen geri dönmek istediğimiz anlar olur o anlardan sonrasını yaşamamak.. Yaşadığımız her şey bir rastlantı olabilirmi ? Sahi insanın hayatı bir kaç günde değişebilirmi, dünü yarında özlermi insan.. Ben çok özledim dünümü, bugünümü...