Bölüm 27

4.9K 178 22
                                    

Anlaşılan uyanmak istemediğim bir güne daha uyanmıştım. Yine ölmemiştim yaşıyordum, biraz eksik fazlasıyla yorgun.. 

Gözlerimi araladığım da gördüğüm yüz ondan başkası değildi. Ne onla olmama müsade ediyordu nede onsuz olmama. Ne yaşatıyordu, ne öldürüyordu beni. Nefes almakta sıkıntı çekiyor, zor yutkunuyordum. Vücudum da tarifsiz ağrılar vardı, ama kalbimde ki sancı tüm ağrılarımın merkezi sistemi gibiydi. Başıma toplanan doktorlara baktım sanırım iyileşiyordum, yeni acılarla tanışmak için iyileşiyordum işte..

3 gün sonra..

Yanımda uyuya kalan Güneşe baktım. Odaya çıktığımdan beri yanı başımdaydı, yine benim yüzümden uykusuz geceler geçirmişti. Yattığım yerden zorda olsa doğruldum. Yanı başımda duyan suya uzandım, ulaştığım da biraz daha uzanıp bardağı almayı başardım. Bunu yaparken dikişlerim zorlanmıştı ufacık şeyde bile acıyordu. Suyu içtiğim de tarifsiz bir şekilde midem bulanmaya başladı. Bana verdikleri ilaçlardan olsa gerek, çok fazla bulantım olmuştu. Elimi midemin üstüne koyup ovalamaya başlamıştım. Umarım geçerdi. Güneş uyandığın da öğürmelerimi bastıramadım, elimi ağzıma kapatıp geçmesini bekledim. Ama olmuyordu midemde ki bu bulantı geçmiyordu. 

"ne oldu kuzum iyi misin?" Güneşin yanıma gelmesi ile zar zor konuştum.

"Yardım et midem çok kötü lavaboya gitmeliyim" Güneş hemen kolumdan tutup kalkmama yardımcı oldu. Yavaşça doğrulduğum yataktan onun sayesinde kalkmıştım. Kolumda takılan serumunda askıya asıp yürümeye başladım. Lavabonun önüne geldiğimizde Güneşin kolundan çıkıp kapıya yöneldim.

"gerisini ben halledebilirim sağ ol" Güneş tekrar koluma girdiğin de konuşmaya başladı.

"olur mu öyle şey Hesna bende geleceğim yalnız olmaz" biliyordum beni düşünüyordu ama psikolojim çok bozuktu. Kendimi iyice eksik hissetmeme neden oluyordu.

"gerçekten gerek yok ben hallederim" kolumu çektiğin de yüzünde ki üzüntüyü görebilmiştim. Ama onların bilmediği ve benim içinde boğulduğum o kadar sorun vardı ki, artık yaşamak bile istemiyordum. Sevdiğim adamın tecavüzüne uğramış, birde üstüne tanımadığım ailem yüzünden günlerdir işkence çekmiştim. Midemde ki bu yoğun bulantıya dayanamayıp içeride olan klozete istifra etmeye başlamıştım. Zaten kaç gündür o tatsız tuzsuz hastane yemeklerinden başka bir şey yemiyordum. Onları da çıkarmış olmuştum. Elimi yüzümü yıkayıp serumu da alıp çıktım odadan. Karşım da Araf'ı gördüğüm de kafamı önüme eğdim. Onu görmek istemiyordum, o beni en başından beri kendi küçük dünyamdan çıkarıp karanlık dünyasına hapsetmişti. Ben bunların hiç birini hak etmemiştim. 

"Hesna miden kötüymüş iyi misin şuan?" yüzüne hala bakmıyordum. Baş parmağını çenemde hissettiğim de gerildim. Aklıma bana işkence eden o pislik geliyordu. İrkiliyordum o kadar kötü şeyler yaşamıştım ki bana kimsenin dokunmasını istemiyordum. Kafamı yukarı kaldırıp, kendimi geri çektim. Yavaş yavaş yatağıma doğu yürüdüğüm de arkamdan geldiğini hissediyordum. Kollarını belime sarıp yatağa yatmamı sağladı. O kadar nazik davranıyordu ki keşke daha öncesinden de beni incitmeyip böyle davransaydı. Kokusu burnuma dolduğunda farklı şeyler hissetmeme engel olamadım. 

"senin için nasıl endişelendim bir bilsen" yanıma yattığın da yüzüne bakmıyordum. Ben ondan uzak olmak istedikçe o buna izin vermiyordu. 

"yüzüme bak gözlerinde kaybolmayı özledim" neler diyordu tüm bu olanlardan sonra bir şey olmamış gibi nasıl davranabiliyordu. Bakmadım bakmayacaktım, ben artık dayanamıyordum. Dilediği kadar beni kırıp bir şey yokmuş gibi eskiye dönüyordu. 

"bak sana yaşattıklarımın farkındayım, izin ver düzelteyim" hep aynısını yapıyordu inanmıyordum. Parmaklarını saçlarım da gezdirdikten sonra yüzüme dokundu. Gözlerimde biriktirdiğim göz yaşlarımı daha fazla tutamayıp ağladım. Göz yaşlarım parmaklarına bulaştığın da dudaklarını alnıma koydu. Doyasıya koklayıp, öpüyordu. Artık yaraların gerçekten onarılmadan sarılmasını istemiyordum. Bu yaptıkları bir anlam ifade etmiyordu. 

Psikopat Polis ( Zamansız Gelen)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin