"uyanıyor hocam" yavaşça gözlerimi araladım. Karşımda gördüğüm belli belirsiz simalara baktım. Biri doktor olmalıydı diğeri hemşire.. Ve ben yine ölmemiştim, yine uyanmıştım lanet olsun yaşadıkça acı çekiyor günden güne eriyordum. Kolumu hareket ettirdiğim de bağlı olduğum cihazlardan ses gelmişti. Sanırım yoğun bakım daydım. Sağ kolumu zorda olsa kaldırıp ağzımda ki nefes almamı sağlayan hortumu çıkarmaya çalışmıştım.
"Çıkarmanıza izin veremeyiz henüz iyi değilsiniz" Hemşirenin kolumu indirmesi ile duraksadım,bu sefer bir şey söyleyeceğim anlamında başparmağımı kaldırıp sonra elimi ağzıma götürmüştüm. Ağzımda ki hortumu çıkarıp kısık sesimle "su" diyebilmiştim. Çok susamıştım ciğerlerim yanıyordu sanki.
"Uyandığınıza göre artık sizi normal odaya alabiliriz suyu da orada içebilirsiniz" demek ki odaya gidene kadar biraz daha susuz kalacaktım. Kafamı sallamakla yetindim. Bağlı olduğum cihazlardan ayırdıkların da özgürlüğüme kavuşmuş gibi hissetmiştim.
"hastayı sarsmadan götürün lütfen" hasta bakıcılar doktorun dediklerini uygulayıp sedyeyi yavaşça götürüyorlardı. Sedyede doğrulmama izin vermemişlerdi ve hala kolumda serum vardı. Kapıdan çıktığım da hemen yanıma gelen kalabalığa bakmıştım. Güneş vardı ağlamaktan perişan olmuştu belliydi, koluna Sedef girmiş ona destek oluyordu. Alper ile Bora da oradaydı. Gözüm son olarak Araf'a takıldı. Sol kaşında ki yarık onu daha da serseri göstermişti, dudağında ki yara nedense içimin garip olmasına neden olmuştu. Yüzünün çoğu yerinde ufak yaralar vardı,ensesinde ki sargı bezi de onun çok hırpalandığını gösteriyordu.
"Hesna canım iyimisin" Güneşin elimi tutan elini sıkarak karşılık verdim.
"hastayı odaya alınca görebilirsiniz" doktorun dediği ile Güneş elimi bırakmıştı. İlerlerken Araf'ın gözleri gözlerim ile buluşmuştu. İlk defa gözlerinde bana karşı merhamet görmüştüm, bayılmadan önce söylediklerinin çoğu şuan aklıma gelmiyordu.
Odaya alınmış susuzluğumu gidermiştim. Kapının açılması ile Güneşi görmem bir oldu. Arkasın da Bora Alper ve Sedef vardı.
"nasıl hissediyorsun" Alper'in sorusu ile gülümsedim, iyi sayılırdım tabi ki ağrılarım vardı ama katlanabilirdim.
"iyiyim Alper teşekkür ederim"
"senin için çok endişelendik"Sedefte yorgun gözüküyordu, meğer bana iki üç günde nede çok değer vermişlerdi.
"artık iyiyim endişelenmeyin" sıcak bir gülümse ile söylemiştim bunu. Kimsenin üzülmesini istemiyordum.
"evet iyi görünüyorsun biz çıkalım tekrar geçmiş olsun" Bora da aynı Araf gibi çok soğuktu bana bunu söylemesi bile fazla iyi niyet göstergesiydi. Üçü odadan çıktığın da Güneşle baş başa kalmıştık. Ellerimi tutup dudağına götürmüştü. Bir buse kondurduktan sonra serum olan kolumu tutmuştu.
"bu şey acıtıyor mu?" ah Güneş bir görseydi nasıl dayak yediğimi o zaman bu serumun hiç canımı yakmadığını anlardı. O adamın yumruklarına tekmelerine dayanmıştım ben bu serum neydi ki..
"hayır canımı acıtmıyor merak etme" gülümsemişti.
"iki gün bana bir asır geldi Hesna nasıl bir kabustu bu" demek iki gün kalmıştım yoğun bakımda.
"artık üzülme iyiyim ben bak geçti" Güneş çok telaş yapardı,onu iyi olduğuma inandırmak belli ki biraz zaman alacaktı.
"tamam tamam ben yormayayım seni sonra yine geleceğim" ellerimi güven verircesine sıkıp gitmişti. Kapı tekrar açıldığın da Araf'ın geldiğini görmüştüm. Şaşırmıştım elinde o kadar güzel bir buket vardı ki.. Araf'ın böyle düşünceli olması tuhaftı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Polis ( Zamansız Gelen)
Chick-LitHayatımız da bazen geri dönmek istediğimiz anlar olur o anlardan sonrasını yaşamamak.. Yaşadığımız her şey bir rastlantı olabilirmi ? Sahi insanın hayatı bir kaç günde değişebilirmi, dünü yarında özlermi insan.. Ben çok özledim dünümü, bugünümü...