Yine aklımın ve kalbimin zıtlaştığı bir gündü. Araf'ın bana olan yaklaşımı, benliğimi kaybetmeme sebep oluyordu. Dün söyledikleri ve yaptıkları canımı sıksa da, beni değişik duygular içine de sürüklüyordu. Bugün eve dönmüştük artık, Araf'tan uzak durmaya ihtiyacım vardı. Eski hayatımı gerçekten özlüyordum, Güneşle olan sakin hayatımız yaşamak için makul görünüyordu. Araf'ta yaptığının farkında olacak ki eve gelme isteğime karşı çıkmamıştı. Böyle daha iyiydi kendime gelmem lazımdı. Kapı çalındığında Güneşten önce koşmuştum. Kapıyı açtığım da beklediğim kişiyi gördüğüm için çok mutlu olmuştum. Hemen boynuna sarıldım, nasılda özlemiştim çokta olmamıştı gideli aslında.
"hoş geldin canım benim" hala daha sarılmış bırakmıyordum, bu çocuk benim abim gibiydi sanki. Abim yoktu bu duyguyu bilemezdim belkide, ama teorikte ki abiler gibi korumacı ve şefkatliydi.
"hoş buldum cadı boğacaksın beni" ah evet Berk'i yine bunaltmıştım. Ellerimi boynundan ayırıp havaya kaldırmıştım.
"tamam tamam bıraktım" sesim sahte de olsa kırgın çıkmıştı. İçeri girdiğinde kapıyı kapattım. Berk elindeki valizi bırakıp ceketini çıkarmıştı.
"alınganlığınız üzerinizde yine Hesna hanım " tabi ki şakalaşıyorduk o gelmişti, yüzümün asılmasına sebep yoktu ki..
"bey efendimiz teşrif etmiş bakıyorum da" Güneş kollarını açmış kocaman gülümsemesi ile Berk'e doğru yaklaşmıştı. Mutluyduk çünkü evimizin neşesi gelmişti. Tabi ki beraber yaşamıyorduk, ama okuduğu için burada olmuyordu. Boşuna ev kirası vermesini istemediğimiz için, tatillerinde buraya gelmesini teklif etmiştik. Berk'in de hikayesi bizden farklı sayılmazdı. Babası zaten yıllar önce vefat etmiş, annesi de alkol bağımlısı olduğu için tedavi görüyordu. Babasının annesinin kahrından öldüğünü düşünen Berk annesinden nefret ediyordu. Tüm ısrarlarımıza rağmen annesini ziyarete gitmemişti.
"bayanlar yine çok içtensiniz " Berk'in sesini duyduğum da o tatsız düşüncelerden arınmıştım. Güneş zaten bir çırpıda Berk'in boynuna atlamış, az önceki ben gibi çocuğu boğmaya niyetleniyordu.
"sana özel bir tutum normalde böyle değil bizi en iyi sen bilirsin" Güneşin söylediği ile haklı olduğuna dair kafa sallamıştım. Biz öyle her insanla arkadaşlık etmez, yakınlık kurmazdık. Ama Araf'ın arkadaşı Bora ile Güneşin ne alakası var bilmiyordum. Şaşırmıştım doğrusu bahsetmemişti.
"bilmez miyim ee kızlar çok açım ne yemek yapıyorsunuz" hemen harekete geçmek lazımdı, sonuçta yoldan gelmişti acıkması normaldi.
"hemen ayarlıyorum bir şeyler" mutfağa girdiğimde ne yapabilirim diye düşünmüştüm. Pratik, doyurucu bir şeyler yapmak lazımdı. Aklıma gelen fikirle tekrar salonda döndüm.
"madem açsın yardımcı olmalısın, marketten gidip hemen tavuk alır mısın? bak sen çok seversin" şirinliği mi de katmıştım konuşurken, markete de benim gidecek halim yoktu.
"tamam işin ucunda senin fırında ki muhteşem tavuğun varsa giderim" süperdi gideceğine göre bende yemek yapmaya başlayabilirdim.
"ellerine sağlık kızıl cadı süperdi yemekler" beğenmişti belliydi, neredeyse tüm tencerede ki pilavı yiyecekti. Tavuğu saymıyorum bile.
"afiyet olsun canım beğendiğine sevindim" yemekleri de yediğimize göre ortalığı toplama zamanıydı. Güneş içimi okumuş gibi kalkıp başlamıştı bile. Zaten iş bölümü hep yapardık.
Güneş mutfakta ki işini bitirdiğin de kahvelerimizi de içmiştik. Aklıma yine Araf gelmişti, olur olmaz zamanlarda nedense aklıma geliyordu. Çok garip bir insandı, düşündüklerini uygulayan sonunu düşünmeyen sorumsuz biriydi. Yani bana bu yüzünü göstermişti. Ben düzenli hayat severken onun ki tam tersi arap saçı gibiydi. Beni o karışık dünyasında nereye koyuyor bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Polis ( Zamansız Gelen)
ChickLitHayatımız da bazen geri dönmek istediğimiz anlar olur o anlardan sonrasını yaşamamak.. Yaşadığımız her şey bir rastlantı olabilirmi ? Sahi insanın hayatı bir kaç günde değişebilirmi, dünü yarında özlermi insan.. Ben çok özledim dünümü, bugünümü...