21. Bölüm: hafıza kaybı

67 9 0
                                    

Yeni bölüm *-* :))
Iyi okumalar.

---------Savaş 'dan---------

Gözlerimi açtığımda güneş hastanenin panjurlarından içeriye giriyordu.
Ben ne zamandan beri uyuyordum? Sabah olmuş ve Ecemsu uyandı mı bilmiyorum.
Kolumdaki serumu koparıp, başımın dönmesine rağmen ayağı kalktım.
Sendeleyerek odadan çıktım. Karşımda hemşireyi görünce hemen Ecemsu yu sordum:
"Ecemsu Yıldız yoğun bakımdan çıktı mı? Uyandı mı? "
Hemşire bana şaşkın bakışlarla bakarak "Serumu neden kolunuzdan çıkardınız? " diye sordu.
Ben bir soru sormadım mı? Salak ya.
"Hemşire hanım. Ben şuan kendimi önemsemiyorum ve farkındaysanız size bir soru sordum. "
"Peki pardon Savaş bey. Ecemsu hanım tehlikeyi atlattı fakat hala uyanmadı diye biliyorum. Doktora sorarsanız daha iyi olur. " dedi ve yanımdan korkarak ayrıldı.

Ecemsu nun olduğu odanın kapısına geldiğimde. Sadece Esra teyzeyi gördüm.
Yanına koşarak gittim ve nefes almadan "Ecemsu nasıl? Beni neden uyandırmadınız?  Ve diğerleri nerede? "

Esra teyze göz yaşlarını  silerek "Şuan daha iyi ama hala uyanmadı. Duru ve Toprak gece hep beklediler. Bende onları  dinlenmeleri için gönderdim. Yunus'u da holdingden önemli bir toplantı için çağırdılar. " dedi.

"Yanına girmemize izin veriyorlar mı? " diye sordum.
"Doktordan izin alıp girebilirsin. Benim girmeme izin verdiler. " dedi.

Doktoru bulup girmek için izin istedim. Hemen uyanmasını beklemeyin ve yanında fazla kalmayın diye zırvaladı. Tabi ki de yanından ayrılmayacağım.

Mavi hastaların giydiği elbise ve maske takıp girdim içeri.
Ecemsu'nun böyle gözleri kapalı,  makinelere bağlı,  yüzü yara bere içinde halini görünce kendime engel olamadım ve gözyaşlarım damla damla akmaya başladı.
Yanına doğru yaklaştım ve yatağının yanındaki tabureye oturdum.
Hepsi benim yüzümdendi. Ecemsuyu yalnız bırakmamalıydım. Elini tutup küçük küçük öpücükler kondurmaya başladım. Şuan uyanık olsa nasılda kalbi hızlı hızlı atar yanakları kızarırdı.
Yüzünü okşamaya başladım. Yaraları vardı yüzünde ama yine de o güzel masum yüzü hala aynı geliyordu bana.
Aglamam daha da şiddetlendi. Ve hıçkırarak Ecemsu beni duymasa da konuşmaya başladım;
"Ben çok özür dilerim. Sen beni çok seviyorsun yalan söyledim sana. Ama ben seni daha çok seviyorum. Bu yatakta sen değil ben olsaydım keşke. Benim olmam lazımdı. Hepsi benim suçum. Beni affet... Söz veriyorum bir daha böyle şeyler yapmayacağım. Hatta istersen sana, beğendiğin polarlarımı bile veririm. Uyan ne olur. "
Ecemsu elimi sıkınca ilk önce hayal olduğunu düşündüm. Sonra bir kere daha sıkınca hemen doktorları çağırdım. Doktorlar içeri girdi. Beni dışarı çıkarmışlardı ve ben sabırsızlıkla iyi haberi duymayı bekliyordum.
Kapı açıldı ve doktor esra teyze ve benim yanıma geldi.
Dakikalar sonra doktor "Ecemsu nun durumu gayet iyiye gidiyor. Bugün uyanır diye düşünüyorum. " dedi.
Derin bir nefes aldım. Bu sefer gözlerimden akan sevinç göz yaşlarıydı. Esra teyzeyle sarılıp sevincimizi paylaştık.
Sonra da Toprağı aradım.

--Dün akşam--

---------Toprak ' dan--------

Ecemsu için Duru da bende çok üzülüyorduk. Esra teyze dinlenmemiz için bizi gönderdi. Ama  ben sevgilimle uyumak istiyordum. Bu yüzden Duru babasına Ecemsu nun yanında kalacağını ve otele bir kaç birşey almak için uğradığını söyledi.
Onlar da zaten Ecemsunun yanına bu sefer biz gideceğiz demişler.

Duru gelene kadar Savaşla tuttuğumuz otel odasını biraz  topladım. Otel odaları tıpkı ev gibi 3 oda 1 salondu.
Sonra moralimiz düzelsin diye bir süpriz yapmak aklıma geldi.
Kapıdan başlayıp oturma odasına kadar yerlerde yol şeklinde mumlar ve gül yaprakları koydum. Oturma odasında da çok güzel bir sofra. Bunun için hizmetlilerden yardım aldım tabi.
Kapının çalmasıyla tüm ışıkları söndürdüm ve son kez suprizimin nasıl göründüğüne bakarak kapıyı yarım açtım.
Duru anlamamış bakışlarla bana bakarken ben hemen söze girdim ve;
"Arkanı dön gözlerini bağlayacağım. " dedim.
"Ne anlamadım? " dedi şaşkın bir şekilde. Bu hali neden bu kadar tatlı olmak zorunda?
Omuzlarından tutup arkasını çevirdim ve elimde duran siyah bez parçasıyla gözlerini bağladım.
Içeri doğru yanımda götürürken dolabın üzerinde hazırladığım bir buket kırmızı gülleri de elime aldım.
Mumların olduğu yere gelince Durunun gözlerini yavaşça açtım.
Duru etrafına hem şaşkınlıkla hemde bir o kadar etkilenmiş bir şekilde bakıyordu.
Arkamda sakladığım çiçek buketini çıkarıp küçük sevgilime uzattım. Yaşlı gözlerle elimden çiçekleri aldı. Dudağıma öpücük koymayı ihmal etmemişti. Ben her gün böyle şeyler mi yapsam?
Slow müzik çalmaya başlayınca tam ortada kalp şeklinde olan mumların içinde dans etmeye başladık. Beş dakikalığına olsa da her şeyi unutmuş gibiydik.
Müzik bittiğinde yemek masasına oturup yemeklerimizi yedik.

Soğuk Esen Rüzgar (Tamamlandı)✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin