Soğuk Esen Rüzgar (Tamamlandı)✔

27. Bölüm: 'Beni hatırlıyorsun'

--------Ecemsu'dan-------

Sabahın erken saatlerinde güne merhaba dedim. Bugün voleybol kursuna gideceğimiz için çok mutluydum. Kaç gündür yaşadığım stresi üzerimden atabilecektim.
Telefonumu alıp Durunun numarasını çevirdim. Dördüncü çalışta halâ açmadığı için biraz telaşlanmıştım. Tam telefonu kapatacakken Durunun sesi kulağıma doldu.

"Alo."
Uykudan kalktığı sesinden anlaşılıyordu.
"Alo Duru aşkım niye geç açıyorsun birşey oldu sandım. "
"Ya Ecemsu mal mısın? Bir insan sabahın sekizinde uykusundan kaldırılır mı? "
"Of sus Duru. Hemen hazırlan bugün voleybol kursuna gideceğiz unuttun mu? "
"Ama daha erken ya. "
"Kahvaltı yaparız diye düşündüm hazırlan ve bize gel. Seni çok güzel bir kafeye götüreceğim. "
"Tamam beş dakika daha uyuyacağım sonra kalkarım. "
"Duruuuu! Beni sinirlendirmeden kalk çabuk. " diye bağırarak telefonu suratına kapattım.
Üzerime ne giyeceğime karar vermek için giysi odama gittim.
Uzun uğraşlardan sonra sarı bir lakoz altına da lacivert sporcu taytı giydim.
Saçımı at kuyruğu yaptım ve siyah spor çantama da çıktığımda giyeceğim giysileri koydum. Siyah ve turkuaz rengi karışımı  adidas koşucu ayakkabılarımıda giyince neredeyse tamamdım.
Zilin çaldığını duyunca acele bir şekilde gözüme rimel ve göz kalemi sürdüm. Dudaklarıma da açık pembe parlatıcımı sürüp merdivenleri hızlı hızlı inmeye başladım.
Duru tam yukarı çıkıyormuş ki ben gelince olduğu yerde durdu.
"Hayret Duru bir saat daha uyuyup geç kalırsın diye düşünüyordum. "
"Ecemsu dalga geçmeyi bırak ve çabuk ol. Zaten sıcak yatağımı bıraktım geldim diye üzgünüm. Biraz daha zorlarsan geri dönüp uyurum ona göre. "
Ağzıma kilit vurup bir daha birşey demedim. Çünkü Duru dediğini yapardı.
Benim arabama bindik ve kursun yolunu tuttuk.
Kurs yakın olduğu için hemen varmıştık. Arabayı park edip Duruyla içeri girdik.
Soyunma odasına girip dolabımıza çantamızı koyduk. Geldiğimizde neredeyse artık herkes buradaydı.
Bazıları yanıma gelip geçmiş olsun demişti. Bir de selini gördüm tabi....
Beni çok şaşırtıp şuan yanıma doğru geliyordu. Geçmiş olsun diyeceğini düşünürken bunun insan olmadığını unutmuşum.
"Merhaba şekerim. Hafızanı kaybetmişsin. Benide unutmuşsundur şimdi ama zamanla hatırlarsın az dövmedim seni. Ben selin. Gerçi hafızanı kaybetmen bir şeyi değiştirmez balık hafızalıydın zaten. Yani bir şey olmaz takma. "
"Ilk olarak hafızamı kaybetmiş olabilirim ama bazı kişileri hatırlıyorum. Bunların içinde malesef sende varsın. Ikinci olarak bence sen hafıza kaybı yaşıyorsun çünkü sen beni dövmedin ben seni dövdüm. Son olarak da bana balık hafızalı demeden önce bir kendine bak daha düne kadar Emir beni seviyordu ama sen hala çocuğun götünden ayrılmıyorsun. O kadar acizsin ki acıyorum sana. "
Selin sinirden kıpkırmızı olmuş bana bakıyordu. Umrumda olduğu söylenemez.
Ayaklarını yere vurarak birşey diyemeden yanımdan ayrıldı. Duru ağzı açık bana bakarken birşey diyeceğini biliyordum.
"Kızım az önceki sen miydin? Harikaydı bu yaptığın. Resmen cevap veremedi. "
Gülerek Durunun omzuna vurdum ve "Hadi sallanma bak başlıyor voleybol." diyerek hocanın yanına gittik.
Hoca beni görünce gülümseyerek "Ooo Ecemsu hanım siz buranın yolunu bilir miydiniz? " diye benimle dalga geçti.
"Hocam aşk olsun. Benim durumumu duymadınız mı? Hastanedeydim bir haftadır. "
"Bir hafta önce de mi hastanedeydin?"
"Of hocam peki buraya canım sıkılınca geliyorum. " dedim ve trip atarak hocanın yanından biraz uzaklaştım.
Duru hocayla şakalaşırken ben kafamı dışarı doğru çevirip etrafa bakındım.
Gördüğüm şeyle donup kaldım.
Gerçek olamaz dimi?
Yani saçmalık! Savaş ve Toprak!  eşofmanlarıyla! bizim kursa! niye gelsin ki?!
Kesin halisülasyon görüyorum.
Duru yanıma gelip baktığım yere doğru baktı.
Ben şok olmuşken o gayet mutlu gözüküyordu.
Koşarak Toprağın yanına gitti ve sarıldılar.
Bende mi sorun acaba yoksa Duru mu çok rahat?
Savaş çapkın gülümsemesiyle içeri girdi.
Bütün kızlar gözleriyle Savaşı yiyiyordu resmen. Özellikle de Selin.
Hatta şuan Selin Savaşın yanına gidiyordu. Ne?
Koşarak Savaşın yanına gittim ve Selinin koluna omuz attım.
"Savaş hoşgeld-" diyecekken sarı yelloz Savaşa elini uzattı.
"Kursa yeni katıldın sanırım. Aramıza hoşgeldin ben Selin.
Nolur sıkma Savaş o kızın elini!
Savaş beni şaşırtarak  sarı kafanın elini sıktı.
"Merhaba ben de Savaş. Hoş buldum."
Aralarına girip "Selin canım sen istersen bir Emire bak. Malum Savaş benim için geldi. " diyerek Savaşın kolunu tuttum.
Selini sinir ettiğimi biliyordum zaten bilerek yapıyorum. 
Selin Savaşın diğer kolunu tutup "Emir seninle ilgileniyor sen bak istersen canım. Biz Savaşla biraz voleybol oynarız. " diyerek kolunu çekiştirdi.
Hayır yani sana ne oluyor o benim ya benim sevgilim. Ama dışımdan bunu söyleyemem Savaşın dalga geçeceğini biliyorum.
"Peki. Siz o zaman oynayın ben Emire bir bakayım. "
Savaş kaşlarını çatarak "Sende gelsene başlıyor voleybol. " diyerek kıskançlığını yine belirtti.
"Tamam. Hadi yakışıklı hocamızın yanına gidelim. " gülümsememi iyice genişleterek onları arkamda bıraktım ve ilerledim.
Duru ve Toprak çoktan hocanın yanındaydı. 
Hoca Toprak ve Savaş a bakarak "Yenisiniz sanırım? Kayıt yaptırmadınız. " diye kuşkulu kuşkulu sordu.
Toprak araya girdi.  "Evet arkadaşımla yeni katılmak istiyoruz kurs sonunda kayıt yaptırsak olur mu? "
"Tabi olur. Zaten hemen başlamamız gerekiyor. Bugün smaç çalışması yapacağız. "
Savaş tek kaşını havaya kaldırdı. "Smaç ne demek? "
Herkes kahkaha atarak Savaşa baktı ama o gayet ciddiydi. Smaçın ne demek olduğunu bilmiyordu.
"Şimdi öğreneceğiz. Hadi sahaya geçelim. "
Hepimiz sahaya gidince hoca takımları kurdu.
Emir hala gelmemişti diyecekken koşarak sahaya giriyordu.
"Kusura bakmayın hocam geç kaldım trafik vardı da. "
Hoca sorun yok der gibi başını salladı ve Emir olanları yok sayıp yanıma geldi.
Bizim grupta ben, Emir, Duru, Toprak, Hilal, Serkan, Kaan vardı. Karşı grup ise Savaş, Selin, Umut, Alev, Çağatay, Mete, Aslı vardı.