34.Bölüm

29 2 0
                                    

       Mehmet babamın bu şekilde duyması beni çok üzdü. Beni bu kadar sinirlendirmeseydi. Ben asla mehmet babamın burada olduğunu unutmazdım. Nermin anneme böyle şeyler söylemesi beni çok sinirlendirdi. Kadının hem hayatını karartmış, hemde iftira atıyor. Bu kadarıda pes doğrusu.  Mehmet babam çok kötü oldu. Ona su verdik, biraz oturttuk. Biz Mehmet babamla ilgilenirken. Demir'in dedesi Nihan hanıma kızmaya başladı. 

"Lanet olsun bu kadarını yapacağına ben asla inanmazdım. Seni bunca yıl hiç tanımamışım. Ben bu kadar nasıl kör oldum. 55 yıllık eşimin nasıl biri olduğunu bu şekilde ögrenmek çok acı veriyor. Küçücük çocuklar sana ders veriyor. Fakat senin umrunda bile değil. Yazıklar olsun seninle geçirdiğim bunca yıla. Sen bana Nermin'in oğluna bakamayacak.  Sadece servet avcısı bir kız olduğunu söyledin. Bende sana inandım, gidip onu görmeye tanımaya çalışmadım. Sana o kadar çok güvendim ki söylediklerinin hepsine inandım.  Ben bunu nasıl yaptım oğluma torunuma. Bundan sonra seninle aynı yastığa baş koyamam. Nihan hanım ben senden boşanmak istiyorum. Ne istersen vereceğim.  Zaten senin umurunda olan da bu para. Ben oğlumun ve torunumun yanında olacağım.  Benim en büyük servetim onlar. Sen para ile bense onlarla mutlu olurum. Bir daha sakın karşıma çıkma. Mehmet oğlum bende sizinle gelip gelinimi ziyaret edebilirmiyim? Biliyorum sizin ayrı kalmanızda benimde katkım var. Tabiki beni görmek istemezseniz sizi anlarım."

"Hadi sende gel baba Nermin'imi daha fazla bekletmeyelim. Bunca geçen yıldan sonra bir saniye bile ayrı kalmak istemiyorum."

Evden birlikte çıktık. Nihan hanımın hâlâ hiç bir şey umrunda bile değildi. Arkamızdan konuşmaya başladı.

"Gidin gidin aman geç kalmayın.  Bu yetimhane kızın da ne bulduysanız?
Benim hiç birinizede ihtiyacım yok. Böylesi hepimiz içinde daha iyi olacak. Herkes layık olduğu hayatı yaşar.  Sizde yetimhane kızına layıksınız zaten."

Bu kadının aklı  para, servet diye diye gitmiş her halde. Biraz önce kocası boşanacağını söyledi hiç umursamadı. Oğlu onu bir daha görmek istemiyorum dedi. Duymamış gibi davrandı.  Torunu onca şey söyledi bunu da önemsemedi. Bu nasıl bir kadın bende anlamadım.  Birde psikolog oluyorum. Fakat bu kadarına da pes artık.  Allahım daha nasıl bir kişilerle karşılaşacağım aceba? Bunları ben daha önce hiç düşünmemiştim. Demir ve ben Demir'in arabası ile önden gittik. Arkamızdan Mehmet babam ve babası Ömer bey geldiler. Mezarlığa geldiğimizde Hakan babam Zehra annemin mezarının başında duruyordu. Mehmet babam çok şaşırdı.

Mehmet: Hakan kardeşim sen burada ne arıyorsun?

Hakan:Mehmet sen öğrendin mi?

Mehmet: Demir ve Aslı kızım bulmuşlar Nermin'imin yerini. Senide mi onlar çağırdı?

Hakan: Mehmet benim sana anlatmam gereken şeyler var. Sen şimdi Nermin'in mezarı burası ona geldiğini söyle. Nermin seni çok bekledi. Siz bir kavuşun sonra olan bitenleri konuşuruz.

Hakan babam yanımıza geldi. Biz biraz ileride beklemeye başladık. Mehmet babamın Nermin anneme yakarışlarını ister istemez dinlemek zorunda kaldık.  Fazla ileriye gitmek istemedik ona birşey olmasından korktuğumuz için. Mehmet babam Nermin anneme içinden geçenleri söylemeye başladı.

"Nermin'im benim dünyalar güzeli sevdiğim. Seni çok aradım,  çok hayaller kurdum. Seni bulduğumda bana kızmaya başladığında.  Sana kendimi nasıl affettiririm diye binbir kelime hazırlıyordum. Benim Nermin'im bu sözlere dayanamaz beni affeder diye. Sen zaten Mehmet'ine hiç bir zaman kıyamadın. Fakat Mehmet'in seni hep kırdı,   üzdü. Sen hep sevmeye, güvenmeye devam ettin. Ben senin sevgine hiç bir zaman layık olamadım.  Şimdi ne söylesem, ne yapsam farketmeyecek sen yoksun. Ben seni ne kadar çok sevdiğimin farkına daha önce varsaydım. Sen bunca acıyı çekmeyecektin. Sana yapılabilecek en büyük kötülüğü yaptım.  Seni evlat acısı ile bırakıp hayatımı yaşayacaktım. Senin Mehmet'in bu kadar vicdansız birisi. Sen bu vicdansız, merhametsiz adamı hayatın boyunca sevdin. Bense senin sevgine hiç bir zaman layık olamadım.  Beni affet Nermin'im sana bu kadar acı çektirdiğim için. Rabbim beni senin acın ile cezalandırdı.  Ben bu cezanın kat ve katını hak ettim. Fakat olan yine sana ve oğlumuza oldu. Sizi birbirinizden ayrı bıraktığım için ben ömür boyu vicdan azabı ile yaşayacağım. Nermin biricik sevdiceğim, hayatımın anlamı banada yer ayır yanında. Bende geleyim yanına hiç değilse orada seni mutlu etmek için çabalayayım lütfen. Bu hayatta sana yaşatamadığım mutluluğu orada yaşatayım. Sen beni ne şekilde olursa olsun affedersin biliyorum. Senin öyle büyük  merhamet dolu bir kalbin var. lütfen benide yanına al aşkım.  Sensiz nefes akmaktan, sensiz yaşamaktan çok yoruldum. Nermin beni bu vicdan azabından kurtar. Seni çok ama çok seviyorum. Sana yaşarken hiç söylemedim. Seni seviyorum demedim. Bende seni ne kadar çok sevdiğimi bilmiyordum. Sen bu kendini bilmez Mehmet'ini böyle kabul et. Hadi aşkım banada yer ver yanında. Biliyormusun oğlumuz bana hiç çekmemiş aynı senin gibi. Sevdiğinden de yaptığından da haberi var. Senin gibi içtenlikle sevebiliyor. Senin gibi sevdiğine değer veriyor. Senin gibi merhametli ve vicdanlı bir hazine bıraktın bana. Bunun için sana ne kadar teşekkür etsem az.  Sana hayatım boyunca minnettarım. Benim küçük sevdiceğim."

Mehmet babam hıçkırıklarla ağlıyordu. Çektiği acının ne kadar büyür olduğu her halinden belliydi. Onu en iyi Hakan babam anlıyordur herhalde. Oda kardeşinin göz yaşlarına dayanamadı. Hemen yanına gidip ona sımsıkı sarıldı. Demir'in dedesi arkamızda kendi kendine söyleniyordu.

"Bunlara ben sebep oldum. Oğlum size bu acıları yaşatan benim. Hepsi benim suçum.  Bilemedim sizin sevginizin bu kadar büyük olduğunu.  Bunlara ben sebep oldum. Beni affedin diyemem affetsenizde bir şey darketmeyecek. Gencecik kız benim yüzümden çok acı çekti. Benim yüzümden hayatınız buyunca mutsuz oldunuz. Ben bunlara nasıl katlanacağım. Nihan hanımın yaptıklarını anlamalı ve engel olmalıydım. Ben hiç bir işe yaramaz bir adamım. Bunca yıl gözümün önünde olanlara kör olduğum için.  Ben en büyük cezalara layık bir adamım. Hepsi benim suçum."

Demir dedesinin yanına gitti. Onun ellerinden tuttu. Dedesinin saha fazla üzülmesini istemediği için ona bir şeyler söylemeye başladı.

"Dedeciğim senin suçun yok sakın böyle şeyler düşünme.  Nereden bilecektin babannemin bu kadar kötülük yaptığını.  Bizde bilemedik insan sevdiklerine böyle şeyleri konduramaz. Lütfen babamın şimdi bize ihtiyacı var.  Onun yanında biz dik durmalı ve acısını hafifletmeliyiz. Sana oğlunun ihtiyacı varken sende onu üzme. Hadi dedeciğim şimdi aile olmamız. Birbirimize kenetlenme zamanımız. Acılarımızı ancak böyle hafifletiriz."

Birlikte babamların yanına gittik. Onlara sarıldık ve ne olursa olsun yaşamak zorunda olduğumuzun hepimizde farkındaydık. Gün daha fazla acı çekme günü değil. Birlik ve beraberlik günüydü. Annelerimizin bizide böyle görünce mutlu ve huzurlu olacaklarını biliyorduk. Hiç beklemediğim anda kocaman bir ailem oluyordu. Babalar ve dedeler hepside çok tatlı insanlardı. Babanne dışında...

UğurböcüğümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin