13

238 8 0
                                    

12. Bölümün kaldığı yerden...

Arel o gece uyuyamamıştı. Şimdi sevgili miydiler? Ne yapmalıydı? Sevgili olunca ne oluyordu yani? Anlamı neydi? Daha önce kimseyle sevgili olmamıştı. Genç bir çifte de şahit olmamıştı. Hiçbir şey bilmiyordu. O an pişman oldu. Aslı'yı seviyordu; Bundan emindi fakat aralarındaki ilişkiye isim vermek..? Bu herkesleşmek olmaz mıydı? Onların ilişkisi zaten farklıydı. Umut ile karanlık.

Aslı'nın ise daha önce birçok kez sevgilisi olmuştu lakin ilk kez Arel gibi bir adamla birlikteydi. Zaten dünyada onun gibi başka bir insanın olabileceğini hayal edemiyordu. Hayal gücü bunu kaldırmıyordu. Kim bu kadar hassas olabilirdi? Ya korkak? Hangi 19 yaşındaki adam en ufak bir umutta çocuklar gibi seviniyordu? Yere düşmüş yetişkin bir insanı yerden kaldırmak için iki elini de tutmanız gerekir. Küçük çocukların ise işaret parmağınızı tutması onlar için yeterli olur çünkü sizden alacağı güç zaten azdır. Onları ayağa kaldırmak kolaydır. Arel olgun biriydi, çocuksu oluşu karakteristik özelliği de değil; Farklı bir şeydi. Onun içinde bambaşka bir dünya vardı ve Aslı bunu görebiliyordu. Sanki uzay boşluğunda yıllar harcayıp sonunda yeni bir galaksi bulan astronot gibi. En ufak bir sevince umut bağlıyordu çünkü onun daha önce hiç umudu olmamıştı. Uzun süre koştuğunuzda bir yudum su mu içersiniz, bir şişe mi? İşte onu mutlu etmek bu yüzden kolaydı. Kendisi bile neyin onu mutlu edeceğini bilemezken Aslı, onun içini keşfedebiliyordu.

Arel de aynı hisleri Aslı için duyuyordu. Evet, hayatına çok fazla insan girmemişti ancak, Aslı kadar sabırlı bir insanla karşılaşmayacağından da emindi. Arel için de bu sabır farklıydı. Mesela kız uzun bir kuyrukta beklemekten hiç hoşlanmazdı. Arel'i iyileştirmek için ise büyük bir sabırla çaba harcıyordu. Kimse uzun bir kuyrukta beklemeyi sevmez, ancak Aslı Arel'e yardım etmeyi seviyordu. Onu iyileştirmeyi seviyordu. "Kızların duyguları daha hassastır" söylemini inkar edecek bir genç kız varsa o da Aslı'ydı. Çok fazla şey atlatmıştı. Arel annesini kaybetmişti, Aslı da babasını. Tek fark, adam annesini gözleri önünde - tek kayıp ölüm değildir - kaybetmişti, Aslı ise sadece haberini almıştı. Aynı yara, biri daha derin. Biri kabuk bağlıyor, diğeri sürekli kanıyor.

Genç adam bu düşünceler içerisindeyken elini yumuşak bir elin kavradığını hissetti. Aslı'ya dönüp gözlerini kırpıştırdığında, gözyaşlarının biriktiğini ve yanaklarından süzülmekte olduğunu fark etti. Aslı kaşlarını kaldırıp dudaklarını kıvırdı.

Elini adamın yüzüne koydu. "Sabah sabah ne oldu?" Arel aceleyle ıslak yanaklarını çıplak kollarına sildi ve gülümsedi.

"Bir şey yok. Her zamanki halim."

"Her zamanki halin, gülerkenki halin olmalı artık." Arel konuyu kilitlemek için yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Aslı'nın yüzü hala asıktı. Genç adam gülümsemesini yüzünde genişletince gözleri küçüldü, kenarları kırıştı ve ağzının yanında küçük çizgiler, yanaklarında gamzeler belirdi. Kadın, adamı gamzelerinden öptü. Arel tekrar düşündü. Şimdi sevgili olmak bu muydu? İyi de, onlar her zaman böyleydi. Sevgili olmanın farkı neydi? Yoksa başından beri sevgili miydiler?

"Kafanda yine hangi düşünceler dolanıyor, Arel Çağlayan?" Arel sirkelendi.

"Hı? Yok... Yok bir şey. Uykumu alamadım sanırım."

"Var kafanda bir soru. Dökül." Dudaklarını birbirine bastırdı. Söylemeli miydi emin değildi.

"Sevgili olmak nedir Aslı?" sonunda kelimeler dudaklarından dökülüverdi. "Sevgili olan insanlar ne yapıyor? Önceki halimizden farkı ne? Yoksa hep mi sevgiliydik?" Aslı dudaklarını birbirine bastırdı. "Hep sevgili miydik" sorusu onun kötü hissetmesini sağladı. Arel ile ilk muhattap olduğu zamanlarda başkasını seviyordu. Aşk mıydı emin değildi hala ancak, şuan Arel'i sevdiğinden emindi.

KİMSELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin