Yüzükler takılmış, kurdeleler kesilmişti ama ben ve aklım tüm bu tören sırasında Toygar'ın elimi kerpeten misali sıkan ellerindeydim. Öyle donmuş kılımı dahi kıpırdatamıyordum. Herkes söz merasimiyle ilgilenirken biz ikimiz geride dikkatlerden uzak bir sekilde dipdibeydik. Kafamı oynatıp ona çevirdim ve aramızda santimler kaldığını çok geç farkettim. Hayran olduğum gözlerde kendimi yine kaybolurken bulmuştum ve Toygar'ından benden geri kalır yanı yoktu. Ellerimi çekiştirip bu anı bozdum ve kendimi geri çekip onunla arama soğuk duvarlarımı çektim. Bu işten pek memnun kalmayan Toygar saçını dağıtıp bakışlarını benden çekti. Kendime gelmek için yüzüme soğuk su çarpmak iyi gelecekti. Adımlarımı banyoya yönlendirdim.
Lavoboya gelir gelmez suyu açtım ve aynada kırmızıya dönen suratımı inceledim. Resmen ufak bir dokunuşla bu hale gelmiştim. Ellerimi soğuyun altına sokup yüzüme su çarpmaya başladım. Her suyla birlikte serinlediğimi ve rahatladığımı hissediyordum. Ellerimi tekrardan ıslatıp enseme götürdüm. Enseme değen su damlaları daha iyi hissetmemi sağlamıştı ve gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.
"Acı kahve ha?
Burnuma dolan yanlış kokuyla hayal gördüğümü düşündüm. Kesinlikle baharat ve odunsu koku almıyordum, hayal ediyordum. Tam belime değen ellerle birlikte yerimden sıçradım ve gözlerim fal taşı misali açıldı. Kesinlikle duyduklarımda hissettiklerimde hayal değildi.
"Lanet olsun, benden korkma.
Toygar arkamda belimi tutmaya devam ederken kafasını omzuma yaslayıp kendini kaybetmiş bir şekilde konuşuyordu. Ellerim ensemde öylece asık kalmış ve doğru duyup duymadığımı idrak etmeye çalışıyordum. Ona doğru dönmeye çalıştım fakat kolları buna izin vermiyordu. Ellerimin üzerine konan öpücüklerle kıpırdanmayı kesip kendimi bıraktım. Pes ettiğimi anlayan Toygar birazda olsa kollarını gevşetip dönmeme izin verdi. Özlediğim bakışlara nihayet kavuşmuş ve uzunca onlara bakmaya başlamıştım. Bu halde saatlerce durmaya razıydım. Ellerimi hevesle kaldırıp gür siyah saçlara daldırdım ve okşamaya başladım. Toygar beni tutup kendine bastırmış ve adeta birbirimize kenetlenir bir hale gelmiştik. Kokumu derin derin içine çekerken aynı işlemi bende ona uygulamıştım. Baharat kokusunu, gür saçlarını, zifiri gözlerini, geniş ve güçlü göğsüne yaslanmayı, beni kollarının arasında sarmasını, her şeyini özlemiştim. İkimizde aynı anda kendimizden kopmadan biraz geri çekildik ve bakışlarımız dudaklarımıza inerken ikimizde mesajlarımızı ilrletmiş ve almıştık. Aramızdaki milimleri birlikte kapatırken özlediğim sıcak dudaklara kavuşmuştum.
"Ups!!!! Pardon, pardon. Siz devam edin.
Bu anı bozana milyonlarca küfür gönderip Toygar'la hemen ayrıldık. Banyo kapısının ağzında bize sinsice sırıtan Çağlar ve Selin'e öldürücü bakışlar attım. Toygar'da benden daha sert bir şekilde davetsiz misafirleri bakışlarıyla öldürmeye başlamıştı. Ya abicim biraz daha geç gelseydiniz n'olurdu? Elimi saçıma daldırıp saçımı kaşıdım. Boğazımı temizledim ve ortamı dağıtmaya çalıştım.
"Selin artık eve gitsem iyi olacak.
Selin'in cevap vermesini beklemeden kapıda duran ikiliye omuz atıp çantamı almak için Selin'in odasına ilerledim. Tanrım biraz önce neler olmuştu. Hayal değildi değil mi? Lütfen her şey gerçek olsun. Çantamı alıp odadan geri çıktığımda Yılmazlarda gitmek için ayaklanmış ve vedalaşıyorlardı. Bende Ayhan amca ve Emine teyzenin yanına ilerledim.
"Ah kızım sen nereye? Bu gecede kalsaydın. Gece gece nasıl döneceksin.
Emine teyze hemen endişeli anne moduna girerken Ayhan amcada onu destekleyen sözler kurmaya başlamıştı. Tam ağzımı açıp itraz edecekken yüzümün aydınlanmasına ve gerçek bir gülümseye sahip olmama neden olan ses konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi Koruma (Tamamlandı)
Tiểu Thuyết ChungYeraltı dünyasının kalbi Kapan. Tüm pisliklerin kaynağı. Kaçak dövüşlerin ev sahibi. Asi'nin evi. Tüm hayatı. Yaşama şansı. Ne kadar şanssa artık. Yeraltı dünyasının yenilmez asi kızı. Taki o geceye kadar. Bir kaç saatte tüm hayatını değiştirecek bi...