2.Kitap Duyurusu

20.9K 321 11
                                    

     Arkadaşlar ikinci kitabımı yayınlandım kütüphanenize ekleyebilirsiniz

MELEZ SERİSİ 1. KİTAP

Tam 100 yıl süren savaş. Nükleer silahların her şeyi yıkıp yok ettiği bitik bir dünya. Bu dünyada hayatta kalmaya çalışan bir grup insan. Ve hayatta kalmak için savaştıkları şey SU. Afrika'da başlayıp İstanbul'da devam eden bir macera.

Tuana bundan 20 yıl önce ülkesinden kilometrelerce uzak, kurak topraklarda dünyaya geldi. Şimdiyse sadece siyah adamlardan duyduğu efsanelerle tanıdığı ülkesine geri dönüyor.

******

"Burası, burası neresi böyle?

Masmavi sonsuz görünen şey, bu... burası su... Hayal görüyor olmalıydım. Ağzım şokla açılmış kasanın kenarlarına yapışıp hayranlıkla karşımdaki harika şeyi seyrettim ve hemen sonra dikkatimi başka şeylerde çekti. Bu mavi güzelliğin yanındaki kasvetli bir havaya sahip olan gri kent.

Uzaktan görünen şehirin yüksek, harebe içindeki yıkık beton yığınlarına korkuyla bakıyordum. Hayatımda gördüğüm en koca yaratıklardı ve kalbim ağzımda atıyordu. Griliklerin çevresini kaplamış hayata tutunmaya çalışan yeşil bitkiler... Yaklaştıkça felaketin boyutunu daha ayrıntılı görebiliyordum. Büyük çukurlarla dolu geniş yollar ve yolda terk edilmiş paslanmış, hurda arabalar. Terk edilmiş devasa boyuttaki kent korkutucu görünüyordu. Sanki ölmüş gibiydi. Bu zamanki hayatım boyunca tek gördüğüm verimsiz, çorak toprakların dışında burası daha ölü ve korkunç duruyordu. Bilgelerimizden dinlediğim efsanelerdeki masmavi denizi, boğazı ve yemyeşil örtüsüyle İstanbul, bu yıkık dökük kent olamazdı.

"Kostantin'e hoşge...

Asker sözünü bitiremeden tam boğazından yediği kurşunla yüzüme fışkıran kanla birlikte kasadan aşağı düştü. Silah sesleri büyük bir gürültüyle patlarken onlara eşlik eden çığlığımla yere çöktüm. Sıcak kan tenimde süzülürken Samanta'yı koruma iç güdüsüyle sıkıca sarılıp korkuyla titremeye başladım. Bizi kaçıran askerler ne olduğunu anlayamadan siper almış ve ateş edenlere karşılık veriyordu. Burası cennet ve cehennemin kesiştiği yerdi.

●●●●●

Herkes çizilmiş adamı ilgiyle izliyordu. Kasanın kapağı açılmış ve iki adam daha kasaya çıkmıştı. Bu adamlarda diğeri gibi şişkoydu ve daha ne kadar şişman adamla karşılacağım diye düşündüm. Şimdi kasada üç yabancıyla birlikteydik ve merakla onlara bakıyorduk. Çünkü üçüde bizim aksimize saçlara sahipti ve saçları, bedenleri çok temiz duruyordu. Kasaya atlayan iki adamla bakışlar onlara çevrilmişti. Biri esmer biri sarışan olan adamların sert ifadeleri ürkmeme neden olmuştu. Ten renkleri ve saç renkleri farklıyken aynı kahve gözler ve aynı yüz yapılarıyla birbirlerini andırıyorlardı. Üçüde siyahlar içindeki kıyafetlerin içindeydi ve ayaklarındaki asker botları onlarında asker olduğunu bildiren tek şeydi. Kamyonet tekrardan çalışıp ilerlemeye başlamıştı ve hepimiz o kadar çok korkmuştuk itiraz edemiyorduk. Hem etsek ne yapabilcektik, kaçsak nereye gidecektik? Hayatımızda görmediğimiz şeylerin içine düşmüş ve kim bizi nereye çekse oraya gidecektik.

    Kamyonet gri delik deşik yolda ilerlerken artık hemen yanından geçtiğimiz devasa binalarla korkuyla baktım. Binaların pencereleri ve kapıları yıkık dökük bir vaziyetteydi. Bazılarıysa camla kaplı parlıyordu. Bu kadar devasa bir şehrin bir zamanlar dolu olduğuna inanamıyordum. Efsanelerdeki İstanbul'un bu korkunç yer olduğuna inanamıyordum. Arada gönderdiğim kaçamak bakışlarımı çizilmiş adama çevirdim ve onunda benim üzerimde olan mavi gözleriyle kesiştim. Ondan korkarken hemen gözlerimi kapayıp kafamı kollarımın arasına gömdüm. Evimden bu kadar uzakta bir başıma kalmıştım.

    Araç büyük bir binadan çift kapılı, paslanmış demir bir kapıdan geçip kendimizi dört tarafımızın binayla sarılı olduğu bir alanda bulduk. Boynumu ağrıtan yüksekliğe baktım dört tarafımızı saran binanın katlarını tek tek saymaya başladım. 30'dan sonrasında boynumu daha fazla tutamamış ve saymayı bırakmıştım. Tahminimce 40 küsür katlıydı ve bu bina kirlenmiş krem renginde beton binaydı.

Asi Koruma (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin