Bölüm 22 | Savaş

995 69 12
                                    

Hoşuma gidip gitmemesi onu ilgilendirmezdi. Yanımdan gidip bara girdiğinde arkasından bakakalmıştım.

Beynimi dağıtmak için Sılayı aradığımda açmamıştı. Heyecanlanması için birkaç defa daha arayıp telefonumu cebime koydum.

Bardan uzaklaşmaya başladığımda telefonumu tekrar çıkartıp Doğanı aradım.

"Nerdesin?"

"Evdeyim güzelim sen de gel beraber film izliyoruz."

Dalyayı kasteddiğini biliyordum. Ama hayır film izlemek istemiyordum.

"Kiminle?" tahminime rağmen yine de sormuştum.

"Dalya burda ve birazdan Kağan yeni sevgilisiyle geleceğini söyledi." Kağan reddedileceğini aklının ucundan bile geçirmemişti. Yeni sevgilisi dediği kızın benim oldugumu düşünüyordum. Kapı zilinin sesi geldiğinde bekledim.

"Kağan geldi."
Benimle konuştuğunun farkındaydım. Bir müddet sonra duyduğum şeyler beni şok etmişti.

Tiz sesli bir kız kendini Kağanın sevgilisi olarak tanıttığında gerçekten çok şaşırmıştım. Telefonu kapatıp tekrar X bara doğru yürümeye başladım. Neler döndüğünü anlamayacağımı sanıyordu fakat yanılıyordu.

Akıl oyunlarından bıkmıştım. Adımlarımı hızlandırdığımda yrni düşünceler beynimi işgal etmeye başlamışlardı.

Barsın tam olarak derdi neydi bilmiyordum ama bulacaktım.

TUNAHANIN BAKIŞ AÇISINDAN

"Ne yapıyorsun sen telefonda bu kadar." tanımadığım bir kız yanıma oturduğunda yerimi değiştirdim. Zişan beni öldürürdü!

Başımı kaldırıp etrafımı kontrol ettikten sonra tekrar telefonuma döndüm. Tumblrdaydım.

Kafama yediğim tokatla kendime gelip vuran kişiye döndüm.

"Ne bok yiyorsun yine lan?"
Bars, Barslığından taviz vermeden yine Barsca konuşmuştu. Ona göz devirip konuştum.

"Yankı nerde?" beni kaşları çatık bir şekilde süzdükten sonra konuştu. Sanırım Kağanın Yankıya karşı birşeyler hissettiğini öğrenince benden bile şüphelenmişti.

Ellerimi teslim oldum dercesine havaya kaldırdım. Başımı yana çevirdiğimde Adan ve Sılayı gördüm. Çifte penguenler gibiydiler. Çünkü Adan Sılaya birşey uzatıyordu ve Sıla şaşırmış gibi yapıyordu. Kızlardan hiçbirşey saklanmıyordu. Ne yapıp ediyorlar ve en sonunda öğreniyorlardı.

Tek taş kavramı da penguenlerden geliyordu. Penguenler evlenirken güzel bir taş bulup eşlerine getirir ve bu şekilde evlenmiş olurlardı. O kutuplarda taş bulmanın zorluğu mu dersin taşı bulamazsan kadının tribi mi dersin hangi canlı olursa olsun erkeklerin işi çok zordu.
"Sanane."
Barstan farklı bir cevap beklemiyordum fakat sinirlerimi bozmuştu. Kaşlarıyla telefonumu gösterip başını 'Ne yapıyorsun?' der gibi sallamıştı.
"Tumblr." bu sefer o gözlerini devirmişti.
"Yankı da şu aralar hep onunla uğraşıyor." omuzlarımı dikleştirip sırıttım.
"Ona bloğumu öner." sırıtma sırası ondaydı. Tek kaşını kaldırmıştı.
"Kardeşin bir tumblr fenomeni!" bakışlarını yumuşatıp telefonuma bakmak için eğildi. Bars, sosyal medyada hesabı olmayan sadece kızların arasında 'Bir Barsım olsun başka hiçbirşey istemem!' deyip birbirlerine espriler yaptıkları ve gizli çekilme rekorları kıran herkesin merak ettiği asosyalin tekiydi. İlk postu gördüğünde 'Bu ne oğlum?' deyip kafama indirmişti. Bir mağazanın girişinde çekilmiş bir fotoğraftı. Üzerinde komik ve saçma şeyler yazıyordu.

"Geveze avratlar girmesin dinime başımı şişiriyorlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Geveze avratlar girmesin dinime başımı şişiriyorlar." kartonun üzerine yazılmış yazıyı okuduğumda Bars ciddi miyim diye bir daha bakmıştı. Kısık sesle okumuştu.
"Bihterin fantazi taytları geldi." başını kaldırıp bana baktığında gülmemek için şekilden şekle giriyordum.
Kafama indirip sırıttı.
"Biliyor musun buranın yerini?" onun gibi sırıtmaya çalışıp konuştum.
"Bihterin taytlarından mı alacaksın?" gülerek kafama indirdi.
"Sen biliyor musun onu söyle?" kahkahayla birlikte başımı olumsuz anlamda salladım. Gülümsemeyi bırakıp konuştu.
"İyi ki bilmiyorsun. Sende onları alacak beyinsizliği sezebiliyorum." illa laf sokacaktı. Bana sorulan bir soruya odaklanmıştım. Gerizekalıymışım gibi süzüldüğümü farkedince Barsa bakarak okumaya başladım.

"Abi arkadaşla iddiaya girdik kazanırsam yüzlük rakı alacak. Bir kız var, bizim mahallenin en egolu kızı nasıl düşürecem?"

Kollarını birbirine bağlayıp sırıttı. Tek kaşını kaldırıp beni beklemeye başladı. Omuzlarımı dikleştirerek yazmaya başladım.
"Bilmem çaktırmadan çelme falan tak."
'Başını ne yaptın?' Der gibi salladığında yazdıklarımı sesli bir şekilde okudum. Sesli bir kahkaha attığında sevinçle ona döndüm.

"Komik olan yazdıkların değil panda suratlı. Komik olan bunları bir marifet gibi okuman."

Sözlerine karşılık suratımı buruşturup arkamı döndüm.
"Yankı geliyor." Yankı sakin sakin yürürken bana odaklanmıştı. Benden pek hoşlandığını sanmıyordum. Kaşlarını çatıp Barsa döndüğünde bir şey bekliyor gibiydi. Bars umursamadan saçlarını karıştırdığında hiçbirşey olmamış gibi buraya gelmeye devam etmişti. Bakışlarımı ondan çekip Barsa döndüm. Yankı tam ortamızda durup konuşmaya başladı.
"Yutacağımı mı sandın Bars Han?" Bars hiçbirşey söylemeden Yankıya bakmıştı.
"Sandığın kadar saf değilim." kendinden emin bakışlarını üzerimize diktiğinde Bars ayağa kalkmıştı.
"Sen neyi ima ediyorsun?" Yankı gıcıklaşmaya başlayan bakışlarını Barsın sert suratına dikip tekrar konuştu.
"Kağanın senin için çalıştığını anlamayacak kadar saf mı görünüyorum?" Barsın suratının değiştiğini farkettiğimde inanamamıştım. Yapmış olamazdı! Bozuntuya vermemeye çalışarak alaycı bakışlarını Yankının üzerine dikmişti.
"Hayal gücün kendini aşmış." Tekrar savunmaya geçmişti.
"Kağanı tuttun çünkü senin adamın olduğunu anlamamı istemiyordun. Doğana söylememden korkuyordun çünkü sen yaptıklarını erkekçe meydana dökmek yerine saklayacak kadar aşağalık bir adamsın!" Barsın kızaran gözlerini gördüğümde hamle yapmak için çok geçti. Ellerinin arasına Yankının saçlarını doladığında Yankı dolan gözlerine rağmen güçlü durmaya çalışıyor gibiydi.
"Sen az önce ne dedin? Aşağalık mı? Bunu babası öldüğünden beri ergene bağlayıp Doğanı hayatının merkezi yapan bir kız mı söylüyor." Bars çok ileri gitmişti. Sinirlendiğinde ne bok yediğini bilmiyordu. Yankı Barsın ellerinin arasından kurtulup kasığına tekme atmıştı. Bars yere çöktüğünde saçlarını kavrayıp damarları belirene kadar çekmişti. Ellerini boynuna götürüp birkaç çizik attığında Barsı bırakması için hamle yapmıştım. Barsın durmam için verdiği emri yerine getirerek beklemeye başladım.
Barsın kanayan boynu beni yerimde durduramıyorken Yankı hala ellerini çekmiyordu.
"Aşağalık? Kelime anlamını bildiğinden bile emin değilim. Aşağalık kimlere denir biliyor musun Siyahlı? Tüm hayatı yıkılmışken pes etmeyip yine de birşeylere tutunmaya çalışan insanları küçümseyenlere denir. Ya da babasının ölüsünü gördüğünde gözyaşlarını saklamak için başını sandalyelerin arasına gizlemeye çalışan o küçük kızı hiçe sayanlara denir. Peki o kız neden saklıyordu gözyaşlarını biliyor musun?"

Koluna yüklenip Barsın saçlarını daha çok çektiğinde tekrar konuşmuştu.
"Çünkü o kız sizin gibi aşağalıkların onu hep gözyaşlarından vuracağını biliyordu."

Barsın saçlarını sakince bırakıp tekrar dağılan saçlarını düzelttiğinde şaşırmıştım.
"Seni artık görmek istemiyorum."

Ellerindeki Barsın boynundan akan kanı pantolonuna silip arkasını dönmüştü. İlerlemeye başladığında şaşkın bir şekilde arkasından bakıyordum. Bir deprem yaratmış ve sadece gitmişti. Barsın öylece arkasından baktığını gördüğümde hala çok saşkındım. O kız her neyse pes etmiyordu. Ve herşeyi tek tek çözene kadar da pes etmeyeceğini biliyordum.

SİYAHLI | Kelebek EtkisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin