Bölüm 24 | Uyumsuz

999 70 0
                                    

YANKININ BAKIŞ AÇISINDAN

Yeşil üzerine duman duman yayılmış pembe kadar uyumsuz, huzur bozan ve itici görüntüler beynimde dolanırken ona bu şekilde bakmak beni zorluyordu.
"Bars Han." Dudaklarımdan dökülen ismi bir uğultu olarak boşluğa yayılmıştı. Ellerini hafifce yanaklarıma koyup baş parmağını gözümün altına sürttü.
"Sen böyle bir adam olma." Bu tür işlere bulaşmasın istiyordum. Temiz bir adam olsun, içinde gördüğüm masum çocuğu dışında da göstersin istiyordum.
"Zorundayım." Gözlerimi irileştirmemek için zorlanıyordum. Kabullenmişti.
"Sen bir adama hiç düşünmeden silah doğrulttun Bars." Gözlerini üzerimden alıp direksiyona dikmişti.
"Böyle olsun istemedim." Onun hiç yoktan böyle bir şey yapmamayı istemesi bile içimi rahatlatıyordu.
"İstemediysen neden yaptın?" Aklıma tezat söylediklerimi beyninde tartmıştı.
"Beynim durmuş gibiydi. Ben bir adam öldürmek için sıktım. O adamı öldürmemiş olsam bile bunu yaptım. Bunun hiçbir mazeretini bulamam. İçkiliydim, kafam iyiydi diyemem. Birilerinin sözüyle ya da değil bir cana kıyıyordum ben bir hayatı mahfettim Yankı. Ve ben bunun altından nasıl kalkacağımı bile bilmiyorum." Başını direksiyondan kaldırıp gözlerime bakmıştı. Diğer elini de yanağıma uzatıp konuşmaya devam etti.
"Ama ben buyum Yankı. Ben böyle pislik bir adamım." İki elini de yanağımdan çekip başını tekrar yere eğdi.
"Benden uzak dur." Söyledikleri nedenini anlamadığım şekilde kalbimi asite batırıp çeker gibi hissettirse de çaktırmamaya çalışıyordum. Dudaklarımı aralayıp konuşmak için çabalıyordum.
"Senden uzak durmak istemiyorum." Söylediklerime inanamazken Barsın gözleri üzerimde şaşkın bir şekilde dolaşmaya başlamıştı. Heyecandan ne yapacağımı şaşırırken arabadan inmiştim bile. Elimi ağzıma götürüp ısırdıktan sonra dizime vurup kendime söylenmeye başladım. Tam bir gerizekalıydım! Ne demiştim çocuğa öyle? Belime uzanan bir elle bir anda dönünce havadaki ellerim sert göğsüne çarpmıştı. Buruşan suratımla yüzümü yukarı kaldırdığımda burnum çenesine çarpmıştı. Hemen başımı tekrar eğip beklemeye başladım.
"Başını kaldır." Yumuşak sesi emrini yerine getirmeme sebep olmuştu. Hafifce başımı kaldırdığımde dudaklarımız arasındaki o küçük mesafeyi tahmin edemeyecek kadar çok heyecanlanmıştım. Bu heyecan da neyin nesiydi! Nefesi nefesime karışırken konuşmuştu.
"Sen az önce ne dedin?" Duyduklarını kontrol etmek istercesine sorduğunda başımı salladım.
"Bağlanacaksın." Hala o gıcık egosunu koruyabiliyordu. Durumumu önemsemeden geri çekilip çıkıştım.
"Ben bağlanmam! Bağlanmak aptallıktır." Kendimce doğru söylüyordum.
"Bana bağlanmaktan bahsediyoruz." Büyüklenircesine konuştuğunda suratımı buruşturdum. Omuz silkip konuşmuştum.
"Sana mı bağlanacağım ben be!" Yüzümü ondan başka yerlere doğru tutmaya çalışıyordum.
"Seni biryere götüreceğim." Söylediği şey beni heyecanlandırsa da çaktırmıyordum.
"Ve göstereceğim yer benim için fazlasıyla önemli." Merakım git gide artıyordu. Yine omuz silkmiştim. Hiçbirşey söylemeden ilerlemeye başladığında arkasından geleceğimi sandığına emindim. İnatçılıkta dünya rekoruna doğru koşarken bir anda arkasına dönüp bana bakmıştı. Sert bakışlarını üzerimde gezdirip bağırdı.
"Buraya gel!" Gitmeyecektim. Oraya doğru gitmediğimi gördüğünde buraya doğru gelmeye başlamıştı. Yavaş yavaş ilerlerken ben ne olduğunu bile anlamadan yanıma gelmiş ve beni kucağına almıştı. Ağzımdan kaçan çığlıkla beraber Barsın kahkahası da boş sokakta yankılanmıştı. 'Sana gelmeni söylemiştim.' der gibi bakışları kalkan tek kaşıyla birlite suratımda dolanırken sırıttı. Kucağındaydım ve bu rahatlatıcı değildi.

"Bırak beni manyak!" Bağırışlarım onun için birşey ifade etmiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bırak beni manyak!" Bağırışlarım onun için birşey ifade etmiyordu. En sonunda debelenmeyi bırakıp yüzümü ondan çekmek için uğraşmıştım. Bir motorun önünde durduğumuzda bana yaptırdıkları aklıma gelmişti. Saçma salak zevkleri olan saçma salak bir çocuktu. Kim motorun arkasından salak gibi tutunupta arkadaşına daha hızlı sürmesi için bağırırdı ki! Hemde kaykayın üzerindeyken. Bu çocuk tam bir çatlaktı. Ben onun aksine adrenaline hiç gelemeyen hatta hızdan bile korkan küçük bir bebektim. Motora bindiğinde söyletmeden arkasındaki yerimi almış ve ceketini avuçlarımın içinde kavramıştım. Tabi ki de sarılmayacaktım! Kafasını bana doğru çevirip bir anda motoru gazladığında tiz bir çığlık atarak beline yapışmıştım. Benim aksime gür kahkahası kulaklarımı doldururken beline sarılan kollarımı çekmem imkansızdı.
"Yavaşla allahın belası!" Hızdan korktuğumu bilmesine rağmen çok hızlı kalkmıştı. Hızını yavaş yavaş düşürmeye başlamıştı. Beline ahtapot gibi sarılan kollarımı gevşettiğim anda tekrar hızlanıyordu. Sinirden tekrar bağırıp hızımızı önemsemeden tek kolumu kaldırmış ve omzuna çimdik atmıştım. Hiç etkilenmemişti fakat ben rahatlamıştım. Asfaltla çevrili bir araziye geldiğimizde durmuştuk. Etrafıma biraz daha bakındığımda bir grup insan da görmüştüm. Bars ilerlemeye başladığında bende arkasından ilerliyordum. Yaklaştıkça gördüklerimle gözlerimde irileşiyordu.

Koyu göz makyajı deyiminin dibine vurmuş kızların vücudunu sarmalayan adamlar iğrenç bir şekilde beni süzüyordu. Eğilip ne giydiğime tekrar baktım. Yarım kol sade bir bluz ve kot pantolonla gayet sıradan ve itici görünüyordum. Bars üzerindeki deri ceketi çıkarıp omuzlarıma örttükten sonra beni kollarının altına almıştı. Başımı omzuna gömdüğümde kendimi tavus kuşu gibi hissetmem kaçınılmazdı.
"Selam gençler!" Yüzündeki siyah boyalar ve piercingi ile gayet korkutucu görünen fakat onun aksine ince sesli adamın bize seslenmesi gülmeme sebep olmuştu. Bana dönen bir kaç sert bakışla birlikte yerime iyice sinmiştim. Barsın baş hareketiyle selam vermesiyle birlikte kutsamış gibi yanında dolaştırdığı beni alıp ilerlemeye başlamıştı. Barsınkine nazaran daha iri bir motorun önüne geldiğimizde binmişti. Bu sefer bineceğimi düşünmüyordum. Bir yarış pistinde olduğumuz belliydi. Hızdan korkarken daha önce hiç olmadığı kadar hızlanacak olan bir motorun üzerinde olmak bana oldukça korkutucu geliyordu. Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Burda mı kalmak istiyorsun?" Biraz düşündükten sonra olumlu cevap vermiştim. Hepsi motorun üzerinde olacaksa burda durmamın da bir sakıncası yoktu. Cevabını alır almaz umursamazca yanımdan hızla uzaklaşmıştı. Tam bir öküzdü! Herkes yavaş yavaş motorlarına binerken fazla mini giyinen kızlar da onların arkalarındaki yerini almıştı. Ortada tek kız kalmıştı. Tanımadığım kız sadece iç çamaşırlarıyla mide bulandırıcı bir şekilde asfalt yolun ortasına geçmişti. Tek kolunu havaya kaldırıp hızla indirdiğinde Bars çoktan başa geçmişti. Asfalt yolda darie çizmeye başladıklarında çoğusu şimdiden feci şekilde yere kapaklanmıştı. Heyecanım ve korkum git gide artarken gözlerimle Barsı takip ediyordum. Elimi tekrar ağzıma götürüp ısırdığımda Bars bana bakmıştı. Öne doğru iyice yaslanıp mümkünmüş gibi hızını biraz daha artırdığında bayılacak gibi hissediyordum. Gözlerim ona birşey olacak korkusuyla kararmaya başladığında insanlar bağırmaya başlamıştı. Gözlerimi açıp baktığımda Barsın motor üzerinde ayağa kalktığını gördüm. Herkes durmuş Barsı izlerken ben de ona hayran hayran bakıyordum. Yavaşlamıştı. Tam da istediği gibi sarışın bir kız kaskını kafasına geçirip Barsın önüne atlamıştı. Bars ona yer açarken kız bacaklarını çoktan beline dolamıştı. Siktir! Bu sürtüklerden nefret ediyordum! Bars olabildiğince yavaşlamış ve ayağını yere sürtmüştü. Kıza öylece bakarken yerimde durmuş hiçbirşey yapamamak kendimden nefret etmeme neden oluyordu. Ya da yapabilirdim! Ben Yankı Dumandım birkere! Elimden yemek haricinde herşey gelirdi! Asfalt yolda çok zor da olsa bir taş bulmaya çalışıyordum. Elime küçük bir taş geldiğinde hemen alıp Barsı hedef aldım. Küçüklükten beri elime ne geçtiyse en arka sıradan çöpe isabetlemeye çalıştığım için nişancılığım oldukça gelişmişti. Taşı avuçlarımın arasında iyice sıkıştırıp öpmüştüm.
"Sana güveniyorum, hadi koçum." Taşla konuşup gözlerimi kıstığımda hazırdım. Fırlattığım anda o küçücük taşın Barsın kafasındaki sert kaskta hiç de küçük olmayan uğultulu bir ses çıkardığını fark ettiğimde artık çok geçti. Bir anda arkamı döndüğümde korkudan şekilden şekle giriyordum. İsabet edeceği aklımın ucundan bile geçmemişti! Tüm gözlerin benim üzerimde olduğunu biliyordum. Dişlerimi iyice sıkıp beklemeye başladığımda ayak sesleri de yükselmişti. Belime atılan bir elle sert bi göğüse yapışmam bir olmuştu. Saçları dağılmış Barsın kulağıma eğilmesi beni germişti. Dudaklarını kulağımın arkasına bastırdıktan sonra konuştu.
"Seninle ne yapacağım ben küçük hatun."

SİYAHLI | Kelebek EtkisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin