Bölüm 47 | Siyahın Gizli Zindanları

292 29 0
                                    

Hiçbir ruh tertemiz ya da simsiyah olamaz. Her iyiliğin içinde bir kötülük, her kötülüğün içinde bir iyilik mevcuttur.

Ellerimi yavaşça enseme koyup sıvazladığımda olaylar beynimden film şeridi gibi geçip gidiyordu. Ellerinin ellerimde olması gerekirken bir nezarethanenin parmaklıklarında tutuluydu.
Daha fazla dikkat çekmemek adına Doğanı uyardığımda yeni ayıkmış gibi sürmeye başlamıştı. Herşeyi o kadar titiz bir şekilde yapıyordu ki ben bile onun bu hallerine şaşırmıştım.

"Sadece bir emniyet kemeri kontrolü, birşey olmayacak."

Kendi kendine mırıldandığı cümleler beni rahatlatıyordu. Telaşla elimle kontrol ettiğim paketler çantanın içinde yoklardı. Çantayı iyice açıp kontrol ettiğimde içinde bulabildiğim birkaç tişörtten başka birşey değildi.

"Doğan burda paketler yok!"

Bir çevirmenin önünde kollarımın arasındaki çantanın içinde uyuşturucu paketlerini bulamadığım için üzülüyordum. Doğan elini elimin üzerine koyduğunda konuşmuştu.

"Merak etme çantanın astarının içine koymuştur. Bu işler ortalıkta mı yapılır sanıyorsun?"

Tecrübeliymiş gibi konuştuğunda onun için de böyle endişelenmek istemiyordum. Polislerden önce o eve ulaşıp bu paketleri bir şekilde o eve bırakmamız gerekiyordu. Yanyana durmuş iki polisin yanlarından öylece geçip gittiğimizde bu kadar telaşın yersiz olması hoşuma gitmişti. Suçluyken suçsuzu oynamak pek becerebikdiğim birşey değildi. Bir adamın evine elimdeki uyuşturucu paketlerini hediye gibi bırakacağımı düşündükçe tehlikeli hissediyordum. Bu biraz hoşuma gitsede sonradan vereceği pişmanlığı düşündüğümde kafayı yemek üzere olduğum aklıma geliyordu. Biraz sonra sahte mahkumun mahalle arasındaki evine geldiğimizde şaşkındım. Evi oldukça güzeldi. Bu kadar paraya ihtiyacı olduğunu düşününce bir gecekonduda yaşamasını beklemiştim. İhtiyacı olmayan şeyler için istemediği işler yapıyordu. Doğan elimdeki çantayı alıp üstünden yırtılmış astarın içine parmaklarını girdirdiğinde çıkardığı küçük paketleri avuç içlerine saklamıştı. Taktığı kepin güneşliğini burnunun hizasına kadar indirdiğinde bu işlere hakim olduğunu biliyordum. Yavaşça arabadan inip onu takip ettim. Evin içinden gelen çocuk sesleri canımı yakmıştı. Sevinç kahkahalarının arasına zehir katmak üzereydik ve bu beni korkutuyordu. Bahçe kapısını aştığımızda gördüğüm kenarda bulunan iki gül ağacı dağ evini hatırlatmıştı. Pencere kenarındaki iki küçük menekşe saksısının topraklarını avucunun içine alıp tozları içine koyduğunda ne yapmaya çalıştığını bilmiyordum. Diğer saksıya da aynısını yapıp kapıyı çaldı. İçeriden çıkan ikizlerin suratındaki muzip ifade bizi görmeleriyle silinivermişti. Biri hızla içeri koşup annelerini çağırdığında Doğan boydan boya kadını incelemişti.

"İsmail Camcı tutuklandı."

Bir anda kadına kocasının tutuklandığını söyleyiverdiğinde kadın kapıya tutunmuştu. Çocuklar sadece etrafı ve olan bitenleri izlerken susuyorlardı. Kolumdan çekip bahçeden çıktığında arkamızda bıraktığımız kadın için endişeleniyordum.

"Onu neden öylece bıraktık? Bayılabilir."

Doğan başını iki yanına sallayıp arabaya bindiğinde onu takip ettim.

"Bir insan tertemiz ya da simsiyah olamaz. Her iyiliğin içinde bir kötülük, her kötülüğün içinde bir iyilik vardır."

Söyeldikleri beynimin derinliklerinde gizli zindanlardaki mahkumları uyandırırken devam etti.

"Burda duramayız polisler yoldadır."

Sürmeye başlamıştı. Açlıktan midem bulanıyordu. Şehir merkezine tekrar geldiğimizde ona durması için bir işaret verdim.

SİYAHLI | Kelebek EtkisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin