Bölüm 27 | Yokuş

963 62 4
                                    

"Sanırım haklısın."

Gülerek saçma aletten indiğimde benimle birlikte kalkmıştı. Doğan yanımıza doğru gözleri kısılmış bir şekilde gelmeye başladığında birşeyler döndüğünü anlamıştım. Endişeli suratı daha çok gerilirken bana bakıyordu.

"Tunahan vurulmuş." Buraya geldiği anda söyledikleriyle beynimden vurulmuşa döndüm. Gözlerim dolarken elimi ağzıma götürüp ısırmıştım. Barsın sert bakışları Doğanın üzerine kilitlenirken yakasına yapışmıştı.

"Sen vurdurdun şerefsiz!" Doğan teslim olurcasına Barsla uğraşmamak için ellerini kaldırmıştı. O içindeki güçlü karadelik bir gün kendisini öldürecekti.

"Tunahana böyle birşey yapmam Bars. Biliyorsun bir zamanlar benimde..."

Bakışlarını üzerime dikip bir anda susmuştu. Aynı anda Barsın da bakışları üzerime dikildiğinde omuzlarımı dikleştirmeye çalışıyordum. Bir anda yönünü çıkışa çevirmişti. Koşarak ilerlemeye başladığında onunla gitmemem için Doğan kolumu tutuyordu.

"Bırak!" Bırakması için direnirken Bars bağırmıştı.

"Sakın geleyim deme!"

Merakım üzerime artıyordu. Tunahana ne olacak merak ediyordum. Sakince tekrar oturduğumda Doğan diğerlerine bir mesaj atmıştı. Hepsi bir anda buraya doluşurken kimin yaptırabileceğini aralarında tartışıyorlardı. Doğanın Tunahanla hiçbir alakası olmadığını düşünürken bu duyduklarım bana yabancı gelmişti. Yerimde doğrulup gözlerimi Doğana diktim. Tabi ki de Barsın arkasından gidecektim! Neler olduğunu bulmama az kalmış gibi hissediyordum.

"Ben eve gitmek istiyorum."

Surat asarak söylediklerime karşılık Doğan suratıma bakmıştı.

"Barsa gideceğini biliyorum Yankı." Her hareketimden ne yapacağımı anlaması sinirlerime dokunurken kollarımı birbirine bağlayıp ayağa kalktım.

"Ne yaparsan yap gideceğim!"

O da beni taklit ederek kollarını bağladığında konuşmuştu.

"Seni bir odaya kapatmamı istemiyorsan sus!"

Sinirli hallerini sevmiyordum. Yanına doğru ilerleyip gözlerimi kısarak konuşmaya başladım.

"Barsın yanında olmam lazım."

Söylediklerime sinirlendiği belliydi. Çenesi kasılırken kolumdan tutup sıkmıştı.

"Onun sana neler yaptığını öğrenseydin böyle söylemezdin!" Merakım kendi boyumu aşıyordu. Yine de belli etmemeye çalışarak kolumu Doğanın onzuna attım.

"Nedense merak etmiyorum." Yalan! Çok merak ediyordum. Tunahanın Barsın emirlerini yerine getirmekten başka hiçbir kötülüğü olmamıştı. Onun için endişeleniyordum. Bir an önce Barsı bulmalıydım. Bir olay yaratmam gerekiyordu. İlerdeki gruba bakıp sırıttım. İşime yarayacaklardı. Farkedilmeden yerden bir taş alıp birine isabet etmesi umuduyla atmıştım. Yanlarındaki metal yığınına çarpıp gür bir ses çıkardığında grubun bakışları etrafı süzüyordu. Anlarlarsa bitmiştim. Yüzüme saçlarımı kapatıp bir müddet başımı yerden kaldırmamıştım. Suratımdaki saçma, küçük çocuk sırıtmasını umursamadan bir taş daha attığımda rampa saçlı çocuğun omzuna çarpmıştı. Sert bakışları bizim gruba dönerken buraya doğru sert adımlarla ilerliyordu.

"Bu taşı sen mi attın?" Doğana doğru uzattığı küçük taşla birlikte Doğan ona dönüp kaşlarını çatarak başını olumsuz anlamda salladı. Bir anda bakışları bana döndüğünde ne yapmaya çalıştığımı anlamıştı. Yanıma hızla gelmiş ve beni kendine çekip sarıldıktan sonra tekrar çocuğa bakmıştı. Sert bakışlarım üzerinde dolanırken o bana bakmıyordu bile! Beni çok iyi tanımasından nefret ediyordum! Kaçmayayım diye kollarının arasına sıkıştırdığı bedenimi rahat bırakması için debelenirken rampa saçlı çocuk gitmişti.

SİYAHLI | Kelebek EtkisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin