"İYİ Kİ BEN AŞIĞIM. AMİN"

79 10 0
                                    

"Heyecanın bütün çeşitlerini tattığını sanardı; ta ki onu görene kadar."

Sabah gözlerimi açtığımda içimde ki sızıların beni ne kadar da yorduğunu fark ettim. Yormakla kalmamış beni bitirmişti.

Üzerime adam akıllı bir şeyler giyip elimi yüzümü yıkadım.

Aşağı indiğimde harika bir kahvaltı sofrası vardı.

"Kim hazırladı bu kahvaltıyı" dedim.

"Ben kuzeyde bana yardım etti" dedi sıla.

"Sevgili olduğunuzu görmeden ölürsem gözlerim açık gider. Ama bir dakika kuzeyin sevgilisi vardı bir tane ne oldu ona"

"Ayrıldım oraları hiç karıştırma" dedi kuzey konuyu kapatmaya çalışarak. Eğer şuan eskisi kadar enerjik olsaydım ibneliğine konuyu uzatırdım. 'Oğlum dua edin ölecem' diye kendimce espiri yaptım içimden. Kendi espirime gülümserken rüzgarla göz göze geldik. Tezgaha yaslanmış ellerini göğsünde bağlamış bana bakıyordu.

İlk defa onu gördüğüm kadar çok heyecanlandım.

"Günaydın bay dino" dedim gülümseyerek yanına gittim ve yanağını öptüm.

"Günaydın güzellik" dedi. Ama gülümsemedi! Sabahtan beri hepsinin suratından düşen bin parça zaten.

"Bu ne arkadaşlar cenaze evi mi?" diye bağırdım bana mutsuz bakan suratlara. Biliyorum benimde canım yanıyor, benimde içim kan ağlıyor ama böyle onları arkamda mutsuz bırakmak istemiyorum.

"Lütfen yapmayın şöyle şeyler biliyorsunuz ki doktor beycik bana hayla 3-5 ay zamanın var dedi" dedim gülümseyerek kahvaltı sofrasına oturup bir şeyler yemeye başladım onlarda benimle birlikte oturup yemeye başladılar. Kimseden ses çıkmıyordu.

"Biri dediğimi taksaydı iyiydi" dedim kıkırdayarak.

Rüzgar elindeki çatalı masaya fırlatarak "yeter su yeter. Gözlerimin önünden kayıp giderken bile bu kadar güçlü olmaya çalışma. Yaşa acını, sevincini. Yaşat" dedi.

"Bana bağırma" dedim kahvaltıya devam ederken.

Oflayarak masadan kalktı ve evden çıktı. Onun evden çıkmasıyla birlikte koşarak banyoya gittim. Ağlayarak klozete sarıldım ve kustum. Şimdi ona sarılmak varken klozete sarılıyordum. Adaletini sikiyim dünya!

Odama çıkıp kapıyı kilitledim. Ağlamalarım artık hıçkırıklara dönmüştü.

Ama ben böyle bir veda istemiyorum. Zaten bir veda değil bu. Daha bir kaç ay zamanım var. Ne bekliyorlar benden. Kalan azıcık bir zamanımıda ağlayarak geçirmemi mi. Çok beklerler.

Telefonumu elime alıp rüzgarı aradım. İlk çalışta açtı hemen.

"Nerdesin mal" diye bağırdım.

"Ne diyon"

"Nerdesin yanına gelicem"

"Dışarda"

"Çok açıklayıcı oldun ya" dedim.

"Dışarı çık mal" dedi.

Telefonu kapatıp cebime attım hızlı adımlarla aşağı inip dışarı çıktım. Rüzgar kapının önünde beni bekliyordu. Yanına yaklaşarak boynuna sarıldım oda kollarını belime doladı.

"Manit nasılsın görmeyeli baya oldu" dedim gülerek.

"Kafanı kırmamak için kendimi zor tutuyorum" dedi oda gülerek.

"Okulda son sınıfların düzenlediği bir parti varmış gidelim mi hem kafan dağılmış olur" dedi.

"İyi tamam gidelim" dedim ardından arabaya binip partiye doğru yol aldık.

DUYGUSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin