" Yosun kokumda oydu benim, denizim de, dalgamda o idi..."
Sonra... sonra askere gitmişti Dursun. Asiyesi'nin saçından bir tutamı, yine onun peştemalinden, bıçağıyla kestiği bir parçaya sarmış, koynuna almış, unutmamaya yemin edip, ettirip, teslim olmuştu askerlik ocağına.
" Ardımdan koşarken, örtüsü düşmüştü de, bal saçları bir o yana bir bu yana savrulup durmuştu." derdi babası.
"Biliyor musun?" demişti bir gün yine çok sarhoşken "Ben onu hep öyle hatırlarım. Veda edemedi bana ya, o koşuşunu el sallamasını, edilmedik o vedânın yerine koyar, öyle avunurum. "
Bir Asiyemiz eksikti zaten dedim... Onu da getirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFHA
Teen FictionVarlığı inkâr edilemez olandı, yok sayılamayacak, gözden kaçırılmayacak olandı, Zahir. Adı gibi... Kırıp döktüğünün nefesinde üflendi ona sur borusu, Nefha... İsmi gibi... Kıyametiydi. Başlangıcıydı. Yaşamın bittiği yerdi. Tükenmez sevdalara yazı...