17 Asiye

1.9K 158 32
                                    



SEVGİLİ ARKADAŞLAR UMARIM BU NOTU OKURSUNUZ. HERŞEYDEN ÖNCE UMARIM KİMSE BİREYSEL OLARAK ÜZERİNE ALINMAZ SADECE YORUMLAR DEĞİL GELEN KİMİ ÖZEL MESAJLAR DA BENİ BU NOTU YAZMAYA İTTİ AÇIKÇASI. 

BUGÜNE KADAR YAZDIĞIM HER KELİMEDE PARAGRAFLAR SONRASININ İZİNİ SÜRDÜM. HER KELİMEYİ, CÜMLEYİ YAZARKEN, KURGUMU YAVAŞ YAVAŞ İŞLERKEN HER ZAMAN , "ODADA BİR SİLAH YAZILMIŞSA , O PATLAMALIDIR, " CÜMLESİNİ DÜSTUR EDİNDİM. gEREKSİZ TEK KELİME, ANLAMSIZ TEK OLAY YAZMADIM. ENİNDE SONUNDA HEPSİ BİRBİRİNE BAĞLANDI. BİLİYORUM Kİ ÇOĞUNUZUN ALIŞIK OLMADI BİR TARZDA, SARMAŞIK GİBİ DOLANARAK YAZIYORUM. BAZEN SİZİ YORUYORUM ONU DA BİLİYORUM. ANCAK BENİM ÜSLUBUM BU, YAZIM YOLUM BU, KALEMİM BU. BU DEĞİŞMEZ. BU DEĞİŞİRSE YAZAN  BEN OLMAM.

EĞER ASİYE VARSA, GEREKLİDİR Kİ YAZILIYORDUR. YOKSA BEN DE MAZOŞİST DEĞİLİM Kİ KENDİME DURDUK YERE İŞ ÇIKARAYIM. EĞER ZAHİR TAAA RUSYALARDA O RÜYAYI GÖRMÜŞ, TAM DA ÜSTÜNE, KIZIL BİR SERAPTA, TASYA' YA DENK GELDİYSE, BİR ANLAMI, BİR AMACI VARDIR. 

HATTA KARAKTERLERİN SÜRMENE'DEN GELMESİNİN, BİR UCUNDA RUSYA'YLA BİRLEŞMESİNİN DE BİR ANLAMI , BİR AMACI VARDIR. 

HA BU TARZ SİZİ SIKABİLİR, YORABİLİR. ELBETTE NASIL BENİM KALEMİM BUYSA, SİZİN OKUMA ZEVKİNİZ DE BU OLMAYABİLİR. EĞER BENDEN ALT NOTALARI OLMAYAN, SIRALI İLERLEYEN, HER ŞEYİN AYAN BEYAN AÇIK OLDUĞU, HİÇ BİR ŞEY ANLATMAYAN; BAŞI SONU VİRGÜLÜ NOKTASI AŞK OLAN BİR KİTAP BEKLİYORSANIZ, ÜZGÜNÜM BENİM HARCIM DEĞİL. 

AŞK İNSANA DAİRSE, AŞKI ANLATIRKEN İNSANI ANLATMAMAK OLMAZ. İNSAN ÇEVRESİYLE, AİLESİYLE, ACISIYLA, HÜZNÜYLE İNSAN OLUR. EN AZINDAN BENİM BAKIŞ AÇIM BU, KİTAPLARIMA YANSITTIĞIM DA BU.

ÖZETLE DEMEM O Kİ, BEN NASIL SİZLERİN OKUMA ZEVKİNE UYGUN OLMAYABİLECEĞİNE SAYGI DUYUYORSAM SİZLER DE LÜTFEN BENİM HAYAL GÜCÜME, KALEMİME SAYGI DUYUN. NOKTASINA VİRGÜLÜNE ELEŞTİRİN, YANLIŞ KELİMELERİ, ANLATIM BOZUKLUKLARINI YERİN, HATTA KINAYIN. KARAKTER YOLUNDAN SAPIYORSA UYARIN. KURGU HATASI VARSA SÖYLEYİN AMA LÜTFEN KİTABIMI NASIL YAZACAĞIMI BANA ANLATMAYIN. ÇOK RİCA EDİYORUM.

DEDİĞİM GİBİ YORUM YAPANLAR ÜZERİNE ALINMASIN ÇÜNKÜ BENİ ASIL DELİRTEN, ÜZEN KIRAN ÖZEL MESAJLAR OLDU. OKUMAMAK SİZİN ELİNİZDE AMA YORUMA, ELEŞTİRİYE, KINAMAYA HAKARETE GÖRE YAZMAK BENİM ELİMDE DEĞİL. 

KENDİNİZİ DE YORMAYIN, BENİ DE ÜZMEYİN. 

O anlarda zaman, yaşlı bir ninenin ağır aksak adımlarıyla ilerliyor, geçip giden her saniye, bir diğerini, korkuyla biraz daha tütsüleyerek davet ediyordu. Biliyordum, ya da gençliğin, sarsılmaz neşesinin daimi refakatçisi olan o devasız karamsarlıkla, en kötüsünü düşünüyor, hayatımın o kapının açılmasıyla biteceğine inanıyordum, diyelim. Kapı açıldıktan sonra olanları, çok sonraları Dursun'a anlatırken, o sıralar televizyon ekranlarında sıklıkla dönüp duran o reklama atıfta bulunacak ve " Kızgın kumlardan serin sulara atlamak gibiydi." diyecektim. O reklama kadar, o anı tanımlayacak daha iyi bir cümle bulmamıştım hakikaten de. Başka hiçbir şey anlatmazdı o korkuyu, o yangını ve ardından gelen huzuru...

Ah nasıl da korkuyordum... Babam beni İdris'le evlendireceğini söylediğinde, korkudan sesimi çıkaramazken, bir şey dersem, karşı çıkarsam, onu ortaya atarsam Dursunum'a bir şeyler yapacaklarından korktuğumu düşünürken, aslında o kelimenin anlamından ne denli bihaber olduğumu, o anda anlıyordum aslında.

Korkmuştum, kopacak kıyametten, Dursun'un kulağına giderse Sürmene'nin kana bulanacağından korkmuştum. Oysa hiçbir korku, kapının açılmasını beklerken hissettiğimin yanına bile yaklaşamamıştı o ana kadar. Kapı açılacak ve hayat bitecekti. Ben beklerken, korkum zamanın akmasını engellemeye yetmemişti. Kapının ardından gelen hafif ayak sesleri, benim kulaklarımda bir davul gibi yankılanmaya devam etmiş, sonunda adımlar aniden durmuş ve kapının kolu ağır ağır çevrilmeye başlamıştı. Ayaklarım beni taşıyamaz hale gelmişti o anda. Saklanmak için bedenini küçültmeye çalışan yaralı bir hayvan gibi çöküp kalmıştım olduğum yere. Kapıdan girecek olan İdris'i görmemek için gözlerimi kapatmak, kendi karanlığımın içinde kaybolmak istemiştim. O an zaman dursa ve bir daha akmasa, anın içinde çakılı kalmaya itirazım olmazdı sanırım. Ama istediğim olmamıştı... Zaman acımasızca akmaya devam etmiş, dışarıdan gelen şen düğün sesleri her geçen saniye, benim hüznüme inat, daha da artarken, ben, olduğum yerde oyuncak bir bebeğin camlaşmış gözleriyle, bakışlarım kapıya dikili kalakalmıştım. Ruhum ise tam tersine, bir deniz misali kabarıp kabarıp duruyor, hırçın dalgaları bin bir emekle kurduğum, adı umut olan bütün kaleleri yıkıyor, geriye sadece ölümün yıkık, kayalık sahillerini bırakıyordu.

NEFHAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin