12 Kınalı

2.2K 213 21
                                        

Gecikme için kusuruma bakmayın ne olur, bu ara kafam öyle dağınık ki, bir de açıkçası , dosyanın bulunduğu bilgisayar yanımda değildi ancak bugün gelebildim ofise. Biraz yorgunluk biraz da okuma isteği var. Bu ara hiçbirşey yapmadan, yayılıp koltuğuma okumak istiyorum devamlı ama ne mümkün.

BU arada gördünüz mü bilmiyorum Youtube da bir videoblog açtım, kendi okuduğum kitapları yorumlayacağım, belki arada başka şeylerden de bahsederim, belki belki hikayelerden tüyolar ..belki tabiiii :) sanırım önümüzdeki günlerde bir de wattpad listesi açacağım önerilerimi oradan da izleyebilirsiniz.. Lütfennnn izleyin beniii:) 2 video ekledim şimdiye kadar .

Link profilimde var.  Bütün hesaplarımın linklerini başa aldım.

Bu arada snapchatte de varım artık. Burcu Demet olarak arayabilirsiniz. 

Zahir'e neden anlatmamıştı ne gördüğünü... Bilmiyordu genç kız. Neyi olduğunu soran Yusuf olsa "Önemli değil!" demezdi Nefha. Oysa şimdi, Yusuf'suz günlerin verilmemiş cevaplarıyla doluydu zihni... Sadece onunla kendini paylaşabilirdi çünkü. Sadece o, neyin varların cevaplarını bilebilir, anlayabilirdi. Hepsindeydi. İçindeydi... Tüm sırların, aklından geçenlerin saklandığı dimağının saklı mahzenlerinin anahtarını saklıyordu o. Kendisinin bile ardındakine vakıf olmadığı kapılar Yusuf'a çıkıyordu içinde... Ne varsa hayatında, düşünde... Hepsi... Hepsi Yusuf'a aitti. Sormasına bile gerek olmazdı, biliyordu. Gözleri onun takıldığı yeri bulurdu muhakkak. Söylemeden bile bilirdi hissettiklerini, geride kalan taksinin yanındakileri gördüğü an içine düştüğü tamamlanmışlığında, kendine ait olan yeri bulurdu Yusuf.

O gittiği günden bu yana, yalnızlıkla tanışmıştı Nefha. Yusuf'un hayatını nasıl kapladığını, tüm boşluklarına sızıp, onu, kendisine mühürlediğini, her geçen gün biraz daha iyi anlıyordu. Yusuf'la birlikte tüm dünya terk etmişti onu. Mutlu bir rüyanın ortasından karanlık geceye uyanmış gibiydi. Ve kızgındı. Kırgındı... Tüm bu duyguların ne denli saçma olduğunu biliyordu bilmesine ama... Ah kalbi, sinesine gömülü o hain kalbi... İşte o... Haklılık tanımıyor, yanında olmak istediğinin, kendisine olan uzaklığına bileniyordu devamlı.

Evet, ah... Evet. Şimdi Yusuf olmalıydı yanında. Yusuf olsaydı, biliyordu ki taksinin yanındaki çifti gördüğü an hissettiklerin paylaşırdı onunla. Anlardı onu Yusuf. Ona anlatırken içinde "Ya beni dinlemezse, ya benimle dalga geçerse..." korkusu olmazdı. Bu denli uzağında olmasına rağmen yine de görünmez iplerle bağlıydı ona Yusuf'u. Olmasa nasıl anlardı hüzünlü zamanlarını, nasıl eliyle koymuş gibi bulurdu o anları? Nasıl hep o tam da yıkılmak üzere olduğu anlarda telefonu onun ismiyle yanar sönerdi? Yine de şimdi yoktu... Neden? Neden yoktu yanında?

Bir sene önce olduğu gibi, her sabah okula onunla yan yana giriyor olsaydı, yıl boyunca öğrenmek zorunda kaldıkları, hep sır olarak kalırdı. Nasıl da canını yakıyordu yokluğu... Nasıl da incitiyor, kanatıyordu yüreğini. Yusuf'un gidişinin doğal olduğunu bilmek, içinde büyüyen kırgınlığı aşmasına yardımcı olamıyordu. Sebepsiz bir öfkeyi kılıf yapmıştı kendisine gönlü. Bugüne kadar doğal gelen yaşamının, aslında normalden ne denli uzak olduğunu anlamanın acısı içinde yalnız bırakmıştı onu Yusuf. Nasıl yapabilmişti bunu ona? Nasıl ayrılabilmişti evden? Hiç mi düşünmemişti Nefha'yı? Yoksa artık önemsemiyor muydu onu? Hani söz vermişti? Hani hiç bırakmayacaktı? Şimdi gerçekten kimsesiz kalmıştı işte. Bir başına... Yolsuz, izsiz... Gökyüzünü durmaksızın arşınlayan, konacak yer bulamayan bir göçebe kuş gibiydi. Yusuf' un diyarından kovulmuştu ansızın. Çorak çöllerin üzerinde bir vaha arayarak dolanıp duruyor, ne susuzluğuna çare bulabiliyordu, ne de sıla hasretine. Buram buram Yusuf kokuyordu yollar ya... Hiçbirinin sonu varmıyordu genç adama... Yusuf giderken Nefha'yı da yurdundan sürmüştü aslında. Nefha Yusuf'un huzurlu göğsünden başka bir yuva bilmemişti ki, yaşayamıyordu işte... Olmuyordu.

NEFHAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin