9 Kaçmak

2.6K 249 53
                                    

Kasım ayı düşmüştü Ankara'nın soluk, griye çalan göğüne... Yağmurunu da yanına katmış gelmişti. Yusuf düşünceli bir ifadeyle gökyüzüne baktı bir süre. "Gece sağanak yağmura dönmez umarım." diye düşündü için için. Nefha hala korkuyordu yıldırımlardan. Aksi gibi bu gece için plan yapmışlardı arkadaşlarıyla. Doğrusunu söylemek gerekirse hemen her gece için bir planı vardı Yusuf'un. Sınavı kazandığı gün, uzun yıllardan sonra ilk defa Nefha'nın sıcağında uyuduğundan beri korkuyordu onunla bir arada olmaya.

O gün bir şeyler değişmişti genç adamın içinde. Aşkı inkâr etmiyordu artık. İnkâr etmemekle de kalmıyor, o aşkı hayatının merkezine yerleştirmişti gençliğin verdiği tüm heyecanla. Hayat veren bir ateşti Nefha'nın aşkı. Yakan yıkan bir yangın değildi, ya da her şeyi havaya savuran bir fırtına, dalgalı bir deniz değildi onun aşkı. Topraktan başını çıkaran taptaze bir filiz gibiydi kalbinde yeşeren. Tüm bedenini ısıtıyor, sonbaharın yağmurlu göğü altında bile yemyeşil bahar günlerini yaşatıyordu ona. ...

Yine de korkuyordu Yusuf. Deli gibi korkuyordu hem de. Nefha'dan uzak kalmaya çalıştıkça, ona her gün biraz daha yaklaşıyor olmaktan korkuyordu. Ruhunun şarkısına teni de katılmıştı artık. Nefha'nın nefesini arzuluyordu dudakları... Ona yaklaştığında teninin dokunuşunu istiyordu. Masum değildi artık rüyaları. Yataktan nefes nefese fırladığı geceler, onu utanca boğan bir arzuyla dopdoluydu artık Kimi zaman çıldırmak üzere olduğunu hissediyor, bir anda uzaklaşıyordu ondan. Sadece ona özel o güzel tebessümlerin yerine kırgın bakışlar geçmişti artık. "Seni seviyorum, seni istiyorum ..." diyemedikçe sertleşiyordu dili. Onu tutup kendine çekmek, bedenine katmak isterken itiyor, kırıyordu onu sürekli.

Ve her şeye rağmen... Kalbi karşılık istiyordu.. Nefha'nın hislerinin belirsizliği tüketiyordu onu. Bir gün , bir bakışıyla , gülümsemesiyle, hafif, tatlı bir dokunuşuyla, "O da seviyor..." diyerek şarkılar söyleyen kalbi, onun Zahir'e de yakın davrandığı bir diğer gün, karalar bağlıyordu, yasa bürünüyordu. İkisinin arasında olagelmiş duygudaşlık, zarar görüyordu günden güne. Her zaman onun ne düşündüğünü bilmişken, şimdi bilememek, şüphe içinde kıvranmak delirtiyordu genç adamı. Her geçen gün sabrı sınanıyordu sanki.

Kendinden korkuyordu Yusuf. B ir gün tenine aldanıp ona yaklaşmaktan daha da... Daha da kötüsü reddedilmekten korkuyordu. Bir daha onun yüzüne bakamamaktan, o güzel gülüşünün endişeyle, kuşkuyla gölgelenmesinden korkuyordu. Ona yaklaşmak yasaktı Yusuf'a. Lanet olsun daha 16 yalındaydı Nefha... 16... Küçücüktü o... O kadar, o kadar masumdu ki... Aklından geçenleri bilse, onu nasıl istediğini, onu her gördüğünde nasıl bedeninin yanmaya başladığını, kanını tutuşturan ateşi bir bilse... Bir bilse... Ardına bile bakmadan kaçardı, emindi. Beraber büyümüşlerdi onunla. Oysa şimdi... Senelerce, her tatile birlikte gitmişken, onu mayoyla bikiniyle defalarca beraber görmüşken, şimdi dizlerine uzanan bir şort bile delirtiyordu genç adamı.

Kardeşin gibi o demişti Fatma halası, babası, çevrelerindeki herkes kardeş biliyor, kardeş sayıyordu onları... Utanıyordu bir yanı... Diğer yanı ise "Kardeşin değil o..." diyordu durmadan. Bitmek bilmez bir şarkının nakaratı gibiydi... "Kardeşin değil o..." diyordu kendisine,"Kardeşin değil..."

Yanından geçen arkadaşının attığı omzun sarsıntısıyla irkildi bir anda.

"Yusuf! Hocam, daldın yine ya! Ağaç oldu çocuklar beklemekten..."

Başını kaldırdığında biraz ileride diğerlerini gördü Yusuf. Perşembe ritüeli yaşanacaktı yine. Önce Sakarya'ya gidilecek, balık ekmekle mide alkole hazırlanacak, bir yerlerde biraz takıldıktan sonra Limon'a gidilecekti. Gecenin ilerleyen saatlerinde ise rota Gölge'ye çevrilecekti bu sefer. Düşünmeyecek, hayal kuramayacak, Nefha'yı arzulayamayacak hale gelinceye kadar dağıtacak, kendisini müziğe, dansa, alkole boğacaktı. Derin bir nefes alarak arabasına ilerledi, nasılsa dışarıda kalacaktı bu gece. "Şimdi dolmuşla uğraşamam." diye düşünmüştü evden çıkarken. Nasılsa park edecek bir yer bulurdu, sabah da arabayı alır okula geçerdi yeniden. Arabaya bindiğinde "Umarı m gece sağanağa dönmez." Diye geçirdi içinden. Başını sallayarak bir koşu tutturdu arkadaşının peşinden.

NEFHAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin